Aktan Uslu

Aktan Uslu

Sazlıdere’nin öncelikli ihtiyacı parktır

Sazlıdere’nin öncelikli ihtiyacı parktır

IPS İletişim Vakfı'nın sürdürdüğü "Medya Özgürlüğü ve Bağımsız Gazetecilik İzleme ve Haber Ağı" - BİA² Projesi ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Türkiye'nin birlikte düzenledikleri, "Çocuk Odaklı Habercilik Eğitim Programı" 29-30 Mart 2007 tarihlerinde İzmit’te, Abdullah Köktürk’ün belediye başkanlığı döneminde –kapatılan- Bekirpaşa Belediyesi’nde düzenlenmişti.

 

Naçizane şahsımın da katıldığı seminerde iki gün boyunca “Haber kaynağı olarak çocuklar”dan “Çocuklarla röportaj yapmak”a kadar çocuk haberciliğine dair ne var ne yoksa konuşulmuştu.

 

Haberciliğin diğer kategorilerine değinilmemişti. Çünkü çocuk çok önemliydi.

 

Bundan sebep KBB Başkanı Tahir Büyükakın’ın Sazlıdere temasları esnasında; “Birincisi burada acilen yani kalıcı çözüm üretilene kadar bu çocukların oynayacağı bir parktır” dediği anda itirazda bulunan vatandaşa hiçbir zaman ve asla ne hak verecek, ne de tepkisine bir anlam vereceğim.

 

En küçük ve minimize topluluk birimi, her biri tek başına aslında devletin temeli olan ailede dahi çocuk dünyaya geldiğinde ebeveynlerinin hayatına nasıl bir anlam kattığı malum.

 

İstisnai durumlar hariç genelde çocuğun yeri farklıdır ve dünyaya geldikten sonra anne ve baba için yaşam ve mücadele sebebidir.

 

**

 

Başkan Büyükakın’ın önceki cuma günü Sazlıdere’ye gerçekleştirdiği ziyaret aslında gerek aktif siyaset gerekse yerel yöneticilik hatta kamu yöneticiliği için aslında bir nevi meslek veya uğraş içi eğitim semineri gibiydi.

 

Kaldı ki akademisyen kimliğine de sahip Büyükakın’ın sabrına hayran kaldığımı itiraf etmek durumundayım. Ben asla o kadar sabırlı olamazdım. Davet üzerine gittiğim ve çok sayıda vatandaşın katıldığı kent sorunlarında her kafadan bir ses çıkmaya başladığında, gösterdiğim tatlı sert tepkiyi ben bilirim.

 

Sözcüsü aslında olan ama “olmayan..”

 

Sözcü belirlemelerine rağmen sözcülerine en sonlarda o da Büyükakın’ın “Sözcünüz yok mu sizin?” diye sormasının ardından bir zahmet sıra gelen..

 

Belki bir iki istisna dışında Sazlıdere sakinlerinin “Biz” değil “Ben”i ön planda tuttuğu..

 

Ne dinlemeyi ne kendisini diğer mahalleliye dinletmeyi beceremediği…

 

Büyükakın’ın en az beş uyarısına rağmen defalarca geçmişe takılıp kalındığı bir açık hava halk toplantısında..

 

Büyükakın müthiş bir sabır gösterdi.

 

Bir tek yine sonlara doğru söz aldığında çıkan uğultu üzerine kibarca, “Beni dinlemeyecekseniz anlatmayayım” tatlı sert çıkışı ile sonunu da çözüm ve umut vaat eden açıklamalar ile tamamladığı bir toplantı oldu.

 

**

Bir diğer güzelliği de göz ardı etmemek lazım..

 

Sazlıdere siyaseten CHP Çayırova İlçe Örgütü’nün, siyasi partilerin il veya ilçe teşkilat veya örgütlerince –bence- örnek alması gereken bir çalışmasıdır.

 

İkinci ayakta CHP İl Örgütü’nün konuyu sahiplenmesi ve sürüklemesi sonuca giden yolun önünü açmıştır.

 

Bu çıkışa KBB’nin AKP’li Başkanı Tahir Büyükakın’ın ve Büyükakın’a uyum sağlayan AKP İl Başkanı Mehmet Ellibeş’in yaklaşımı, ülkemiz siyasetinde eşine benzerine az rastlanır bir olgunluktadır, takdirliktir.

 

Çayırova Belediyesi’nin AKP’li Belediye Başkanı Bünyamin Çiftçi ki; kimi meclis toplantılarında CHP’ye olan tepkisinde “CeHaPe” diye tanımlama siyasi nezaketsizliğine karşın bence kendini o anlamda hayli aşmıştır.

 

Bir diğer Çayırova ayağı; AKP Çayırova İlçe Başkanı Servet Günay ve yönetimi ise gerek kongre esnası gerekse sonrasında CHP dahil diğer siyasi partilere yaklaşımı ile dikkat çekerken Sazlıdere’de de örnek tavrını sürdürmüştür.

 

Siyasetin halk için yapıldığı gerçeğinden esasla iktidar ile ana muhalefet, üstelik tetikleyicisinin ana muhalefet olduğu bir halk sorununda çözüm için ilk ve en büyük adımı atılmıştır.

 

Sazlıdereliler şahsında kazananı halk olacaktır.

 

Sazlıdere’de çözüm alternatifi her ne olursa olsun Sazlıdere Halkı’nın yüzde 100’ünün memnun olacağı bir proje hayata geçmeyecektir ama şuna da eminim. Çoğunluğunu hem tatmin hem mutlu, hem tatmin edecektir.

 

Bu esnada sergilediğimiz habercilikten ötürü kurumsallıkta ilgi çekmenin yanı sıra yine kurumsal ve naçizane kişisel teveccühlere maruz kaldık. Teşekkür ederiz. Sadece işimizi yaptık. Çorbada tuzumuz olduysa, ne mutlu bize.

 

**

 

Beni anlatmak bana düşmez ama iyi bir gözlemci olduğum, bakmakla yetinmeyip gördüğüm, vakadır.

 

İlk fotoğrafladığım çocuk annesinin sırtındaydı. İkinci defa deklanşöre basarken kafasını annesinin sırtına gömüp kendini gizlemeye çalıştı.

 

İkinci çocuk yine ana kucağındaydı. Annesi Başkan Büyükakın ile konuşurken çektim. Meraklı gözlerle baktı. İkinci denememde kafasını annesinin omzuna gömdü.

 

Üçüncü çocuk fotosu çalışmam sözcülerden Kazım Gülseren’in oğul Ömer ile idi. Hem Sazlıdere içi yürüyüşte çektim. Hem de açık hava toplantısı önünde Başkan Büyükakın ve beraberindekilerin tam önüne, yanıma çağırarak çektim. Her fotoğraf çekimimde mutlaka vizöre baktı. Babasının facebook sayfasının ana fotoğrafında ablası kendisini salıncakta sallıyor ve yüzü o esnada gülüyor. Her üç çalışmamda da Ömer dahil kimsenin yüzü gülmüyordu.

 

cocuuuk.jpg

 

Sazlıdere içinde o yürüyüş bir nevi mitingi anımsattı. Meslek hayatım boyunca çoluk çocuk katılım sağlanan çok miting, basın açıklaması takip ettim. Çocukların büyük çoğunluğu çocuk olmalarından sebep ya sıkılır, ya çocukluğun doğallığı olan şımarıklıklar yapardı. Bilemediniz mızmızlanırdı. Ömer hiç birini yapmadı. Yürüyüşün ardından toplantıyı da donuk ifadelerle takip etti.

 

75 haneye karşın gerek toplantıda gerekse sokaklarda çocuk yok denecek kadar azdı.

 

Çünkü Sazlıdere bırakın çocuk parkını, sokaklarının da çocukların oyun oynamasına elverişli olmayan bir semt.

 

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da hayli sayıda il, ilçe görmüşlüğüm var. Detaylara değinmeden tespitimi söyleyeyim. Sosyallik konusunda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan çocuklar, memleketin batısındaki Sazlıdereli çocuklardan daha sosyal. Daha aktif ve girişken.

 

Her şeyi bir tarafa bıraktım. Be yurdum insanı:

 

Karşındaki bir akademisyen, bir üniversiteli, Valilik deneyimli bir bürokrat, bir aktif siyasetçi var ve aktif siyaseti neredeyse Bakanlık ile eşdeğer bir mevkiide sürdürüyor.

 

İlk defa gelip gözlemlediği Sazlıdere’de birinci sırayı çocuklara veriyor.

 

Bir memleket hastalığı olarak herkes her mesleğin erbabı!

 

Bizim mesleği merkeze aldığımızda gazete okumayandan dahi “gazetecilik dersi” almışlığım var!

 

Başkan Büyükakın, “Önce çocuk” derken aslında “Önce gelecek… Gelecek iyi yetişmeli, yetişecek” diyor.

 

Sen diyorsun.. “Olmaz. Önce tapu.. olmadı daire.. doğalgaz… kanalizasyon…”

 

Oldu olacak 2023 seçimlerinde aday ol be adam!

 

Tahir Büyükakın yerden göğe kadar yüzde 100 haklıdır.

 

Sazlıdere’nin öncelikli ihtiyacı, çocuk parkıdır…

Bu yazı toplam 1264 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Aktan Uslu Arşivi