Mısır’da yaşanan insan hakları ihlallerine hangi gerekçelerle olursa olsun sessiz kalınamaz, görmezden gelinemez.

Hiçbir inanç grubu bir diğerine karşı farklı düşünüyor diye suçlu gösterilmesine seyirci kalınamaz.

Mısır ve Kuzey Kore’de alınan toplu idam kararlarının incelenmesi için dünyanın dört bir yanından tepkiler yağıyor.

Bizim ülkemizde de çok sayıda hukukçu, sivil toplum örgütü, siyasi partiler toplu idam kararına karşı tepkilerini sürdürüyor.

Yaşadığımız coğrafyada insan hakları ihlalleri öyle bir noktaya geldi ki, düşünmek potansiyel suçlar arasına girdi.

İnsan olmak için ille de çoğunluk gibi düşünmek gerekmez.

Dünyanın her yerinde haksızlık ve hukuksuzluk yaşanıyor.

İslam coğrafyasında oluk oluk kan akıyor.

Hem de din adına…

Mısır’da yaşananlar tam bir vahşet.

15 – 16 yaşlarındaki çocuklar güvenlik güçlerine karşı direndikleri için idamla cezalandırılmak isteniyor.

İnsanlık bir konuda anlaşmak zorunda…

İdam, ortaçağdan kalma, vahşi ve insanlık dışı bir öç alma biçimidir.

Bugün bir taraf öç alır, yarın iktidar diğer tarafın eline geçer, onlar da geçmişin intikamını alır.

Bu yüzden intikam almanın sonu gelmez.

Hukuk devletini evrensel kurallar içerisine taşıyamazsak, adalet ve hukuk yoluyla intikam alma devri başlar.

Kendi ülkemizde bile hukuk kuralları ve tanımlamaları her on yılda bir değişir hale geldi.

Güçlülerin hukuku temel hak ve özgürlükleri tehdit eder hale geldi.

Biz küçükken yollar bozuktu, musluklar bozuktu, kara lastik giyerdik, para bozuktu, ziller bozuktu ama insanlar sağlamdı.

Geldiğimiz duruma bakıyorum,  yaşanan acılardan mutlu olan çok sayıda insan türedi.

Herkes kendi doğrusunu savunuyor.

Bir başkasının gerçeğine  saygı göstermiyor.

Acılar üzerinden inşa edilen hiçbir iktidar uzun ömürlü olmaz.

Olsa bile sıkıntılar bitmez!..