Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yirminci yüzyılın başlarında sadece bir milletin değil, bir coğrafyanın ve hatta dünyanın kaderini derinden etkilemiş müstesna bir liderdir. Onun askeri ve siyasi dehası, bir imparatorluğun enkazı üzerinden yükselen modern Türkiye Cumhuriyeti'nin inşasında hayati bir rol oynamıştır.

Atatürk'ün askeri yönü, henüz genç bir subayken Trablusgarp ve Balkan Savaşları'nda kendini göstermiş olsa da, asıl parıltısını Çanakkale Cephesi'nde kazanmıştır. İtilaf Devletleri'nin en güçlü donanmalarına karşı verdiği stratejik ve taktiksel mücadele, sadece savaşın seyrini değiştirmekle kalmamış, aynı zamanda dünya kamuoyunda da büyük yankı uyandırmıştır. Onun "Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum!" sözü, askeri tarihe altın harflerle yazılmış bir kahramanlık ve liderlik örneği olarak geçmiştir. Kurtuluş Savaşı'nda ise, düşman işgali altındaki Anadolu'yu birleştirerek, yokluklar içinde eşsiz bir mücadele vermiş ve askeri dehasını siyasi vizyonuyla harmanlayarak zaferle sonuçlandırmıştır.

Atatürk'ün siyasi dehası, askeri başarılarının gölgesinde kalmamış, aksine onun vizyoner liderliği sayesinde Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş bir kimliğe bürünmüştür. Saltanatın kaldırılması, halifeliğin ilgası, laik eğitimin tesisi, hukuk sisteminin modernleştirilmesi, kadınlara eşit hakların tanınması gibi devrim niteliğindeki adımlar, onun ileri görüşlülüğünün ve cesaretinin somut kanıtlarıdır.

O, sadece günü kurtaran bir lider değil, geleceği inşa eden bir devlet adamıydı. Milletini çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarma hedefiyle gerçekleştirdiği köklü reformlar, Türkiye'nin modernleşme yolculuğunda dönüm noktaları olmuştur.

Yabancı devlet adamları da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bu çok yönlü liderliğine ve vizyonuna derin bir hayranlık duymuşlardır.

İngiliz siyasetçi Lord Kinross, onu "yirminci yüzyılın en büyük devlet adamlarından biri" olarak nitelendirirken, Fransız yazar Claude Farrère, "Büyük bir millet yaratan adam" ifadesiyle onun tarihi rolünü vurgulamıştır. Sovyetler Birliği Dışişleri Komiseri Çiçerin ise Atatürk'ün anti-emperyalist duruşunu takdirle karşılamıştır.

Bu ifadeler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sadece Türkiye'de değil, uluslararası alanda da ne kadar büyük bir saygı ve hayranlık uyandırdığını açıkça göstermektedir.

Ne yazık ki bugün Atatürk kendi ülkesinde bir takım meczup ve karanlık kişi ve yapıların hedefi olmakta.

Laik, demokratik Cumhuriyet gemisini azıya almak isteyenlerde bunlara bir şeklide yol veriyor.

Neyse ki Mustafa Kemal’in vatansever, devrimci ruhu Cumhuriyet devrimine, demokrasiye sımsıkı bağlı gençlerde yaşamaya devam ediyor!