ATATÜRK VE KİTAP SEVGİSİ
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün dehasını ve vizyonunu anlamak için hayatına yakından bakmak gerekir. O sadece büyük bir asker ve devlet adamı değildi; aynı zamanda olağanüstü bir entelektüeldi. Bu entelektüel kişiliğin en büyük kaynağı ise şüphesiz ki kitaplara olan derin tutkusuydu.
Atatürk için kitaplar, sadece bilgi edinme araçları değil, aynı zamanda düşünce ufkunu genişleten, farklı kültürleri ve fikirleri anlamasını sağlayan birer rehberdi. Hayatının her döneminde, cephede bile yanından ayırmadığı kitapları vardı. Kitap okuma hızı ve anlama kabiliyeti o kadar yüksekti ki, bir günde birden fazla kitabı bitirebildiği biliniyor.
Atatürk’ün okuma listesi, askeri strateji kitaplarından felsefeye, tarihten edebiyata kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyordu. Türk yazarlar arasında Namık Kemal ve Tevfik Fikret gibi devrimci ve yenilikçi isimlerin eserlerini büyük bir ilgiyle takip ediyordu. Onların fikirleri, bağımsızlık ve çağdaşlaşma mücadelesinde ona ilham veriyordu.
Yabancı yazarlar arasında ise özellikle Aydınlanma Çağı filozoflarının eserleri dikkat çekiyor. Jean-Jacques Rousseau, Voltaire ve Montesquieu gibi düşünürlerin özgürlük, eşitlik ve cumhuriyetçilik üzerine yazdıkları, modern Türkiye’nin temellerini atmasında önemli bir rol oynadı. Rousseau’nun “Toplum Sözleşmesi” adlı eseri, Atatürk’ün egemenliğin millete ait olduğu yönündeki inancını güçlendirdi.
Aynı zamanda, Honore Gabriel Riqueti Mirabeau gibi Fransız İhtilali'nin önemli figürlerinin eserlerini okuyarak siyasi ve sosyal değişimlerin nasıl gerçekleştiğini analiz etti. Tolstoy’un “Savaş ve Barış” gibi edebi başyapıtlarını da okuyarak insan psikolojisi ve toplum dinamikleri üzerine derinlemesine düşündü.
Atatürk’ün kitap okumaya dair en önemli tavsiyesi, okunan her kitabın sadece bir hobi değil, bir bilgi birikimi aracı olarak görülmesi gerektiğiydi. Okuduğu kitapların önemli yerlerinin altını çizer, notlar alır ve üzerine düşünürdü. Bir sohbet sırasında, "Okumadan, bilerek hiçbir şeye kalkışılmaz" diyerek bilginin önemini vurgulardı.
Ona göre kitaplar, kişisel gelişimin ve ulusal kalkınmanın temel taşıydı. 1923’te öğretmenlerle yaptığı bir konuşmada, “Bir milletin geleceği, o milletin okumasına, düşünmesine ve kendi aklını kullanmasına bağlıdır” diyerek eğitim ve aydınlanmanın önemine işaret etmiştir.
Atatürk’ün kitap sevgisi, sadece kişisel bir ilgi alanı değildi. Bu sevgi, bir liderin kendi halkını daha aydınlık bir geleceğe taşıma arzusunun en somut göstergesiydi. Onun bu tutkusu, bizlere bugün bile yol göstermeye devam ediyor: Yeni fikirleri keşfetmek, farklı bakış açılarını anlamak ve sürekli öğrenmek...