BUNALTI!
Her iş çıkışı yaptığım o rutin Gebze çarşısı turu, artık sadece bir alışkanlık olmanın ötesine geçti. Benim için, yaşadığımız topluma dair derin bir gözlem seansına dönüştü adeta. 1978 yılından bu yana soluduğum bu kadim topraklarda, eski ve yeni çarşının o kendine has canlı karmaşasında her yürüyüşümde, zihnimde beliren sorular ve içimde büyüyen hüzün daha da belirginleşiyor.
Sokaklarda telaşlı adımlarla ilerleyen, kendi iç dünyasının labirentlerinde kaybolmuş ya da öfkesini etrafa saçan insanlar görüyorum. Umutsuzluğun gölgesi düşmüş yüzleriyle bir koşturmaca içinde olanlar da cabası. Bazen rastlantısal karşılaşmalarda edilen birkaç kelam, bazen de dükkan ziyaretlerinde memleketin ahvali üzerine yapılan iç burkucu sohbetler... Her bir sahne, zihnime ayrı bir hüzünlü tablo çiziyor.
En çok da çarşı esnafının o bitkin, bezgin halleri her şekilde yüz ifadelerine aks diyor. Artan kira yükü, kabarık elektrik faturaları, bitmek bilmeyen vergiler ve en kötüsü de işlerin bir türlü düzelmemesi onları adeta canından bezdirmiş. "Ne olacak bu işlerin sonu?" diye sorduğumda aldığım o umutsuz, çaresiz yanıt, "Bilmiyoruz ki... Her gün belirsizlik içinde dükkanı açıp, akşam günü bile kurtarmayacak bir hasılatla kepenkleri indiriyoruz," içimizdeki o derin, ortak kaygının somut bir ifadesi sanki.
Hafta içi çarşının o meşhur kalabalığı hala sürüyor. Bazen adım atacak yer bulmak bile zorlaşıyor. Ancak eve doğru yürürken aklımı kurcalayan bambaşka bir gerçeklik var. Kasaptan 100 TL'lik kıyma istemek zorunda kalan o çaresiz kadının yüzündeki o derin üzüntü, fırıncıya "bayat ekmek var mı?" diye soran yaşlı teyzenin mahzun hali, sokaklarda amaçsızca dolaşan o umutsuz gençlerin boş bakışları, aldığı emekli maaşını daha o gün tüketmek zorunda kalan yaşlı amcanın çaresizliği... İşte bütün bunlar, aynı acımasız ekonomik sistemin dişlileri arasında öğütülen sayısız hayattan sadece birkaçı.
Görünen o ki, topyekûn bir toplumsal bunalımın içindeyiz. Yarını düşünmek yerine, günü kurtarma telaşıyla yaşamaya, sadece nefes almaya odaklanmış gibiyiz. Gebze çarşısının o kalabalık ve karmaşık atmosferinde yürürken içimde hissettiğim bu yoğun hüzün ve derin belirsizlik, eminim ki sadece benim değil, bu topraklarda nefes alan pek çok insanın ortak duygusu. Ne zaman bu karanlık girdaptan çıkış yolunu bulacağız, şimdilik meçhul.