Önceki gün koalisyon konusunda hükümet kanadını temsilen açıklamalar üst üstte geldi.

CHP ile üç konuda anlaşmazlık olduğu yönünde kulis bilgileri ortalığa döküldü.

Neymiş bu üç önemli konu;

Birincisi, Suriye

İkincisi, Başkanlık sistemi

Üçüncüsü ise 17-25 Aralık yolsuzluk muhabbeti.

Bugüne kadar yapılan tüm kamuoyu araştırmaları şunu gösteriyor.

Türk halkının büyük bir ekseriyeti Suriye Savaş politikasına karşı.

Neymiş Suriye politikası.

Her gün sokaklarımızda yüz yüze geldiğimiz binlerce masum insan gözlerimizin içine bakıyor.

Bu politika ülkemiz ve bölge için yaratmış olduğu hasar sosyal ve ekonomik enkaz malumunuz ortada duruyor.

Şimdi sormazlar mı iktidar sözcülerine;

Arkadaş sen CHP ile değil sen Türk halkıyla anlaşma sağla.

Kamu oyu araştırmaları, %70 civarında hükümetin Suriye politikasını tasvip etmiyor.

Gelelim Başkanlık sistemine;

Daha iki ay önce yapılan genel seçimlerde halk başkanlık sistemine “hayır” dedi.

Buna rağmen başkanlık sistemini tekrar yeniden ısıtıp vatandaşın önüne getirmenin kimseye yararı olmaz.

Üstelik yapılan anketler gösteriyor ki, mevcut siyasi parti liderleri değişmediği sürece dört siyasi parti parlementodaki yerlerini koruyacak.

Öyle ise bu konu da anlaşmazlık sadece CHP ile yaşanmıyor Türk halkı tek başına hiç bir partiye iktidarı vermiyor.

En can alıcı konu ise 17-25 Aralık meselesi...

Yanlış anlaşılmasın mesele dedik diye yapılan yolsuzluğu hafife aldım anlamına gelmesin.

Türk halkının önemli ekseriyeti muhafazakarlaştırıldı.

Bu yüzden 17-25 Aralık da bir şekilde muhafaza edilmiş gözüküyor.

Hiç hafızalardan çıkmayan önemli konular var.

Sokaktaki vatandaşa gazeteci soruyor, “bu yolsuzluk” tartışmalarına ne diyorsunuz?

Vatandaşın vermiş olduğu yanıt hiç şaşırtıcı bulunmuyor.

“Çalıyorsa benim param çalınıyor sana”ne!

Şimdi o günlerden bu günlere gelindi.

Eğer bu üç yakıcı konu üzerinde mutabık kalınırsa koalisyon tamam gibi.

Yeni haftaya altın topu gibi bir hükümet kurulma ihtimali yüksek.

Vatandaşın sıkıntıları ülkenin sorunları yanında sessizliğini koruyor.

Her gün gelen şehit cenazeleri toplumun kanayan yarası oldu.

90’lı yıllara geri mi döndük sorusuna gelince galiba 90’lı yıllarda bu yaşananların hiç biri olmamıştı.