GELECEĞİMİZ YANARKEN!
Ülkemizin dört bir yanında eş zamanlı olarak başlayan orman yangınları, ciğerlerimizi yakmakla kalmıyor, aynı zamanda geleceğimizi de kül ediyor. Alevler sadece ağaçları ve içindeki börtü böceği değil, umutlarımızı, yeşil mirasımızı ve çocuklarımızın nefes alacağı havayı da yok ediyor. Bu felaket tablosu karşısında ise içimizi kemiren bir soru var: Bu sadece bir "kader" mi, yoksa yılların birikmiş ihmali mi?
Sorunun yanıtını bulmak zorundayız!
Çünkü her şey bu sorunu yanıtı ile mümkün!
Ülkemizde yangınlarla mücadelenin yetersizliği ne yazık ki acı bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Özellikle son yıllarda her yaz mevsiminde neredeyse aynı senaryoyu yaşıyoruz: Yetersiz sayıda yangın söndürme uçağı, eksik araç ve ekipmanlar... Gelişmiş ülkeler yangınları başlamadan engellemek için proaktif adımlar atarken, bizde yangın çıktıktan sonra söndürme telaşı başlıyor. Orman zeminindeki kuru otların temizlenmesi, yangın şeritlerinin oluşturulması gibi önleyici tedbirler ne yazık ki layıkıyla uygulanmıyor.
Bu durum, bizlere başka bir acı gerçeği daha hatırlatıyor: deprem gerçeğini. Tıpkı orman yangınlarında olduğu gibi, deprem öncesi ciddi bir hazırlık göremiyoruz. Olası bir felakete karşı bina güçlendirmeleri, toplanma alanları, eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları hep eksik kalıyor. Deprem vurduğunda ise yine aynı çaresizlik, aynı acı tablo...
Ormanlarla birlikte aslında yanan geleceğimizdir!
Ormanlar bu ülkenin geleceğidir. Onlar sadece ağaçlardan ibaret değil, aynı zamanda hava kalitemizin, su kaynaklarımızın, biyoçeşitliliğimizin ve iklim dengemizin temel direkleridir. Gelecek nesillere yaşanabilir bir ülke bırakmak istiyorsak, ormanlarımıza gözümüz gibi bakmak zorundayız.
Ancak ne yazık ki, ülkeyi yönetenlerin bu konudaki tutumu "kaderci" bir yaklaşımın ötesine geçemiyor. Her felakette "takdiri ilahi" söylemlerinin ardına sığınmak, sorumluluktan kaçmaktan başka bir anlama gelmiyor. Oysa ki bilim ve akıl, bize bu felaketlerle mücadele etmenin, hatta onları önlemenin yollarını gösteriyor.
Artık kadercilik prangalarından kurtulma zamanı gelmiştir. Orman yangınlarıyla ve diğer doğal afetlerle mücadelede topyekûn bir seferberlik ilan etmeli, önleyici tedbirleri en üst seviyeye çıkarmalı, yeterli ekipman ve insan gücünü sağlamalıyız. Aksi takdirde, geleceğimiz kül olmaya devam edecek ve bunun sorumluluğu sadece bir "kader" olarak açıklanamayacaktır.