İsmail Kadı

İsmail Kadı

GEÇMİŞTEN GELECEĞE UZANMAK...!

GEÇMİŞTEN GELECEĞE UZANMAK...!

 Bazen geçmişten geleceğe doğru yolculuk yapmayı severim. Çoğu kez bu yolculuk bana huzur verir. İlk aklıma gelen küçük bir köy, kendi halinde bir kasaba, bir bilinmezlik içerisinde geçirdiğim yıllar. Daha doğrusu küçük bir kasaba gözlerimin önünde filim şeridi gibi akıp gider. İlk aklıma gelen parklar çay bahçeleri, kıraathaneler, gece yarısı sohbetlerini çok özlemişim. Zamanı yakalamak zor, masal gibi masmavi bir gök ile gençlik yıllarımı özlemişim. Zamanı durdurmak istiyorum gün başlangıcında. Bir alev topunu anımsatıyor gün batımı denizin üzerinden dağların arasından güneş çekilirken. Bir çocuk gibi bekliyorum, bilmediğim konulara yaklaşırken. Zaman duygusu içimi kemiriyor yalnızlığın alfabesinde... Gezinirken o güzelim ağaçlar, dereler birer birer kayboluyor gözümün önünde... Hiç kimse umursamadı olup biteni. Kirlenen denizler, kaybolan akarsular kimin umurundaydı. Zaman insanlara ve saate göre değişirken o cennet vadiler yalnızlığa terk edilmişti. Bir soru geliyor aklıma bir de yanıt... Yarım kalmış ne çok sevdalar var bu coğrafyada. Çoğu kez hüzünleniyorum, içim içime sığmıyor. Suskunlaşıyorum, aniden... Hüzünlerim hep böyle günlere denk gelir. Akan kanın gerekçelerine bakakalıyorum çoğu zaman haberlerde. Kuşatılmış kentlerin çocukları yine asileşti... Güvencesiz bir yaşam ve ölüm haberleri. Bir bulut geçiyor tepemden ağlamaklı. Bu günlerde geçer elbet... Acılar durur mu bilmem... Eski günler geri gelmez bir onu bilirim. Tek bilmediğim şey bu kadar zalim, insafsız yaratık nasıl türedi bir anda. Ortaçağ’da insanı kurban ederlerdi. Aradan geçen onca zamana rağmen ilahlar insan kurban etmeyi sürdürüyor hala... Bir de taze toprak kokusunu özlüyorum. Hani o sebze ve meyve bahçelerinin hasat verdiği günler. Hepsi beton yığınına döndü. Demek ki, çocukluğumdan beri zamanı yakalamak için boşa çaba harcamışım. Geriye dönüp baktığımda ne çok değerleri kaybetmişiz. Acılar azalmıyor, çoğalıyor fersah fersah... Nereye varır bilmem bu karanlık günler... Ne demişti şair; En karalık gün aydınlığın yaklaştığı andır...

Bu yazı toplam 939 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmail Kadı Arşivi