İnsan ilişkileri, güven ve samimiyetin üzerine inşa edilen hassas bir ekosistemdir. Ancak günümüzde bu ekosistemi tehdit eden en sinsi unsurlardan biri, küçük hesaplar ve bu hesapların beslediği çıkarcılık anlayışıdır. Bir fincan kahvenin hesabından, kariyer basamaklarını tırmanırken atılan çelmelere kadar uzanan bu durum, toplumsal dokumuzu içten içe kemiriyor.

Küçük hesapların doğası, temelde bir alışveriş mantığına dayanır. Çıkarcı bir zihniyet için her ilişki bir ticari işlem, her jest ise bir yatırımdır. Bu bakış açısına sahip bireyler, bir adım atmadan önce bu işten benim kârım ne sorusunu sorarlar. Samimiyetin yerini strateji, dürüstlüğün yerini ise durumu idare etme becerisi alır. Bu süreçte duygusal manipülasyon baş gösterir; verilen desteğin veya gösterilen ilginin bir borç gibi sürekli hatırlatılması, kişiyi minnet altında bırakma çabası baskın hale gelir. Sadece güçlü ya da fayda sağlayabileceği kişilere karşı nazik olma eğilimi, yani seçici iyilik, bu karakter yapısının en belirgin göstergesidir.

Çıkarcılığın ilişkiler üzerindeki tahribatı ise geri dönülmesi zor yaralar açar. Küçük hesaplar üzerine kurulan hiçbir bağ, fırtınalı havalara dayanamaz. Çıkarcılık, bir ilişkinin can damarı olan güveni kurutur. Güvenin bittiği yerde ise sadece mekanik bir birliktelik kalır. Bu durumun en somut sonuçlarından biri yalnızlaşmadır. Kişi çevresinde kalabalık görünebilir ama gerçek dostluklardan mahrum kalır. Üstelik çıkarcı kişi, herkesin kendisi gibi hesapçı olduğunu düşündüğü için asla huzur bulamaz ve sürekli tetikte yaşar. Toplumsal düzlemde ise küçük hesapların adamı etiketi bir kez yapıştığında, uzun vadeli kapılar o kişi için birer birer kapanır.

İlişkilerde denge aramak doğaldır; ancak bu denge, bir terazi hassasiyetiyle her an tartılıyorsa, orada sevgiden değil, sadece bir protokolden söz edilebilir. Küçük hesapların en trajik sonucu, insanın büyük resmi kaçırmasıdır. Anlık bir maddi kazanç veya kısa süreli bir mevki uğruna feda edilen dürüstlük, kişinin karakterinde kalıcı bir yara açar. İnsan ilişkileri matematiksel bir denklem değildir. Bazen birine karşılıksız verdiğiniz destek, size yıllar sonra paha biçilemez bir manevi huzur ve sarsılmaz bir sadakat olarak döner.

Sonuç olarak, küçük hesapların insanı getireceği yer, dar bir çıkar çemberidir. Oysa hayat, bu dar çemberden çok daha geniş ve paylaşmaya değerdir. Gerçek zenginlik, cebimizdeki değil, güven duyduğumuz insanların gönlündeki yerimizdir. Samimiyetin yerini stratejiye bıraktığı bir dünyada, hesapsızca davranabilmek en büyük erdemdir.