Cengiz Akgün

Cengiz Akgün

GELECEĞİ REDDETMEK MÜMKÜN MÜ?

GELECEĞİ REDDETMEK MÜMKÜN MÜ?

Kırk yıl insanlık tarihinde bir göz kırpması kadar kısa. Ancak teknoloji tarihinde devasa bir sıçrama demek. Dönüp baktığımızda, bugün hayatımızın vazgeçilmezi olan sayısız teknolojik imkânın o günlerde birer hayalden ibaret olduğunu görüyoruz.

En çarpıcı örnek mi?

Elbette cep telefonu.

Adı her ne kadar 'cep' olsa da, o küçük kutu içinde koca bir evren barındırıyor. Sesli ve görüntülü konuşabiliyor, profesyonel kalitede fotoğraf ve video çekebiliyor, dilediğimiz filmi veya TV kanalını anında izleyebiliyor, dijital kitaplıklar taşıyor, internet üzerinden sonsuz bilgiye ulaşıyor ve sosyal medyada anlık varlık gösterebiliyoruz. Bu, sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir kütüphane, sinema salonu, fotoğraf stüdyosu ve sorgulama makinesi. Müthiş bir buluş, değil mi?

Bu mucizevi sıçramanın kaynağı nedir? Basit: İnsanın bilime dayalı araştırmacı ve yenilikçi yanı.

İlk çağlardan itibaren insan, yaşadığı dünyayı, gökyüzünü ve evreni sürekli merak etti ve sorguladı. Sanki bir imbikten damlıyormuşçasına, yüzyıllar süren bu yenileşme ve anlama çabası, bilim ve teknoloji olarak ete kemiğe büründü. Önümüzdeki yüzyıllarda da bu ivmenin katlanarak süreceği, bugün hayal dahi edemeyeceğimiz teknolojik araçların ve gereçlerin insan yaşamına dâhil olacağı kaçınılmaz.

Ne var ki, bilim ve teknolojinin baş döndürücü hızına rağmen, garip bir çelişki ile karşı karşıyayız. Kimileri, bu çağın tüm imkânlarından faydalanarak -yani en lüks arabaları ve son model cep telefonlarını kullanarak- hala eski yüzyıllarda yaşama gibi bir saplantı içinde.

Daha da absürt olanı, bilim ve teknolojiyi kullanırken, onu "şeytan icadı" olarak damgalamaları. Gericiliği bir yaşam biçimi olarak kabul eden bu bakış açısı, çağdaş dünyayı ve onun getirdiği değerleri reddediyor.

Bilim ve teknolojinin öngördüğü yenidünya düzeni, elbette kendi zorluklarını beraberinde getirecek. Ancak getireceği kolaylıklar ve müthiş buluşlar insan yaşamını kökten dönüştürecek. Hayat farklı bir şekilde evrilecek.

Gelecek yüzyıllarda dünya, hayatın merkezi olmaktan çıkıp evrene açılan bir kapı olacak. Yeni galaksiler ve dünyalar keşfedilecek, buralara yolculuklar yapılacak ve koloniler kurulacak. İnsanlığın ufku, gezegenimizin sınırlarını aşacak.

Bu bilimsel aydınlanma ve teknolojik sıçrama çağında, hiçbir karanlık taassup, gerici kör ideolojik bakış açısı veya eskiye öykünme çabasının bir anlamı ve önemi kalmayacak. Gelecek, bilimle inşa edilecek ve bu ışık, tüm karanlık saplantıları dağıtacak.

Bu yazı toplam 4149 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Akgün Arşivi