Memleketimden eğitim manzaraları

Memleketimden eğitim manzaraları

 

Eğitimdeki gericileştirme politikalarına tam gaz devam eden AKP’nin karnesi kırıklarla dolu! Binlerce öğrenci karne alamadı, birçok yerde karneyle birlikte Kuran verildi. Rektörler öğrencileri ihbar ederken, akademisyenler kovuldu.
Milyonlarca öğrenci dün karne alırken, eğitimdeki gericileştirme hamleleri hız kesmeden sürüyor. İstanbul Kağıthane’de öğrencilere karne yanında Kuran dağıtıldı. Beylikdüzü Büyükşehir Ortaokulu’nun Okulun Müdürü Yücel Akkaş ise, yarıyıl için hazırladığı 15 maddelik öneride öğrencilerden Cuma namazına gitmelerini istedi. 2015-2016 ilk yarıyılı dün sona erdi. Milyonlarca öğrenci karneleri aldı ve ardından tatile çıktı. Öğrencilere  müdür tarafından A4 kağıda basılı 15 maddelik öneriler dizisi dağıtıldı. Bunlar içinde en dikkat çeken öneri, ‘’büyüklerin deneyimlerinden faydalanın ve büyüklerle birlikte Cuma namazına gidin’’ biçimindeki öneridir.
‘Sevgili öğrencim değerli velim’ başlığıyla verilen önerilerin 11. maddesindeki ifade şöyle: ‘’Büyükanne, büyükbaba ve akraba ziyaretleri yapın, onların yaşam ve dini tecrübelerinden faydalanmalarını sağlayın. hatta Cuma günü onlar ile Cuma namazına gidin.’’

Bu yaklaşım, okul idaresinin, okuldaki bütün öğrencileri ve ailelerini tek tipleştirmek ve tek inanca sığdırmak istemesinin somut göstergesidir.

Böylesi bir yaklaşım anlaşılır ve kabul edilebilir değildir…

Ya, üniversite düzeyindeki eğitim kurumunun ihbarcılığına ne demeli ?
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü, öğrencilerinden Ekin Can Alıcı’nın Facebook hesabını takip edip suç duyurusunda bulundu. Dilekçede düşürülen Rus uçağıyla ilgili eleştiri ve Alıcı’nın 2 Mart 1990 tarihli bir gazete kupürüyle birlikte yaptığı paylaşım da suç duyurusunda kullanıldı.

Haziran Hareketi ve Yıldız Savunması üyesi Ekin Can Alıcı’nın facebook hesabını sürekli takip ettiği anlaşılan rektörlük, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ilettiği dilekçesinde öğrencisinin ‘tehdit’, ‘suç işlemeye tahrik’, ‘eğitim-öğretim hakkının engellenmesi’ ve ‘toplantı gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet’ suçlarını işlediği ileri sürüp, kamu davası açılmasını talep ediyor.

Rektörlük, “Anlaşıldığı kadarıyla çıkan bazı haberler nedeniyle üniversitemiz rektörünü rehin almakla tehdit etmektedir’’ iddiasını dile getirip suçladığı Alıcı için, dış politikaya yönelik “IŞİD yerine YPG’yi vurduk kesmedi doğrudan Rusları vuruyoruz. Kim aldı lan bu ülkücüleri orduya sürekli yanlış hedefleri vuruyorlar” biçimindeki eleştirel ifadelerini de suç unsuru olarak göstermeye çalışıyor.

İşte, bu da üniversitelerimizi teslim ettiğimiz zihniyet, yani memleketimden eğitim manzaraları meselesinin üst düzeyde tipik bir örneği…

Son olarak, akademisyenler inisiyatifince yayımlanan ‘’bu suça ortak olmayacağız’’ başlıklı barış bildirisinde imzası bulunan bir akademisyenin başına gelenler, memleketimden eğitim manzaraları kapsamında da olsa pes dedirten cinsten.

Başkent Üniversitesi Rektörlüğü, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Şebnem Oğuz’u görevden uzaklaştırdı. Oğuz’un ihtiyati tedbir olarak görevine son verildiği açıklandı.

‘Yuh yani’ demekten başka bir şey geçmedi aklımdan.

Bir bilim insanının barış talebiyle ‘’suça ortak olmayacağım’’ açıklaması suç sayılıyor ve yargı kararları bile beklenmeden idare eliyle infazına gidiliyor.

Ülkemde, hukuk, sermayenin fahişesi bile olamamış durumda. Çünkü, yok hükmünde.

 

Bu manzara içinde eğitimden başarı beklemek, ancak gericiliği zımmen de olsa içselleştirmiş, kabul etmiş olmayı gerektirir.

Bu yazı toplam 97 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi