GEBZE İLE YÜZLEŞME!
Armağan Çağlayan'ın yaşadığı yerden Gebze’ye dönük yaptığı bir tespit, kamuoyunda farklı yankılar uyandırdı. Ancak bu durum, yalnızca kişisel bir fikirden ibaret kalmamalı; bir kentin, özellikle de Gebze gibi sanayi ve göç baskısı altındaki bir yerleşimin derinlemesine sorunlarını tartışmaya açmalıdır.
‘’Gebze’ye söz ettirmeyiz, haddini bil’ ’türünden söylemler popülist ve özünde içi boş, günü kurtarmaya dönük, gaz alma amaçlı sözlerden başkaca nedir ki?
Şimdi samimiyetle soralım: Örneğin Nişantaşı ile Gebze hangi bağlamda kıyaslanabilir?
Bu, sadece coğrafi bir ayrım değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve kültürel olanaklar açısından devasa bir uçurumun da göstergesidir.
Gebze'de yaşayan, ekmeğini kazanma mücadelesi veren ve bu koşullardan mutlu olduğunu söyleyen kaç kişi var?
En basit tabiriyle Gebze’de yaşamaktan keyif alan kaç kişi var?
Gebze'nin gerçekleri, görmezden gelinemeyecek kadar dağ gibidir:
Trafik çilesi, her yeni güne başlarken çekilen bir azap.
Çarpık yapılaşma, estetikten ve planlamadan uzak, adeta beton bir yığınağı.
Yoğun göç ve beraberindeki suç oranı, sosyal dokuyu zorlayan temel dinamikler.
Sosyallikten uzak bir yaşam, dinlence ve kültürel faaliyetlerin kısıtlılığı.
Kenti bir hilal gibi çevreleyen fabrikalar, sadece istihdam kaynağı değil, aynı zamanda geceleri havaya yayılan kimyasal kokuların, çevre kirliliğinin de kaynağı.
Bu tabloda, insanların büyük çoğunluğu asgari ücretle ya da düşük gelirlerle çalışarak sadece karınlarını doyurma ve geçim derdinde! Hayatta kalma mücadelesi verilen bir yerde, her şeyin yolunda ve herkesin yaşamaktan keyif aldığı bir ortamdan bahsedebilir miyiz?
Şehrin sosyal merkezi olarak görülen birkaç noktadan biri olan Gebze Center AVM olmasa, vatandaş sosyal bir kaçış noktası bulmakta daha da zorlanacaktır. Bu tekelleşen sosyal alanlar, kentin genel yaşam kalitesinin bir aynasıdır.
Bu noktada, sorunları bölgecilik veya mikro milliyetçilik gibi duygusal kalkanlarla örtmeye çalışmak, gerçekleri yok etmez. Gebze'nin dağ gibi sorunları, yerel gururla değil, somut eylem ve çözümlerle ele alınmalıdır.
Eğer Gebze ve Gebzeli bu halinden memnunsa, diyecek bir şeyimiz kalmaz. Ancak asıl mesele, memnuniyetten öte, daha iyi bir kent ve yaşam hakkıdır.
Gebze'yi en çok seven, onun sorunlarını en net görendir. Çünkü gerçek sevgi, eleştiriyi göze alır ve bu gerçekleri görüp, daha yaşanabilir bir kent için gereken adımları atandır.
Gebze'nin makûs talihi, ancak bu dürüst yüzleşmeyle değişebilir.