Ayrılıkların zamanı gelince yalnızlık ve acı,baharda azıya gelmez kısrak gibi kapında kişnemeye başlar...Elin varmaz ,direncin yetmez yaşamaya...

İnsanın çektiği acılar taşa değse,taş taşlığından utanmadan dağılır ,toza vurur kendini...

Gece uyuklamaya başladı bile...Gündüzünden utanmasa çoktan ölüm neşesinde acıklı türküler söyleyerek şizofrenik sonları hazırlardı ya...Korkmasaydı kendi karanlığında büyüttüğü yalnızlığından...

Gecenin yalnızlığı gündüz,gündüzün yalnızlığı gece...Benim yalnızlığım erik ağaçlarının kanaması...

Yazının başlığını görünce yazıyı okumak istemediniz değil mi? Ben de aynısını yapardım...Hatta böyle yazı yazanlara,bu yazıları gazetelerinde yayınlayan gazete patronlarına kızardım...Kağıda,mürekkebe yazık...Bu yazılar gazetenin satışını artırmaz ki;hatta bu yazı yayınlanmasa da olur..Bu yazının yerine biraz bacak,biraz göğüs resmi koysak hiç de kötü olmaz...Altına da şunları yazın gitsin.

>Aşkın hamile...

>Hülya aşık olmuş...

>Nez'in kalçaları sigortalanmış...

>Banu sevgilisiyle barışmış...

>Ebru boşanıyor...

Filan falan filan da falan...

Bu gazete patronları beni dinlemiyor..Televole yap kardeşim...

Edebim el vermez 

Edepsizlik edene...

Susmak en güzel cevap, 

Edebi elden gidene.

( Yunus EMRE)

1200'lü yıllardan 2015 yıllara uzanan yıllarda değişen bir şeyler olmamış gibi geliyor bana...

2015'te öfkeliydik.Aklımızı kullanamadık...

2015'te aç gözlüydük. Arsız olduk...

2015'te bilimden uzaklaştık. Cahil olduk...

2016'da bunların olmamasını istiyorum...

Şizofren bir şair bu kentin sokaklarında dolaşıyor olacak böyle giderse ...Haberiniz olsun...