Nereden nereye (2)

Nereden nereye (2)

 

 

AA için www.turkiye.gov.tr adresindeki tanım aynen şöyle:

‘’ Anadolu Ajansı; Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş, Devletin %49 hissesi bulunan tüzel kişiliğe sahip bir anonim şirkettir. Görevi, yurt içindeki ve yurt dışındaki muhabirlerden ve yabancı ajanslardan aldığı haberleri yurt içindeki ve dışındaki abonelerine ulaştırmak, yurt dışına yayın yapmak; böylece ülkemizi tanıtmak ve dünyadaki olayları da devlete ve tüm basın-yayın organlarına tarafsız, doğru ve çabuk bir şekilde ulaştırmaktır.’’

Bugün, diğer ortaklar olmadığı için her ne kadar yüzde 49’unu elinde bulundursa da, AA’nın fiil, sahibi Hazine'dir. Yönetim kurulunu da büyük ortak olarak Hazine belirliyor. Bütün yöneticiler de Hazine'nin istediği isimlerden oluşuyor.

Dolayısıyla ajans, iktidar olan hükümetin kontrolüne girmiş oluyor. Hatta yöneticileri bile siyasi olabiliyor. Bunun için 1960 yılından bu yana yönetim kurulunda yer alan isimlere gözatmak yeterli.
Anadolu Ajansı'na hükümet müdahalesinin ilk kez Demirel hükümetleriyle başladığını görüyoruz. 1966 yılında kurulan birinci Demirel Hükümeti'nin Maliye Bakanı İhsan Gürsan, üçü Demokrat Parti, biri de AP eski milletvekili olan Yönetim Kurulu'nu şirketin ana nizamnamesinde belirtilen şartlara uymadıkları gerekçesiyle yasal yollarla düşürmüştü. Ajansı geçici bir dönem yönetmek için de Ankara Ticaret Mahkemesi'nce "kayyum heyeti" seçilmiş.

Aslında ajansın yönetim tarihi hayli karışık. Mesela 1960 yılında esas mukavelesini yeni ticaret yasasına göre düzenlemediği için hukuki varlığı az daha ortadan kalkıyormuş.
Çok yakın tarihteki hükümet müdahaleleri ise herkesin malumu. Tansu Çiller'in Başbakanlığı döneminde 5 Nisan Kararları'nı hükümet açıklamasından önce yazan A.A muhabirlerini, genel müdüre baskı yaparak işten çıkarması gibi.
İşin bir de mâli boyutu var tabii. Anadolu Ajansı mali yönden Hazine'ye bağımlı. Haber karşılığı olarak Hazine'den aldığı destekle yaşamını sürdürüyor. Ajans son yıllarda büyük atılımlar yapsa da bu bağımlılık sürüyor. Hemen hemen bütün büyük ajanslar gibi devlet desteğiyle yaşıyor. Ajans, 19 Ağustos 1960 tarih ve 10582 sayılı Resmi Gazete'de ilan edilen kanunun 57. maddesine göre ‘’devlet malı’’ kapsamında. TCK'ya göre de ajansın personeli memur sayılıyor.

Bu kurumda, ben de uzun yıllar görev üstlendim. Genel Müdür olarak (sıralamaya bakmaksızın) Hüsamettin Çelebi, Turgay Üçöz, Ekrem Karaismailoğlu, Ceyhan Baytur, Mehmet Güler, Behiç Ekşi ve Hilmi Bengi gibi isimlerle çalıştım. Onların da hepsini siyaset atamıştı.

Ama, hiç biri Kemal Öztürk tiplemesinde olmadı. O dönemlerde ajansın habercilikteki objektiflik ilkesi hiç bu kadar tahrip edilmemişti. Haberciliği, ulusal ve uluslar arası arenada hiç böylesine tartışılmamıştı. Habercilikte manüpilasyon hiç ama hiç denecek kadar gündeme taşınmamıştı.

Kemal Öztürk’ün, 30 Mart gecesi seçim sonuçlarını AKP Genel Merkezi’nden takip ettiği basına yansıyınca, ortalık karıştı. Kendisi ve A.A’dan sorumlu Devlet Bakanı Bülent Arınç da, bu biçimde takibi doğrulayıp, tepkileri azaltmak için ‘’15 dakika uğradı, ne var bunda’’ demek zorunda kaldı.

Mesele uğramasında değil elbette, AKP militanı gibi çalışmasında…

 

(Sürecek)

 

 

Bu yazı toplam 70 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi