Dilek ALP

Dilek ALP

AŞIRI SICAKLAR

AŞIRI SICAKLAR

Hava sıcaklıkları son yıllarda iyice çığırından çıktı değil mi? Öyle ki, artık yazları "serin bir gün" diye bir şey kalmadı sanki. Durumun ciddiyetini anlamak için verilere boğulmaya gerek yok aslında. Hatırlayın, 2021'de Antalya'da termometreler 49 dereceyi gösterdiğinde hepimiz şok olmuştuk. Peki, bu kadar sıcak olmasının asıl nedeni ne?

Bilim insanları yıllardır uyarıyordu ama biz "Bize ne, daha çok var" diye düşünüyorduk. Oysa iklim değişikliği artık Türkiye'de herkesin hissettiği bir gerçek.

Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle küresel ısınmadan en fazla etkilenen bölgelerden biri olan Akdeniz Havzası'nda yer alıyor. Son yıllarda yaşanan aşırı sıcakların temel nedeni, dünya genelinde etkisini gösteren iklim değişikliği. Ancak Türkiye özelinde bu durum daha belirgin şekilde hissediliyor. Bunun nedeni, ülkemizin dünya ortalamasına göre %20-50 daha hızlı ısınan bir kuşakta bulunması. 2023 yılı verilerine göre, bu yıl Türkiye'nin kayıtlara geçen en sıcak 5. yılı oldu. Özellikle Güneydoğu Anadolu ve Ege bölgelerinde sıcaklıkların 1990'lı yıllara göre 2°C'den fazla artması dikkat çekici.

Sıcaklık rekorları son yıllarda sık sık kırılıyor. 2021 yılında Antalya'nın Manavgat ilçesinde 49.1°C ile tarihin en yüksek sıcaklığı ölçüldü. 2023 Temmuz ayında ise İstanbul'da hissedilen sıcaklık 50°C'ye yaklaştı. Bu aşırı sıcakların yanı sıra, yağışlardaki azalma da ciddi bir sorun teşkil ediyor. Son 20 yılda Türkiye genelinde yağışlar %15-20 oranında azaldı. Bu durum, toprağın daha çabuk ısınmasına ve kuraklığın şiddetlenmesine yol açıyor. Yeraltı suları ve barajlardaki su seviyeleri alarm verici düzeyde. 2024 yılında İstanbul'un barajlarındaki doluluk oranı %35'lere kadar düştü ki bu uzun yıllar ortalamasının oldukça altında. Konya Ovası'nda ise yeraltı sularının çekilmesine bağlı olarak oluşan obrukların sayısı hızla artıyor.

Büyük şehirlerdeki yoğun yapılaşma da sıcaklıkların daha fazla hissedilmesine neden oluyor. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde betonlaşma, gece sıcaklıklarını kırsal bölgelere göre 5-7°C daha fazla artırıyor. Örneğin, İstanbul'un kırsal kesimlerinde sıcaklık 28°C iken şehir merkezinde 35°C'yi bulabiliyor. Bunun en önemli nedenleri arasında yeşil alanların azalması gösteriliyor. İstanbul'da kişi başına düşen yeşil alan miktarı 1.5 metrekare civarında. Oysa Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği minimum yeşil alan miktarı kişi başına 9 metrekare. Ayrıca klimaların yaydığı ısı ve artan trafik de şehirlerdeki sıcaklığı körüklüyor.

Denizlerimizdeki sıcaklık artışı da dikkat çekici boyutlara ulaştı. Akdeniz ve Marmara Denizi'nde yüzey sıcaklıkları 30°C'nin üzerine çıktı. 2023 yılında Antalya Körfezi'nde ölçülen 32.5°C'lik deniz suyu sıcaklığı, balık ölümlerine ve alg patlamalarına yol açtı. Denizlerin bu derece ısınması, havadaki nem oranını da artırarak sıcaklığın daha bunaltıcı hissedilmesine neden oluyor.

Orman yangınları, sıcaklık artışının bir diğer olumsuz sonucu. 2021 yılında Türkiye genelinde 178 bin hektar orman alanı yandı. En fazla zarar gören bölgeler arasında Muğla, Antalya ve Adana başı çekti. Orman yangınları sadece yeşil alanları yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda karbon emilimini azaltarak iklim değişikliğini daha da körüklüyor. Yangınlar sonrasında toprağın çölleşmesi de ayrı bir sorun teşkil ediyor. Verilere göre, Türkiye Avrupa'da en fazla orman yangını yaşanan üçüncü ülke konumunda.

Türkiye'de subtropikal yüksek basınç sistemleri, sıcak havanın ülkemiz üzerinde daha uzun süre kalmasına yol açıyor. 2022 yılında tam 45 gün süren bir sıcak hava dalgası yaşandı. Uzmanlar, önlem alınmazsa 2050 yılına kadar Türkiye'de sıcaklıkların 2.5-4°C daha artabileceği uyarısında bulunuyor. Bu artış, su stresini daha da şiddetlendirecek. Kişi başına düşen yıllık su miktarı zaten 1000 metreküpün altında olan Türkiye, su fakiri ülkeler kategorisine girmek üzere. Tarım sektörü de bu durumdan ciddi şekilde etkilenecek. Buğday ve mercimek gibi temel ürünlerde verim düşüşleri bekleniyor.

Peki bu gidişatı durdurmak için neler yapılabilir? Bireysel olarak su tasarrufuna önem vermek, damla sulama sistemlerini yaygınlaştırmak, gri su kullanımını artırmak alınabilecek basit ama etkili önlemler arasında. Betonlaşmayı azaltıp ağaç dikmek de sıcaklıkları düşürmede etkili olacaktır. Beş ağaçlık bir plantasyonun bir evin sıcaklığını 5°C kadar düşürebileceği hesaplanıyor.

Devlet politikaları düzeyinde ise yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek büyük önem taşıyor. Türkiye, güneş enerjisi potansiyeli açısından Avrupa'da birinci sırada. Bu potansiyeli değerlendirmek gerekiyor. Ormanları korumak ve kent planlamasında yeşil alan zorunluluğu getirmek de alınabilecek diğer önlemler. Teknolojik çözümler arasında ise serin çatı uygulamaları ve akıllı sulama sistemleri öne çıkıyor.

Türkiye, iklim değişikliğinin en sert etkilerini hissedecek ülkeler arasında. Tarımdan turizme, sağlıktan ekonomiye pek çok alanda ciddi sorunlar yaşanmaması için bilimsel uyarılar dikkate alınmalı ve acil önlemler hayata geçirilmeli. Aksi takdirde geri dönüşü olmayan sonuçlarla karşılaşmamız kaçınılmaz görünüyor.

Bu yazı toplam 10959 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Dilek ALP Arşivi