YANAN HER AĞAÇ, YANAN BİR GELECEKTİR!
Türkiye, dört mevsimin yaşandığı, biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir coğrafyaya sahip. Bu zenginliğin en önemli unsurlarından biri de yemyeşil ormanlarımız. Ancak her yaz, televizyon ekranlarında, sosyal medyada yüreğimizi yakan görüntülerle karşılaşıyoruz: Alevlerin sardığı ağaçlar, dumanların yükseldiği gökyüzü ve ne yazık ki canını kurtarmaya çalışan veya küle dönmüş hayvan bedenleri... Orman yangınları, ülkemizin en değerli doğal varlıklarından birini her geçen gün yok ediyor.
Yangınların bilançosu sadece yanan ağaçlarla sınırlı değil. Bu felaketler, ormanlarda yaşayan binlerce canlının yaşam alanlarını ellerinden alıyor, birçoğunun da doğrudan ölümüne neden oluyor. Kaplumbağalar, yılanlar, kuşlar, memeliler... Her biri ekosistemin önemli bir parçasıyken, alevlerin insafına terk ediliyor. Yangın sonrası ortaya çıkan tablo ise tam bir felaket: Küllerle örtülü bir arazi ve sessizliğe bürünen ormanlar... Bu durum, doğanın dengesini alt üst etmekle kalmıyor, gelecek nesillere bırakacağımız mirası da günden güne azaltıyor.
Ekonomik zararlar da göz ardı edilemez. Yanan orman alanlarının yeniden ağaçlandırılması, uzun yıllar alan ve yüklü maliyetler gerektiren bir süreç. Ayrıca ormanların sağladığı ekosistem hizmetleri (hava kalitesinin düzenlenmesi, su kaynaklarının korunması, toprak erozyonunun önlenmesi gibi) düşünüldüğünde, kaybedilen her ağaç, ülke ekonomisine dolaylı yoldan da büyük bir darbe vuruyor. Turizm potansiyeli olan bölgelerde yaşanan yangınlar, bölge ekonomisini doğrudan etkiliyor, işletmelerin kapanmasına ve işsizliğin artmasına neden oluyor.
Peki, bu yangınların arkasındaki temel sebep ne? Maalesef büyük çoğunluğu insan kaynaklı sorumsuzluklar. Kasten veya ihmal sonucu çıkan yangınlar, piknik ateşlerinin söndürülmemesi, anız yakma, sigara izmaritlerinin atılması, elektrik tellerinden çıkan kıvılcımlar gibi birçok farklı nedenden kaynaklanabiliyor. Önemli bir kısmı ise tam olarak belirlenemeyen nedenlerden, yani yine insan faktörünün dolaylı etkilerinden ortaya çıkıyor. Bu durum, toplum olarak ormanlarımıza karşı yeterince duyarlı olmadığımızın acı bir göstergesi.
Türkiye'nin ormanları, sadece ağaçlardan ibaret değildir; nefesimiz, suyumuz, toprağımız ve içinde yaşayan her bir canlının yaşam kaynağıdır. Bu değerli mirasımıza sahip çıkmak, onu korumak ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin sorumluluğudur. Unutmayalım ki, yanan her ağaç, yanan bir gelecektir.
Ülkemizin dört bir yanında halen süren orman yangınlarının bir an önce söndürülmesi ve bundan sonra daha etkin önlemler alınması en büyük dileğimiz.