Aktan Uslu

Aktan Uslu

Kroman’a “Al okulunu da çek git” ha dedi ha diyecekler!

Kroman’a “Al okulunu da çek git” ha dedi ha diyecekler!

Zaman zaman hatırlatırım ama hatırlatmam sitem değil durumun bilinmesi üzerinedir.

400 bin ile 55 bin civarı nüfusa sahip dört ilçeden oluşan bir bölgede gazetecilik yapmaya çalışırken, mesleğin merkezine her kesimden halkı koyduğumuzda konulara yetişmek, sesleri solukları olmaya çalışmak kolay olmuyor.

Darıca’da, Emek Mahallesi’ndeki Kroman Çelik vakası da onlardan biri.

Aslında aktif siyaseti şimdi Türkiye İşçi Partisi’nde sürdüren geçen dönemin KBB ve Darıca Belediyeleri CHP Meclis Üyesi Avukat İbrahim Karslı, 04 Şubat 2019 tarihli sosyal medya paylaşımında uyarmıştı. Bigman Çakman dönemi Kocaeli Zirve’de haberleştirmiştim.

Karslı, Kroman’ın kapasite artışına ilişkin ÇED yönetmeliği kapsamında halkın katılımı toplantısı düzenleneceğini, dosyanın Bakanlık merkezinde ve/veya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde incelenebileceğini, halkın projeye dair görüşlerini Bakanlık veya Valiliğe aktarabileceğini söylemişti, bilgiye Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden ulaşabileceğini söylemişti. Toplantıya dair hatırladığım, İl Çevre’yi aradım. Tarihi belli değil dediler. Sonra Covid patladı. Gündem allak bullak dağıldı. Öyle bir ÇED oldu mu, olmadı mı, bilmiyorum.

Üzerinden yaklaşık 4 sene geçti.

Dönemin CHP Darıca İlçe Örgütü’nün bir bütün halinde konunun üzerine gittiğini, hatırlamıyorum ama galiba öyle bir refleks gösterilmedi.

O yılın o ayları aynı zamanda yerel seçim zamanıydı. İbrahim Karslı yeniden adaylık konusunda önce çekimserdi. Seçime doğru, teklif gelmesi halinde aday adaylığı başvurusu olacağını söyledi ama o teklif dönemin CHP Darıca İlçe Örgütü yönetiminden gelmeyince, aday adayı dahi olmadı.

Özetle..

CHP Darıca İlçe Örgütü’nün günümüz yönetiminin hamlesi yerinde olmakla birlikte dünümüz yönetimi için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. “Devamlılık esastır”dan değerlendirecek olursak da CHP Darıca, vakaya müdahalede geç kalmıştır.

Dün akşam Kroman Çelik’in halka hayatı zindan ettiği o arazisi önünde, CHP Darıca İlçe Örgütü tarafından düzenlenen basın açıklamasının bence en güzel yanı, halkın katılımının da sağlanması oldu.

Fırsatı şahsım adına iyi kötü değerlendirdiğimi düşünüyorum. 4-5 vatandaş görüşünün yanı sıra kısa süreli olmak kaydıyla bir esnaf, bir ev ziyaretimde gerek maddi gerekse manevi hasarı yerinde görme imkânı buldum.

Bu arada konunun birinci derecede muhatapları; Yüksel Kara şahsında Darıca Kaymakamlığı ve Muzaffer Bıyık şahsında Darıca Belediye Başkanlığı tutumları ayrı bir yorum konusudur.

Ya da birer cümleyle değinmek gerekirse..

Kroman Çelik’in yurtsever tepkileri sonrası ismini, sıfatını değiştirdiği tabelayı asarken gösterdiği tutum Yüksel Kara şahsında Darıca Kaymakamlığı’nı, bir diğer tanımla Devlet’i yok saymaktı. Neyse ki ülkeye sahip çıkan yurtseverler ve tepkileri vardı.

Kroman Çelik’in haltlarını örtbas için oralara ördüğü perdelere Muzaffer Bıyık şahsında Darıca Belediyesi’nin bu dönemine ilişkin icraatlarına dair reklam panosunun yer almasının ise an itibariyle; soluğu Gebze Adliyesi’nde aldırmayacak bir izah cümlesi bulamıyorum, “Yuh olsun, yazıklar olsun” diye geçiştirmiş olayım.

Yorumu, haberim öncesi yazıyorum ancak haberin taslak metni hazır. Kimin ne konuştuğunu tekrar, dikkatlice dinledim.

Emek Mahallesi, 500 Evler sakinlerinden yurttaş Saime Selam..

Astım hastası çocuğundan ötürü bir ay boyunca köyüne geç etti.

Yolu polise, devlet memuruna kestirip patlatıyor. Şikâyetçi olayım da kime olayım. Devleti devlete mi şikâyet edeyim. Bilemedim” derken çalışma öncesi bilgilendirme eksikliğinden yakındı.

Yani AKP tipi genel ve yerel yönetim anlayışının aslında tam anlamını bilmese dahi sadece seçim zamanlarında öylesine dile getirdiği, karar sürecine halkın da dâhil olduğu yönetim biçiminin eksikliğine işaret etmiş oldu.

AKP Üyesi ve Delegesi Hülya Demirbaş..

Hiçbir yurttaşa seçmeni, varsa üyesi olduğu partiyi sormak, sorgulamak haddim bile değil. Ancak üzerine basa basa kendisi söyleri. AKP Darıca’nın üyesi, delegesi..

Kroman’ın o arsasına bitişik nizamda, Hediye Konutları sakini. Evinde de misafir etti.

Patlamalardan ilkinde veya birinde evde yalnız olan 12 yaşındaki kızı kapıyı açıp odasından çıkamadı. Psikolog tedavisinde mesafe alınamadı. Psikiyatri tedavisi görüyor.

Caddenin karşı tarafındaki Kim Market’in (şube) idareci çalışanı Gültekin Yıldız..

Kim Market, kurumsal kimlikle davacı olmuş.

Ötesinde patlamalarda Emek Mahallesi’ndeki şubenin üç ön camı çatlamış. Firmanın bir yetkilisi, “Takacağız yenisini” deyip Yıldız’ın polis merkezine gidip şikâyetçi olmasının önüne geçmiş. Bir haftadır, takacaklar.

Üretim yaptığı bölgede, değiştirdiği o tabelayı takarken Devlet’in seyirciliğinde Devlet’i yok sayan Kroman’ın, halkı kaale almasını beklemek de nafile…

Dün akşam bir televizyon haberinde denk geldi. Partili Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nde yaptığı konuşmada 2022 ihracatının yüzde 11.4 arttığını, Türkiye Cumhuriyeti’nin ihracat rekorunun kırıldığını söylüyor..

Nasıl kırıldı..

Örneğin Covid sürecinde merkezine insanı değil rantı alıp tam kapanmaya gidilmemiş, emekçiler ölümüne çalıştırılmış, madenlerdeki toplu iş katliamları “fıtrat”a bağlanmış, hakkını arayan emekçinin grevi, SEKA’yı emperyalizmin emriyle kapatanlarca, “Milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklanmış,

Emperyalizmin İstanbul işgali Kurtuluş Savaşı yıllarında püskürtülürken İstanbul Ticaret Odası’nı işgal edenler boşaltılmamış olacak ki İTO yönetimi yabancı sermayeye çağrıyı, “Bizde işçilik ucuz” diye yapmış..

Nihayetinde o söz konusu rekor kırılmıştı.

Erdoğan televizyon ekranında öyle söylüyor da Emek Mahallesi, 500 Evler sakinlerinden Sevgi Ateş ve Sevilay Yapa, “Herşey para değil. İnsan artık temiz nefes almak, oksijen almak istiyor. Sabah bir kalkıyoruz, her taraf çamur” diyor. “Çocuğum ölümden döndü. Kim yapıyorsa çoluk çocuğundan çıksın sen cebini dolduracaksın diye. Benim günahım ne” diyor.

Yani ola ki o esnada, “Demeyin öyle. Okul yaptırdılar, sağlık ocağı yaptırdılar…” falan diye hatırlatacak olsam, “Alsın okulunu da sağlık ocağını da çeksin gitsin” diyecek konumdalar.

Kroman Çelik’in gerek bölgemiz gerek ülkemizde okul ağırlıklı sosyal yatırımlarını merhum Mustafa Yücel hangi hissiyatta yaptığını bilmiyorum ama sermayenin bu tür yatırımlarını, birkaç istisna hariç, hep “kamusal rüşvet” olarak tanımladım.

Dönemin iki veya üçüncü nesil Kroman Çelik yönetimi de, firma kurucusunun dönemindeki o yatırımları nasıl görüyor bilmiyorum ama o değiştirseler dahi devleti hiç saydıkları o tabela, bir zihniyetin yansıması olsa gerek.

Bu aymazlığı ve cesareti de

Öncelikle Recep Tayyip Erdoğan’dan..

Akabinde kimi istisnalar hariç artık Devlet’in değil Hükümet’in kaymakamlığını yapan Kaymakamlardan..

Bir de ülkemiz siyasetinin kanayan yarasıdır..

Her ne kadar halk tarafından seçilmiş gözükse dahi adaylığa atanan belediye başkanlarından alıyorlar.

Kişi, halkoyuyla seçilse dahi seçildikten sonra yüzü kendisini oraya seçene değil, erke dönük oluyor.

Bkz: Tahir Büyükakın, Muzaffer Bıyık ve nice emsalleri.

Kroman’ın sebep olduğu bu sorunda Valiliği, Kaymakamlığı, Büyükşehir Belediyesi, İlçe Belediyesi ile sistemin kılını kıpırdatmayacağı malum.

Ancak Kroman’ın da gidişat gidişat değil.

Halkımız, “Al okulunu da, sağlık ocağına da çek git”..

Ha dedi ha diyecek!

Bu yazı toplam 6387 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Aktan Uslu Arşivi