Hayat suyla başladı…

Hayat suyla başladı…

 

Farkında mısınız bilemiyorum. Ama, Türkiye Erozyonla Mücadele Vakfı (TEMA) sürekli uyarılar yapıyor. Ve her yıl düzenlediği Erozyonla Mücadele Haftası etkinlikleri dolayısıyla erozyonla mücadelenin, ağaçlandırmanın ve doğal varlıkları korumanın öneminin altını çiziyor.

TEMA’nın bu yılki etkinliklerinin ana teması, ‘’su ve kuraklık’’ olarak belirlenmiş. Bence, gündeme birebir eşleşen bir başlık da olmuş. Çünkü, dünyamız ciddi kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya. Eldeki veriler, kuraklığın, 4 milyar hektardan fazla alan ve 110 ülkede yaşayan 1.4 milyar insanın hayatını tehdit ettiğini gösteriyor.

TEMA Vakfı, bu tehlikeye işaret edebilmek, daha fazla sayıda insanın duyargalarını açabilmek için tüm ülkede temsilci ve gönüllü sorumlularının katılımıyla hafta boyunca Toprağa Saygı Yürüyüşleri yapıp, kamuoyunun dikkatini bu konuya çekmeyi hedefliyor.

TEMA, su varlıklarının korunması, kuraklık ve erozyonla mücadele edilmesinin devlet politikalarında mutlaka yer alması gerektiğini vurguluyor. Hafta kapsamında, bugün Sapanca Gölü'nü ziyaret edecek olan TEMA Vakfı temsilcileri, incelemeler yapacak. Göl ve çevresinde bulunan toprakları erozyon, su ve kuraklık çerçevesinde inceleyerek değerlendirmelerde bulunacak.

Çünkü, sürdürülebilir bir yaşam için su varlıklarının gözetilmesi gerekiyor. Erozyon ve kuraklıkla mücadele edilmesi çok önemli. TEMA yetkilileri de, yıllardır bu mücadelenin önemini anlatma gayreti içinde.

Hayat su ile başladı demiştik, evet su ile de bitecek.

Çünkü, susuz bir yaşam olası değil. Bu yüzden de, su kaynaklarının iyi korunması gerekiyor. Gittikçe kuruyan ve ana damarları kesilmiş hale getirilen su kaynakları ve rezervleri yüzünden, yaşamımız gittikçe güçleşiyor.

Bu duruma bilim insanları da her fırsatta dikkat çekiyor. Ziraat ve sulama mühendisi Prof. Dr. Sabri Şener, ülkemizin su zengini olmadığını, nüfus artışı sonucu, "2030 yılına kadar su kaynaklarının tamamını kullanmasının beklendiğini" söylüyor.

Yani, bir 15 yılımız var.

Ya sonra ?

Sonrası için tek yol, tasarruf…

Su kaynakları bakımından çok zengin olmayan Türkiye’de de suyun bütün sektörlerde tasarruflu kullanımını özendirici yeni tedbirler alınmalı, mevcut desteklere devam edilmelidir.
Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının her ne şekilde olursa olsun kirletilmesinin önlenmesi sağlanmalıdır. Su kaynaklarını kirlenmesini önleyici tedbirler ödün vermeden uygulanmalıdır.
Tarım sektörü, belediyeler ve sanayi sektörü suyu en etkin ve sürdürülebilir bir şekilde kullanmayı değişmeyen bir kural olarak benimsemelidir. TBMM bu konuda düzenleyici kuralları ve kurumları -diğer ülkelerde olduğu gibi- bir an önce yasalaştırmalıdır.
Özcesi, bir karar vermek zorundayız…
Sınırsız tüketim hırsı ile gezegenimizi yaşanamaz bir yer haline getirip insan soyu ve yaşamıyla ilişkili olan diğer canlıları ortadan kaldıracak mıyız, yoksa daha az tüketip, daha sürdürülebilir bir hayat yaşayıp doğal kaynakları koruyarak, gelecek nesillere iyi örnek olabilecek miyiz?

 

Ne dersiniz ?

Bu yazı toplam 115 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi