Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

ANLADINIZMI ŞİMDİ?

ANLADINIZMI ŞİMDİ?

 

Bu gün sizlerle dahi hane bir yeteneğimden söz edeceğim emekli bir yurttaşım ben bir buçuk milyona yakın bir maaş alıyorum. Çok önemli bir ihtiyacım için bir  bankadan krediden dolayı maaşımın altı yüz lirası krediye kesiliyor bir milyon kalıyor elimde yani bende dolaylı yollardan devlete borçlu olan vatandaşlardan biriyim benim bu insanlardan farklı bir yanım var ben ETİN elli lira, peynirin kırk, zeytinin otuz lira olduğu bu ülkede ben bir milyonla üç kişilik ailemi krallar gibi geçindirdim eşim bu yeteneğimden dolayı ben çok seviyor!

Şimdi bu dahi hane başarımı anlatacağım üç seneye yakındır eve et sokmadım eşime ve oğluma eti unutturdum. Benim evimde etle ilgili kimse konuşamaz konuşturmam devletin bazı şeyleri yasak ettiği gibi etle ilgili konuşmayı yasak ettim. Yasak bazen işe yarıyor! Her şeyin çıkması olduğu gibi bu ülkede peynirin, sebzenin, meyvenin de çıkması var bunun nasıl bir şey olduğunu vatandaşların çoğu biliyor. Bunun için anlatmıyorum sosyal harcamalara ve giyim gibi ihtiyaçlara gelince dahi hane yaratıcılığımla bunu şu formülle çözdüm. Giyim ihtiyacımızın bir kısmını durumumu bilen eş dost ve komşularım bir kısmını da sokaklara bırakılan giyim eşyalarından temin ettim.

Kimsenin bu sözünü ettiklerimi bir şaka olduğunu yada bir kötü niyet olduğunun anlamasını istemem bu beni çok üzer yalancı durumuna düşürür. Ben palavrayı, yalanı, başka insanları aşağılamayı, kendimden farklı görmeyi sevmem. Kendimin de olduğumun dışında görülmemi istemem üç yıla yakın bir zamandır yaşadığım gerçeklik budur. Bu itirafım kimseleri kendime acındırmak içinde değildir. Böyle şeyler yapmayacak kadar sağlam bir bilincim vardır beni tanıyanlar bilir.

Ama yetkililerin bu yeteneğimden dolayı bana bir yeteneklilik belgesi vermelerini isterim. Yılın annesi babası gibi yılın en tutumlu vatandaşı olarak ilan edebilirler ha unutmadan söyleyeyim durumumu araştırmak isteyen herkese yüreğim, vicdanım ve kapım açıktır. Bir çay ve bir tas çorba içirecek kadar kilerimizde bir şeyler vardır. Ha şunu da söyleyeyim bu durumumdan dolayı herhangi bir utanç içinde değilim.

Bu tür şeyleri epey bir zamandır aşmış durumundayım ben tımarhanelerin kokusunu, sokakların huzurunu tatmış bir insanım ben özgür bir yurttaşım sözünü ettiğim bütün bu yoksunluklar, çektiğim acılar gördüğüm aşağılanmalar beni özgürleştirmiştir hayatımda en nefret ettiğim şey şikayet etmektir şikayetlerin en zavallısı benim için ülkemizi emperyalistlere şikayet edenlerdir ben gerçekliği açıkladım tam kırk yıldır anlatmaya çalıştığım bu konunun ortadan kalkması için mücadele veriyorum benden sonrada çocuklarım verecektir. Şimdi benim bu yaşadığımı daha iyi anlamanız için, neden yaşadığımı analiz etmeniz için veriyorum şu örneği çok yıllar önce bin dokuz yüz kırk yıllarında güney doğulu bir toprak ağası İstanbul İzmirli ve Ankaralı dostlarını davet eder köylerinden birine kısadan anlatıyorum safranlarından kuş sütü yılan ödü bile vardır içlerinden bir gazetecidir. Yemek faslı biter ağa iki adamına sofrada kalan öteberiyi söyler ben değiştiriyorum sözü götürün bir dereye dökün der gazeteci o ara ortaya çıkar. Ağam bu köyde yüzlerce yoksul var onlara verdirsen bu artıkları ağa gazeteciye sen çok toysun bu işleri bilmezsin bu sofrayı gören köylüler benim ne kadar lüks yaşadığımı, neler yediğimi görür birbirine anlatır gün gelir bu devranımı yıkarlar anladın mı şimdi der bu gazeteci bu olayı bir kitabında anlatmıştı. Anladınız mı?        

Bu yazı toplam 3687 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi