YEDİVEREN GÜLÜ

YEDİVEREN GÜLÜ

Adam düğününde hediye gelen yediveren gülünü evinin balkonunun en güzel yerine koydu.Her sabah, her akşam zamanlı zamansız yediveren gülünü sevdi, suladı, konuştu. Yediveren gülü yedi renkte açtı. Yedi renk, yedi mutluluk... Bir yıl böyle geçti... Adam yediveren gülüne su vermeyi, konuşmayı, sevmeyi unutur oldu...Kış geldi, kuş geldi, puşt geldi yediveren gülü mutsuzlaştı.Adam hoyratlığına devam etti. Böylece ikinci yıl da geçti... Adam yediveren gülünü unuttu.Rüzgar vurdu, kar - tipi, ayaz vurdu, zemheriden sonra bahara ulaşamadan yediveren gülü balkondan yerlere düştü... Yediveren gülünün evi yıkıldı,kırıldı, toz duman içinde kaldı. Uzun sayılacak bir süre sokakta yaşadı...Adam aramadı bile onu.Yıllarını harcadığı evinin balkonuna baktı.Yerinde bir başka yediveren gülü...Kendine benzemez, yedi renkte yedi dert açmış, sırıtık, yapmacık ve alaylı... Adam karıştırır gülleri...Yedi renkte yedi mutluluk, yedi renkte yedi dert... Bülbülün sinesini parçalayan güllerde mutluluk ararken, dikenlerinden soyunup bülbülün koynuna giren gülleri unuttu. Adam acıdıkça elleri, acıdıkça yüreği güllerin dikenli olduğunu anladı...Dikensiz güller solmuş, dikensiz gül bahçelerinin yerine, dikenli tellerle çevrili mezarlıklarda güller çürümüş ete vurmuş kendini...Renksiz, kokusuz, ölü yalnızlığında açan güller... Adam korkmaya başladı.Yakasına taktığı bütün yediveren gülleri ölü yalnızlığında açan güllere dönüştü. Adam gülsüz, güller adamsız... Şimdi ürkektir bülbül...Sesinin tınısında yorgun şarkıların fatihası ve gül suyu... Adamın geride bıraktıkları, yalancı hüzün ve ellerinde yediveren gül fidanları olan çocuklar... Dikenli tellerle çevrili olsa da özgürlükleri, biliyorum adamın çürümüş etinde daha özgür büyüyecek yediveren gülleri...

Bu yazı toplam 88 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi

YILDIZ

19 Ağustos 2017 Cumartesi 00:00