"Solculara kime oy vereceğini reçete ile sunmaya gerek yok"

"Solculara kime oy vereceğini reçete ile sunmaya gerek yok"

ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş, seçimleri değerlendirdi

YAŞAR AYDIN - [email protected]
@yasaraydinnn

Türkiye bir kez daha kritik bir seçime hazırlanıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylar netleşirken, seçim ittifakları da şekillendi. Partiler en güçlü adayları ile seçimlere girerken sosyalistler bir kez daha seçim yarışında yok. Süreci BirGün’e değerlendiren ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi Alper Taş seçim süreci boyunca her şeye rağmen sosyalistlerin aktif rol alabileceği görüşünde. Taş, “AKP-MHP bloğunda kurtulmak isteyen milyonlarla duygu bağı kuramayan bir solculuk anlayışı olamaz” diyerek pozisyonlarını ifade ederken, bugüne gelene kadar yaşananları, seçim sürecini ve sonrasını dair partisinin görüşlerini ifade etti.
> İsterseniz bu konuda çabalarınızı biraz daha açalım? Nasıl bir trafik işlettiniz?
Mart ayında gerçekleştirdiğimiz Parti Kongremizde de ifade ettiğimiz, ama çok daha öncesinden Ocak ayından itibaren Birleşik Haziran Hareketi ile birlikte sol-sosyalist kesimler ve bireylerle 2019’a giderken birleşik bir mücadele sürecini nasıl geliştireceğimiz üzerine bir çalışma başlattık. Bunun için 20’ye yakın sosyalist yapıyla görüşmeler gerçekleştirdik. Bu görüşmelerin ardından da ortak bir zeminin oluşturma imkanlarını tartışmak üzere, bu doğrultuda tartışmaya dahil olmak isteyenlerle bir masa etrafında bir araya geldik. Bu çalışmalarımızda, seçimlere giden süreçte OHAL ve seçimlere yönelik hile girişimleri karşısında birleşik bir mücadele ile sandıkta da ortak bir Cumhur Başkanı adaylığını, 100 bin imza toplayarak çıkarmayı temel aldık. Baskın seçim kararı öncesinde yaptığımız bu görüşmeleri, seçim kararı sonrasında da devam ettirmeye çalıştık. Ancak, sonuçta görüşme yaptığımız çevrelerde bunun karşılığını göremedik. Birileri HDP’nin ne yapacağına birileri CHP’nin ne yapacağına bakmayı tercih etti. Kimi çevreler boykot eğilimine kimileri geçersiz oya yöneldi. Birlikte aday çıkarma önerisinde bulunduğumuz kimileri de bizi Gül’ün adaylığını servis eden Platformlara davet etti.

Öte yandan geçersiz oy taktiğine ortaya çıktı. Ortak bir ruh geliştirme imkanımız olmadı. Buna rağmen 100 bin imza toplayarak sürece girme kararı aldık. Ancak YSK’nın süreyi bütünüyle daraltması bu konudaki irademizi de zayıflattı. Ancak her şeye rağmen şimdiden bakınca bu konuda bir irade geliştirmemiz gerektiğini söyleyebiliriz her şeye rağmen. Şimdiye geriye dönüp bakınca tüm bunlara rağmen yine de aday çıkarmamız gerekiyormuş diyoruz elbette. Ancak, belki bundan daha önemlisi solun içinde bulunduğu bu durumun kendisidir. Bütün bunlara rağmen bugün de bu koşullarda yapılabilecekler olduğunu biliyoruz ve bunları aynı anlayışla Gezi’den HAYIR’a uzanan mücadele dinamiklerinin birleşik mücadelesini geliştirmeye, bu gücü alternatif siyasi ve toplumsal bir kuvvet haline getirmeye yönelik çabalarımızı devam ettirmeye çalışacağız. Kuşkusuz en başta da savunduğumuz üzere herkesin güçlü adayları var ve bu olumlu. Ancak sosyalistlerin bir adayının olmaması önemli bir eksik ve bizim için bir özeleştiri konusudur.

> Şu anda sosyalistlerin bir adayı yok. Nasıl bir çalışma yürütmeyi hedefliyorsunuz?
Adaysız olmamız kuşkusuz 24 Haziran seçimlerine seyirci kalacağımız anlamına gelmez. İlişkilerimizin ve gücümüzün olduğu her yerde seçimlere aktif bir biçimde dahil olacağız. Bizim açımızdan esas olan AKP-MHP bloğunun yenilmesidir, siyasal İslamcı rejimin yenilmesidir. Milyonların bu yöndeki hareketiyle birlikte olacağız, bu mücadelenin parçası olacağız. HAYIR’ın çoğulcu dalgasının parçası olarak, kendi içeriğimizle AKP-MHP bloğunun yenilmesi mücadelesini güçlendireceğiz. Halkımıza, oy ver çağrısı yapağız. Tek adam rejimine HAYIR demeye davet edeceğiz. Egemenliklerine sahip çıkma çağrısı yapacağız, sandıklara sahip çıkma çalışmalarını gerçekleştireceğiz. Bütün Türkiye’de HAYIR’ı bir kez daha dalga dalga büyüteceğiz. Seçimin ikinci tura kalacağına inanıyoruz. Taktik olarak ikinci turda Erdoğan’ın karşısında demokrat bir adayın çıkmasını önemsiyoruz aynı zamanda baraj nedeniyle AKP’nin haksız bir vekil çıkarmaması, insanların iradesinin çalınmaması açısından HDP’nin barajı geçmesi de önemlidir. Biz bir adayı ya da Partiyi işaret etmeden, ‘şuna oy ver’ demeden HAYIR çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

> 16 Nisan’ın ikinci raundu Oy talebi olmayacaksa çalışmanız hangi temeller üzerinde şekillenecek?
Dikkat edin 24 Haziran seçimleri bir şekilde 16 Nisan referandumunun devamı olarak şekilleniyor. Biz de çalışmamızın odağına esas olarak 16 Nisan referandumunun Hayır’ını koyacağız. Kimse kimsenin rakibi olmayacak, kimse kimsenin ayağına çelme takmayacak. Herkes birbiriyle dayanışma ilişkisini geliştirsin, AKP-MHP bloğunun yenilmesine odaklansın. Böyle bir çalışmanın başarılı olacağına inanıyoruz.

> Seçim sonucuna dair bir tahmininiz var mı?

Çatı aday baştan yenilgiydi. Bundan dönülmüş olması önemli. Bu çoğulculukla öncelikle Cumhur başkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağını düşünüyoruz. Muhalefet cephesindeki dört aday da dayandığı toplumsal kesimler içerisinde büyük bir coşku ile karşıladı. Bu mutlaka seçim çalışmalarına yansıyacaktır. Aynı şekilde parlamento seçimlerinde de AKP-MHP bloklu çoğunluğunu kaybedebilir. Seçimin ikinci tura kalması sandığa hareketi daha da arttıracaktır. İnsanların öfkesinin sandığa doğru aktığını görüyoruz. Yenilme ihtimalinin ikinci turla birlikte ortaya çıkması çok daha güçlü bir dalgayı tetikleyecektir. Ama şunu söylememiz gerekiyor ki AKP ya da Erdoğan gittiğinde Türkiye’de devrim olmayacak. Ama ülke istikrarsızlık ve huzursuzluk kaynakların en önemlisinden kurtulmuş olacak. Bu da az bir şey değil. Gitseler de gitmeseler de bizim yapacağımız şey bellidir. Yapacağımız şey alkın öz örgütlenmelerini geliştirmektir. Buraları ne kadar geliştirirsek politik olarak geleceğimiz o kadar güçlü olur.

> Yaklaşık 45 günlük seçim sürecinde neleri öne çıkaracaksınız?
Bir yıl önce yapılan referandumdan bu yana tartışma parlamenter sistem ya da başkanlık sistemi olarak gidiyor. Biz kuşkusuz en genel anlamda bu tartışmada parlamenter sisteminin yanına yer alıyoruz. Ama burada sosyalistler olarak eski mevcut parlamenter sistemi savunur durma düşmemeye dikkat etmeliyiz. Biz demokratikleştirilmiş bir parlamenter sistemi önerirken bununla yetinmeyip topluma eskinin ötesine geçen bir yeni bir toplumsal düzen ufkunu, seçeneğini işaret ederek mücadele etmeliyiz. Biz, seçim döneminde bir yandan aslında temsil edilmeyen değerlerin, emeğe, laikliğe, anti-emperyalizme, kamuculuğa, birlikte yaşama dayanan bir programı savunacağız. Aynı zamanda Başkanlık sisteminden çıkışın yol haritasını da ortaya koyacağız. Esas olan Başkanlık sistemi ile birlikte 16 yılda eğitimden sağlığa ve toplumsal hayatın her alanına yayılan tahribatı ortadan kaldıracak bir devrimci dönüşüm mücadelesi ve programını ortaya koyacağız.

> Bu arada sizin isminiz üzerinden vekillik tartışması yapılıyor. Bu konuda tutumunuz nedir?
Evet böyle söylentiler var ama Partimize, bize CHP’den şu ana kadar bize resmi olarak bir teklif gelmiş değil. Böyle bir teklif gelir mi bilmiyorum. Gelirse bunu değerlendirecek olan kurullarımızdır. Biz asla Parlamentoyu küçüksemedik ama Parlamentoya kapak atmak gibi hesaplar içinde de olmadık. Bizim için siyaseten oluşturduğumuz değerlerin geliştirilmesi, güçlendirilmesi esastır. Tabi eğer ‘sıfır baraj’ ekseni oluşabilseydi, HDP ve aynı zamanda 12 Eylül’den bu yana esas olarak barajın muhatabı olan tüm sol-sosyalist güçlerin de bu sorunu aşacak şekilde gündeme gelebilseydi elbette bu konu daha farklı ele alınabilirdi. Bugün bizim için asıl olan devrimci siyaseti, sosyalist çizgiyi büyütmektir. Ne kadar yapabildiğimiz tartışılabilir ama buraları güçlendirme görevini yine bizim omuzlamamız gerekir.

> HDP’ye dair neler söyleyeceksiniz? Yukarıda bir görüşmeden bahsettiniz. 
Kuşkusuz HDP çizgisine dair çok eleştirimiz var. Ama biz bir arada yaşamı savunan bir partiyiz. HDP’nin parlamentoda var olması, temsil edilmesi HDP gibi bir partinin mevcudiyeti toplumsal barış açısından önemli. Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü açısından da önemli. Seçim sürecine dair de Selahattin Demirtaş ve tutuklu milletvekillerinin derhal serbest bırakılması çağrısını yapıyoruz. Kampanyasını özgürce örgütlenmesi gerekiyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynak Birgün

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.