Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıklamalarında ve kendi iç yazışmalarında en çok kullanılan sözcüklerden biri “Soruşturacağız” sözcüğüdür. Milli Eğitim Bakanlığı camiasında ve kamuoyunda bu sözcük iki türlü algılanır. Birincisi; olayların üstünü kapatmak, olayları zamana yaymak, beraberinde kamuoyu nezdinde itibar kazanmak için bakanlık yetkilileri “soruşturacağız” sözcüğü üzerinden hamleler yaparlar. İkincisi ise bütün Türkiye kamuoyu ve Milli Eğitim camiası bilir ki soruşturacağız sözcüğü; tehdit ve korkutma için kullanılır. Bütün Milli Eğitim camiasına seslenerek bize biat etmeyen, dediğimizi yapmayan, ses çıkaran, eleştiren, fikir beyan eden herkesi soruştururuz haa! Bu ikinci tür soruşturma halinde atış serbesttir. Her tür malzeme kullanılır. Talim Terbiye Kurulu, Ders Araç Gereçleri Müdürlüğü, Personel Genel pardon İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü -bizim gibiler hala bu piyasacı esnek işlere alışamadık. Kamu kafalı geride kalmış insanlarız ne yazık ki!- her türlü destekleriyle araştırmalarıyla vb. bir anda paralelci de olabilirsiniz, bölücü de, yamuk ta, döneme ve şartlara göre değişir. Milli Eğitim Bakanlığı işte. Olabilir. Her zaman her an her şey soruşturulabilir. Şüphecilik iyi bir şeydir. Soru sormak ta. Parçaları birleştirmekte. İşte böyle bir gelen ihbar sonucu bakanlık araştırma yapmış ve sahte diploma ile öğretmen olanları saptamış. Yetmiş bir tanesinin işine son verildiğini ve savcılığa bildirildiğini bizzat bakanımız Nabi AVCI kendisi açıkladı.

   Milli Eğitim Bakanlığı talimatıyla 1998 yılından bu yana ataması yapılan 650 bin öğretmenin atamayla birlikte esas diploma, geçici mezuniyet belgesi, tezsiz yüksek lisans diploması, pedagojik formasyonları soruşturuluyor. Bütün Milli Eğitim Bakanlığı ve çalışanları seferber olup kendi durumlarını ispatlayacak şekilde okul müdürleri üstünden çalışma yapmak zorunda kalıyorlar. Bakan Nabi AVCI şubat ataması öncesi ataması yapılacak adaylara bu tür örgütlü olabilecek işlere yeltenmeyin mesajını da veriyor. Her türlü yapıyla mücadele halindeyiz, diyor. Fakat hatırlayalım şöyle, TEOG Sınavı sonrasında yanlış olduğu düşünülen sorular yargıya taşınır, bakanlık “Durumu soruşturacağını” söyler; ders kitapları ihaleleri bakanlık “Soruşturulacağını” açıklar; Fatih Projesi ve ihalesi bakanlık “Soruşturulacağını” açıklar; KPSS soruları sınavı sonuçları yargıya taşınmalar bakanlık “Soruşturacağını” açıklar; yönetici atamalarındaki usulsüzlük bakanlık “Duymadım, görmedim, bilmiyorum” der; Halkın yani bizim paralarımızı özel okul patronlarına aktarır, itiraz ederiz, “Süreç normaldir” onlara göre; Çocuk gelinlerin sayısı artıyor “Soruşturacağız, bakacağız”; Liseye devam eden kız çocukların oranında gerileme var “Soruşturacağız, bakacağız”.

    Öğretmenler parasız, demokratik, laik eğitim için eylem yapmış,” Soruşturacağız, yasaların dışına kimse çıkamaz, hadlerini bildiririz”; Öğretmenler nöbet ve kılık kıyafet eylemi mi yapmış? “Hemen ilçe milli eğitim müdürlükleri toplantı yapsın, Okulun durumuna göre soruşturma açın, hatta tek tek odanıza çağırın velilere ve etrafa, bu öğretmenler terörist deyin”. Atış serbest. Yeter ki böyle bir demokratik mücadeleyi kırın. Ama iş olağanlaşınca yandaş sendika üstünden bu duruma sahip çıkın. Hep aynı numaralar. Hep aynı şarkı. Aktörler ve dönemler farklı. Hepimiz bir bakalım elimizde ne var. Sıfıra sıfır elde var sıfır. Bu durumu çözmek için Amerika’nın iki numarası, Derin Amerika olarak bilinen Joe BİDEN’i mi çağıralım? Herkesle görüşüyor. Belki Milli Eğitim Bakanıyla da görüşür. Belki der ki “Artık stratejimiz değişti, müfredatı değiştirin” olabilir mi? Valla olabilir. Biz artık çok alıştık. Sürekli yumruk yemek insanı sersem mi ediyor acaba? Yoksa uyanık mı kılıyor? Ayakta olduğumuza göre, direndiğimize göre Joe BİDEN’lerden medet ummayacağımıza göre önümüzde Hasan Ali YÜCEL’ler, İsmail Hakkı TONGUÇ’lar, Fakir BAYKURT’lar, Harun KARADENİZ’ler ve benim Köy Enstitülü öğretmenim Hüseyin TAŞ’lar olduğu müddetçe istediği kadar soruştursunlar. Emperyalizme karşı tam bağımsız Türkiye, özlemimiz ve mücadelemiz devam edecek.