Tokat gibi müdahale

Tokat gibi müdahale

 

 

Bizler, o madenci eşinin haykırışını belki de geç duyduk. Ama, sözleri ülkedeki tüm duyarsızlıklara karşı atılmış bir tokat gibiydi.

Anımsayın, Karaman'ın Ermenek İlçesi'nde geçen yıl 28 Ekim'de ocağı su basması sonucu 18 madenci yaşamını yitirmişti. AKP zihniyeti, bu konudaki eksiklerin üzerini örtmek ve sermayeyi koruma zırhı içine alacak düzenlemeleri yapmak için adeta yarışırken, tabi ki ileri adımlar atmalıydı. O adımlardan biri, ölen 18 madencinin ailelerine ev vermekti.

Evler hazırlanmış ve tapuları madenci eşlerine dağıtılacaktı. Bunun için tören bile düzenlenmişti. Ama, hesap edilmeyen duyarsızlıklar, o ailelerin canını bir kez daha acıtmış, siyasi ahlaksızlığa en sert tokadı vurma olanağını da yaratmıştı.

Olayın özü, madenci ailelerine verilecek 0evlerin tapu dağıtım töreninde AKP'ye yapılan tezahürattı.

Tören için, AKP’nin ağır kadrolarından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan'ın kürsüye çıkıp, yaşamını yitiren madencilerin aileleri için ne yaptıklarını, nasıl destek olduklarını ballandıra ballandıra anlatırken olan olmuştu. Törende bulunan AKP’li bir grup, nerede olduğunu bilemeyecek kadar izansızdı. Ayrıca, ne yaptıklarını bilmeyecek kadar da gözleri körelmişti.

Acının üzerinden politika yapılmaması gerçeği ortaya yerde dururken, o iki bakanı ‘’Türkiye seninle gurur duyuyor' sloganlarıyla karşılamaları, 0ölen madencilerden Mehmet Tokat'ın eşi Zeynep Tokat’ı çileden çıkartmış, kendisi oturduğu yerden ayağa kalkıp, "Neyle gurur duyuyorsunuz? Bizim acımız var. Canlarımız gitti. Bizim çektiğimiz asıyı biliyor musunuz? Ne demek gurur duyuyorsunuz" diye bağırmıştı.

İşte, tokat gibi müdahale budur…

Zeynep Tokat, salonun dışında bekleyenler için "Sizin yüzünüzden bunlar başımıza geldi. Bir Soma yasası çıkardınız başımıza. Neyin gururunu duyuyorsunuz. Bize Cumhurbaşkanı, Başbakan ne yaptı? Gelip başsağlığında bile bulunmadılar" derken, aslında yaşadığı süreci özetliyordu.

Bu tokat, aslında sadece o densiz AKP’lilere değil, iş cinayetlerinde artık daha fazla insan ölmesin diye önlem alması gerektiği halde sessizliğini koruyan, sermayeye kol kanat geren, suçluları koruyan herkese ve bu tür düzenlemelerin gerçek sahiplerinedir.

Ama, tokattan nasibini alan, yine AKP’nin peşine takılmış olan, cahilce siyasetçisine şirin görünmeye çalışan, belki de en yoksul yurttaşların yüzünde patlıyordu.

Çünkü, aslında o takadın iz bırakması gereken yüzler, artık nasırlaşmıştı. Olan, yine ‘’bir umut’’ diyerek AKP’nin peşine takılmış belki de en yoksul kimliklere oluyordu.

Eeeee, bir toplum göre göre celladına aşık olursa, sonuçta bu tür olaylarla karşılaşmak da kaçınılmaz hale gelir.

Ermenek’teki facia sonrası bir annenin "Benim oğlum yüzme bilmez" demesi hafızalarımıza kazınmıştı. Çünkü, oğlu Tezcan Gökçe, orada yaşamını yitirmişti. Annesinin o sözleri, aslında en şiddetli tokatlardan biriydi. Bir başka tokadı da, aynı törende, ölen o madencinin eşi Ayşe Gökçe atıyordu. "Ne verdiniz de gurur duyuyorsunuz siz? Bize bir şey verdiğiniz yok. Biz bir şey istemiyoruz" sözleri, izi kolay kolay silinmeyecek bir tokada dönüşmüştü.

Ölen madencilerden bir başkasının eşinin 7.5 aylık bebeğini gösterip, yetim kaldığını belirtip, "Bu çocuk babasız kaldı. Dünyayı verseniz hiçbir şey olmaz" demesi, havayı daha da soğutmuş, tokadın acısını daha artırmıştı aslında.

 

Anlayana…

Bu yazı toplam 75 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi