Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

BİR DELİYLE BİR DELİ DOKTORU

BİR DELİYLE BİR DELİ DOKTORU

 

            Altı ayda bir  bir psikiyatra gider durumumu gözden geçiririm normalin dışında çok ayrı bir muhabbet oluyor bu geçen hafta büyük bir bunalıma girdim. Altı ayı beklemeden bir psikiyatra gittim bekleme salonundaki büyük boy aynasındaki gördüğüm adam bitmiş, tükenmiş, yüzü solmuş, buruşmuş, gözleri büyümüş, kamburlaşmış bu adam bendim gerçekten dehşete kapıldım. Ne ise ki sıram geldi içeri girdim oturdum karşısına ne selam ne sabah yüzü önündeki bilgisayara dönüktü, böyle yirmi dakika geçti ne zaman bana bakacak konuşacağız diye bekliyordum denizin dalgaları gibi sinirlerim gidip geliyordu içimdeki o bunalım iki katına çıktı sabrımı zorluyordu adam. Ne ise ki bir ara… Uykuların nasıl dedi… Uyuyamıyorum dedim… Sonra uyumak istiyor musun dedi… Evet dedim… Oda o zaman uyu dedi! Gülmemek için kendimiz zor tutum.

            Ben o kadar psikiyatra, psikologa gittim böylesini hiç görmemiştim kendi kendime içimden bu adam bendende deli o ara anlamadığım bir şey oldu gülmeye başladım. Hem kendime hem doktora gülüyordum ilginç bir doktor sırtı bana dönük olduğu halde benim durumuma göre sorular soruyordu sanki arkasında gözleri vardı… Gülmem daha bitmemişti… Son zamanlarda sizi üzebilecek bir şeyler yaşadınız mı? Bir sürü şey söyledim. Böyle değil sıra dışı gizli yasaklı U.S’reli şeyler bir iki şey söyledim tamam dedi… Sonra yüzüme dik dik bakıp bana çocukluğun da, gençliğinde yaşayıp unutamadığın bir iki şey anlat yalan katmadan anlatırsan sana kahve söyleyeceğim dedi. Ben hayatın en acı ızdıraplı yanlarını annemle yaşadım o an aklıma annemin her gün yemek yediğimiz zaman söylediği sözlerini hatırladım.

 

            Rahmetli daha sofraya oturur oturmaz ben size söyleyeyim sonra demedi demeyin bir haftalık un, peynir,yağ var yok alışkanlık edinmişti her sabah söylerdi. Yoksulluk, aç kalma korkusu benim aileme büyük travmalar yaşatmıştır. Her gün bir hafta sonra yiyeceğimiz bitecek diye düşünürdük. Kapımızda bir köpeğimiz vardı birde ona kızardı annem onu her sabah yallarken babama bu köpeği niye tutuyorsun bu eve bir insan kadar yükü var. Çok az un katardı köpeğin yalına karnı birbirine geçmiş gözlerinin rengi uçmuştu zavallının herkesin hayat hikayesi vardır. Benim hayat hikayemde böyledir… Doktor dinledikten sonra gitti kahvelerimizi getirdi… kahvesini önümde ayakta durarak içti devamlı bana bakıyordu. O ilgisiz adam gitmiş, her an ağlayabilecek duygusal, duyarlı bir adam gelmişti sanırım annemin sözleri onun yüreğini burkmuştu. Elini omzuma koydu ormanları, kuşları, nehirleri, ovaları, doğayı sever misin dedi. Sevmem dedim, gerçekten ben sessizliğe asla tahammül edemem, Bursa’da bir defasında ormana gitmiştim bir saat sonra sıkılmaya başladım, o güzelim çam ağaçları diken gibi batmaya başlamıştı, öldürücü bir sessizlik uyuyordu orman. Sonra masasına geçti. Reçete yazmaya başladı. Majör Depresif Bozukluğu…(Panik Atak) yaman bir adamdı doktordan daha ziyade insandı… Hayatta kalabilmek için yaptıklarımızı keşke insan olabilmek için yapsak bakın o zaman siz insanlığın haline işte o zaman cennet olur yeryüzü insanlar el ele verirler… Paranoya filan değilim insanlık tarihinin gösterdiği bir şey var… Zamanında bastırdıklarımız bir zaman sonra dönüyorlar ister toplumsal düzeyde… İster bireysel anlamda.    

Bu yazı toplam 893 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi