Aktan Uslu

Aktan Uslu

Bizim ellerden Ovacık’a Didim’e: Özel kalemlerde eğitim şart!

Bizim ellerden Ovacık’a Didim’e: Özel kalemlerde eğitim şart!

Çayırova’da her dönemin bir Haktan Biryol’u var başlıklı, sitemizde 07 Ağustos günü yayınlanan yorumumda Çayırova Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğü’nün mevcut ve geçmiş dönemine inceden atıfta bulunmuştum..

https://www.gebzehaber.net/cayirovada-her-donemin-bir-haktan-biryolu-illaki-var-

Ancak kişisel kanaatim odur ki ülkemizin parti farkı gözetmeksizin belediyelerin çok büyük kısmının özel kalem müdürlükleri, fena halde leman!.

Geçen dönem içinde malum bir Ovacık maceram var. Bu dönem ve geçen dönem ülkemiz belediye başkanlarının partisel anlamda teki, Günümüz Tunceli, dönemin Ovacık Belediye Başkanı TKP’li Fatih Mehmet Maçoğlu ile röportaj görüşmemde serzenişimi iletmiştim.

Ne şahsımda bir gazeteciyi, ne de mesleği abartılı şekilde asla etmiyorum. Kaldı ki ikili ilişkilerimde alabildiğine mütevazı olmaya, kaldı ki olmam gerektiği şekilde olmaya gayret gösteriyorum.

Ancak şahsımda gazeteciden öte bir yurttaş, oturduğu ilçeye bin 165 kilometre mesafeye üstelik kara yolundan indi bindiyle geliyor. Bir de Ankara’ya, Bingöl’e uğrayıp geliyor.

Ovacık’ın Tunceli merkezine mesafesi bile 61 kilometre.

O belediyenin özel kalem müdürü veya memuru, belediye başkanından randevu bir tarafa, bilgilendirmiyor.

Yahu malum gerekçelerle; yol boyunca yediğim GBT’lere, ondan sebep Tunceli’den Ovacık’a son minibüsü kaçırıp geceyi Tunceli’de geçirmemin hatırına lütfetseydin mübarek!

**

Şu sıralarda Didim’de, soran eden olursa “tatil”deyim.

Ancak kurtlu kaşar misali..

Hepten işe sarmadım ama gerek konakladığım otelde, gerekse civarında, gittiğim her yerde esnaf, tatilci başta olmak üzere kendimi tanıtıp, amacımı izah edip konuşturuyorum.

Dizi olabilecek kadar bilgiyi, görüşü bu yorumu yazdığım gün itibariyle edinmiştim.

Hopa, Ovacık, Mardin içerikli dizilerimin ardından bir yenisi Didim üzerine olacak.  

Dizi başlığında, “Demedim mi Didim Diye!” olarak kurguladım şimdilik. Önerilere açığım..

Yine halkı merkezine alan, halkın daha çok konuşacağı bir dizi türetmek amacındayım. Bir iki tiyo da vereyim:

Didim’e bu sefer Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki geniş sülalesi ile gelen İstanbul Fatih’te ikamet eden Ermeni yurttaşımız: “İlk gelişimde kalp krizi geçirmiş, ölümden dönmüş. Aydın Devlet Hastanesi’ne ambulansla sevkimde basının da etkisi var. Bir yarımın Didim’de kaldığım hissiyle, bu yıl ikinci defa geldim.”

Hayli muhafazakar bir ilimizde bir dönem CHP İl Kadın Kolları Başkanlığı da yapıp memleketinde ürettiği dondurma, Didim’de endüstriyel dondurmaya yenik düşünce reçel kaynatmaya başlayan girişimci iş kadınının hikayesi…

2009 krizinde Bodrum’da işlettiği otel battı. Şimdi başka bir otelde, aşçı başı…

Söke’nin bamyası, Nazilli’nin pidesi…

 

**

Dizi konularından biri Didim İtfaiyesi ve ilçedeki Didim Arama Kurtarma ve İtfaiyeciler Derneği olacak. Makine Mühendisi Orhan Sönmez’in önerisiyle konuya el attım.

Derneği başkan yardımcısı ve itfaiye eri Bülent İnce anlattı.

 Gebze ile de bir şekilde ilişkili olan yapılanmanın ana hikâyesinin son röportajını ise muhatabından, akademisyen Özdemir Günday’dan koşullar gereği İstanbul Ümraniye veya Gebze’de alacağım. O röportaj görüşmesinin sürpriz bir katılımcısı da, Orhan Sönmez şahsında olabilir.

Didim Kent Konseyi Başkanı Osman Ayyıldız ile ucundan kıyısından itfaiyeyi ve derneği ama asıl kent konseyinin çalışmalarını, ülkemiz geneli kent konseyi yapılanmalarını… konuştuk.

Sokaktan bir hikâyeler var ki dizi konusu olabilecek nitelikte. Detayları ile daha fazla boğmayayım.

Diziyi de bürokratlara, seçilmişlere boğmayayım ama belediye başkanı ile görüşmeden de kent merkezli yazı dizisi olmayacağı kanaatindeyim.

Kaldı ki dersime sahada hem gözlemleyerek, hem yerleşiği turisti ile insan dinleyerek çalıştım.

Dün (10 Ağustos) Altınkum’dan belediyeye üstelik bu sıcakta yürüyerek gittim ki biraz daha gözlem yapmış olayım.

Yani erinmedim..

Didim’e kadar gelmişken telefonla randevu zorlamadım.

Ve olması gerektiği şekilde önce özel kaleme gittim. Durumu aktarıp, randevu talebimi yazdırdıktan basın yayın müdürlüğüne gidip konumla ilgili olmasından sebep, arkadaşlarla tanışmak istedim.

Özel kalemden, basın yayın müdürlüğüne son derece itici tavırlarla yönlendirildim.

Basın yayında sağolsunlar. İsmini bile sormayı ihmal ettiğim ama olumlu/olumsuz yanıt için telefon numaramı da verdiğim müdür veya memur bey, özel kaleme yönlendirince beraber gitmeyi teklif ettim. Acil çıkmaları gerektiğini söyleyince, oraya bir daha gidemeyeceğimi gerekçesiyle inceden izah ettim.

Tepkime anlayış gösterdi.

İlgili arkadaşa şahsımı ve Gebze Yeni Haber’i inceleyebilecekleri kaynakları aktardım.

Kim bu Sarı Çizmeli Mehmet Ağa?” misali ola ki araştıracak olursalar, CHP Gebze İlçe Başkanı Gökhan Orhan’ı referans gösterip, “Kendisini arayıp şahsımı sorabilirsiniz” dedim.

Referanslarımda da abartmadım. TBMM Başkanvekili ve CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, CHP PM Üyesi ve Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, İl Başkanı Harun Özgür Yıldızlı’yı da sıralamak hem onlara, hem Gebze İlçe Başkanı’na, hem de benim bana yanlışım olurdu.

Dün henüz dönüş olmamıştı. Bugün olur umudundayım. Pazartesi akşam saatlerine kadar Didim’de olduğumu da belirttim.

Konunun özüne dönmek gerekirse..

Öncelikle, linkini verdiğim yorumda da inceden değindim. Özel kalem müdürlüğünde müdürlük veya memurluk yapana bir haller oluyor. Bir afra tafralar, bir artistlikler sormayın gitsin..

Ve çok net bir doğrudur: Belediyelerde başkanların bütün programlarını özel kalem müdürlüğü tasarlar. Diğer müdürlüklerle bir şekilde ilgisi varsa dahi, talebi aktarma, başkanın onayı halinde röportaj gününü saatini yerini saptama özel kalem müdürlüğüne aittir.

Bizim Gebze’den, Kocaeli’den; tee Hopa’ya, Ovacık’a, Didim’e…

Yurdumun tüm belediyelerinin özel kalem müdürlükleri için gerekirse psikolog desteği ancak eğitim şart diyorum.

Başka bi’şi daha diyorum.

Didim “tatil”ime dair magazinsel fotolarım eşimgil Ülger ve kızımgil Deniz’in sosyal medya platformlarında mevcut galiba. Arada beni de çektiler kanaatindeyim..

Sosyal medyada Facebook’ta aktif, twitter’da şöyle böyleyim. Diğer alayına mokoko haldeyim.

Whatsapp’ı zaten ve hala aşırı emperyalist bulduğum için kullanmıyorum.

Facebook’ta; yediğim içtiğim benim olsun gezip gördüğüme dair fotolara az biraz yer vereceğim galiba diyorum..

Başka da bi’şi demiyorum.  

Bu yazı toplam 1118 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Aktan Uslu Arşivi