ZAYIF KENTSEL KİMLİK…

ZAYIF KENTSEL KİMLİK…

      Anadolu, yüzyılları bulan göçlere tanıktır. Geniş bir alana yayılan Osmanlı devleti; 18.yy.da başlayan ve ardı arkası kesilmeyen savaşlarla topraklarını yitirmeye başladıktan sonra son sığınak Anadolu olmuştur. Nihayet Birinci dünya savaşı, son kalenin de neredeyse düşmesine neden olabilecek bir seyir göstermiştir.

 

   Ulusal direnişle saldırganlık ters yüz edilmiş, yeni ilke ve esaslara oturan bir ülke kurulmuştur. Adeta bir harabeden, her yönde gelişmeler gösteren bir devlet durumuna gelme becerisini Cumhuriyetin kurucu iradesi göstermiştir.

  Yakın tarih dikkatle ele alınmalıdır. Toplu iğneyi, kağıdı, sağlık malzemelerini ,tekstilin çoğunu ,sanayi mamullerinin tamamına yakınını  ve daha nice toplumsal ihtiyaçları ithal eden ülke, bu duruma son vermiştir. Kamu İktisadi Teşekkülleri(KİT) zinciri; dokumadan demir çeliğe kadar bu ülkenin kendi ürettiği olmuştur. 5 yıllık planlı kalkınma yöntemiyle gelişme sağlanmıştır.

   Ama daha sonraları: "Plan değil, pilav istiyoruz" diyen, çok uluslu şirketlerle işbirliği yapan siyasal iktidarlar dönemi başlamıştır. Sağlıksız, montaja bağlı bir sanayi halk kitlelerini bu merkezlere çekmiştir. Bir de yaşadıkları yörenin türlü dert ve sorunlarından kurtulmak isteyenler kitlesel göçler başlatmışlardır. Kocaeli de  göç alma merkezlerinden birisidir.

   Göç edenler; kendi sosyal geleneklerinin dışında farklı yörelerin insanlarıyla yan yana yaşamaya başlamışlardır. Gittikleri yere ait olmaktan duygusal olarak uzak kalmışlardır. Hemşehri dernekleri kurmuşlardır. Geldikleri bölgeyle olan ruhsal ve  yaşamsal bağı aynen sürdürmek ,istemişlerdir. Bu durum, bir ölçüde doğal sayılsa bile abartıya varılmıştır. Yıllarca yaşadıkları kentlerin kimliklerini çoğu kez ret etmişlerdir. İşte bu yanlıştır.

    Edirne'den Ardahan'a kadar binlerce insanın yaşadığı Kocaeli'de de diğer göç alan yöreler gibi kentsel kimlik zayıftır. Sadece gelinen yerin, neresi olduğu dile getirilmektedir. Yaşanılan toprağın adı bile geçmemektedir.

 

   Ancak kent bilinci gelişirse, sosyal bilinç de gelişir. Bunu savunuyoruz.

Bu yazı toplam 65 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi