Sendikalar sendikalı oranını dayanışma ile yükseltmeli

Sendikalar sendikalı oranını dayanışma ile yükseltmeli

Tez Koop-İş Gebze’de bir dönem aradan sonra yönetime yine girip örgütlenme sekreterliğini üstlenen Gebze’deki işçi sendikalarının tek kadın yöneticisi Filiz Konur ülkemizde sendikalı işçi oranının, sendikalar arası dayanışma ile yükselebileceğini söyledi

Emek hareketini değerlendirirken ‘cinsiyet üzerinden ayrıştırma ne kadar doğru’ sorusunun yanıtı sendikacıları bağlar. Gazetecilik refleksi Türkiye’nin belki de en çok işçi sendikasına sahip emek yoğun ilçelerinden Gebze’de, o işçi sendikalarının şube yönetimlerinde sadece bir kadın yönetici varsa, mesleğin ‘tabiatının kanunu’ gereği kişi bazında tek olana yönlendirir.

Tez Koop-İş Gebze’de bir dönem aradan sonra şube yönetimine yine girip örgütlenme sekreterliğini üstlenen Gebze’deki işçi sendikalarının tek kadın yöneticisi Filiz Konur ülkemizde sendikalı işçi oranının, sendikalar arası dayanışma ile yükselebileceğini söyledi. Konur sorularımızı yazılı yanıtladı:

 

ÇALIŞMA YILIM ARTTIKÇA

ÜYELERİN YAŞI KÜÇÜLÜYOR

 

filiz-konur-4.jpg

 

  • Tez Koop-İş Gebze Şube yönetiminde, ikinci döneminiz. İlk dönemden edindiğiniz deneyimlerin ne gibi yansımaları olacaktır?

 

  • Tabii ki deneyim yaşandıkça edinilen bilgi. Sonrasında benzer durumlarda ne yapacağınızı biliyorsunuz. Yardımcı ve destek olmak istediğiniz kurum çalışanlarıyla karşılıklı birbirini tanıma süreci gelişmiş oluyor. Benim çalışma yılım ve yaşım arttıkça üyelerin yaşları küçülüyor. Kurumda sendika deyince Filiz ablaları akıllarına gelse de ben kendimi Arzu Çerkezoğlu gibi bir sendikacı olarak görmüyorum. Samimi bir şekilde destek olmaya çalışıyorum diyelim. Sorunlar zaten benzer, sırtımızı TİS’e ve çalışma yasalarına ve tecrübeli bir sendikacı olan Şube Başkanımız Engin Bey’e dayadık.

 

ÇERKEZOĞLU SENDİKACILIĞA

GÜVENDE AKLA GELEN İLK İSİM

 

  • Gözlemleriniz üzerinden Arzu Çerkezoğlu değerlendirmenizi alabilir miyim? (soru özetlenmiştir)

 

  • Doktor Arzu Çerkezoğlu hem donanım hem karakter olarak çok saygı duyduğum, ülkemiz için çok önemli bir rol model. Öğrencilik hayatından bu yana öğrenci dernekleri kurucu yöneticiliğinden başlayarak bugün geldiği noktada ülkeye ve sendikal yaşama katma değeri olan biri. Özlenen sendikalara ve sendikacılığa güven konusunda ilk akla gelen isim diyebilirim.

 

ÖRGÜTLENME EN ZOR ORGANİZASYON

 

  • Yönetimde, örgütlenme sekreterliği gibi kilit bir görev üstlendiniz. Örgütlenme sekreterinin görevleri nelerdir, siz neler yapıyorsunuz?

 

  • Doğru önemli bir görev, tüzükte maddeler halinde yazar görev ve sorumluluklar. Bunları uzun uzadıya burada ele almak zor. Bence en temel sorumluluk üye kazandırmak ve kazanılan üyeye tüzel kişilik olarak kendini iyi anlatmak. Kazanılan üyeyi yapı içinde sağlam tutabilmek. Yani en zor organizasyon.

 

BUGÜNKÜ HAKLAR DÜNKÜ

MÜCADELELERLE EDİNİLDİ

 

  • 1800’lü yıllardan bu yana büyük bir mücadele tarihi görüyoruz sendikalaşma açısından. Bugün çalışan kesimin sahip oldukları haklar, yapılan bu mücadele sayesindedir. Türkiye’de 1970’li yıllarda sendikalaşma ve sendikaların, sermaye karşısında ve çalışma hayatı içinde sağladığı güven ve verdiği mücadele bugün zayıflamış durumda. 2019’daki verilere göre 14 milyon işçiden 1,5 milyonu sendikalı. Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 15 civarında.

SENDİKALAR ORANI

DAYANIŞMAYLA YÜKSELTMELİ

 

  • Sendikaların yaşadığı bu güç ve güven kaybına birçok faktör neden oluyor. İşgücü piyasasındaki değişimler, işverenlerin sendika karşıtı taktik ve stratejileri, hükümetlerin tutumu, yasalar, sendikaların örgütlenme stratejileri gibi. Sendikaların dayanışma içinde bu oranı yükseltmeleri gerek. İşçiye, çalışana güven vermek ve sorunlarının çözümünde gerçekten yanında olduğunu göstermek kolay değil.

SENDİKAL BİR SORGUYA İHTİYAÇ VAR

 

  • Bir makalede okumuştum, sendikaları ve sendikacıları “Hoşnutsuzluğun Yöneticileri” olarak tanımlıyordu. Sendikaların yeniden temel tartışma noktasına geri dönüp, “sendikalar kim ve ne için var?” sorgulamasını yapması gerek. Çünkü yoksullaşma, işsizlik ve çalışma koşullarındaki gerilemeye bakıldığında bugün sendikaların güçlü olmasına daha çok ihtiyaç var. Biz şube olarak üyelerimize; elimizden geldiği kadar sorunlarının çözümünde yanlarında olup, en azından çabaladığımızı göstermeye çalışıyoruz.

 

TÜBİTAK’TA KADINA DAİR

AYRIŞTIRICILIK GÖRMEDİM

 

 

  • Sendikanız; TÜBİTAK MAM, TÜSSİDE gibi kamu, marketler gibi özel sektörde, birbiriyle uzak gözüken işkollarında örgütlü. Merkezine emekçiyi veya emekçi kadını aldığımızda, ne gibi sorun veya çözümlerde ortaklaşma oluyor?

 

  • Aslında kendi adıma cinsiyetçi yaklaşmıyorum. Karşımda kadın ya da erkek; emekçi var benim. TÜBİTAK tarafında kadın olmaktan kaynaklanan ayrıştırıcı bir uygulama gördüğümü söyleyemem. Belki istisna olarak annelik sürecinde ücretsiz izin kullanma olayında bir ya da iki kez yöneticilere çalışanın sahip olduğu hakların hatırlatılması gerekmişti.

 

ÖZEL SEKTÖRDE ÇÖZÜM: İLETİŞİM

 

  • Özel sektörde sorunların çözümü işveren ile kurulan sınırlı ama saygılı iletişimle sağlanmaya çalışılıyor. Gözlemlediğim kadarıyla;  özellikle şube başkanının mevzuata hâkimiyeti ve kararlılığı önemli. Biz şube yöneticilerini yönlendiren ve bilgilendiren kişinin işveren üzerindeki baskı sınırını dengelemesi önemli.

 

  • İş kolunuzda farklı sendika seçenekleri de varken gerek üyelik, gerek yöneticilik anlamında tercihiniz neden Tez Koop-İş oldu?

 

  • Ben TÜBİTAK MAM’da işe başladığımda  Tez Koop-İş yetkili sendikaydı zaten. Daha sonraki yıllarda çalışma arkadaşım olan Şube Başkanımız Engin Şimşek ve diğer arkadaşlarımın yönlendirmesi ile çok iddialı olmadan sadece destek ve yardımcı olma düşüncesiyle başladım. Başka sendika arayışım olmadı.

 

  • İş kolunuzda çok sıklıkla yaşanmamakla birlikte; sendikal örgütlenme sonrası yaşanan işten çıkartmalar ile pandemi sürecindeki ücretsiz izin uygulamalarına dair değerlendirmeniz nedir?

 

  • Dediğiniz gibi bu iş kolumuzda çok yoğun yaşanmamakla birlikte yaşanması halinde; işverenin ‘haklı gerekçelere’ dayandırarak yaptığı işten çıkarmalarda avukat desteği ile, hukuk sınırları içinde üyeyi yönlendirmeye gayret ediyoruz. TÜBİTAK MAM çevresinde sadece uzaktan/dönüşümlü çalışma uygulanıyor.

 

DEVLETTEN SİGORTA OLMASI BEKLENİR…

 

  • Diğer iş kollarında ücretsiz izin uygulamaları var ve tabii ki sendikal açıdan kabul edilemez. Günümüz ülke gerçekleri sosyal devlet çatısı altında devletin desteğini görmemizi engelliyor. Sektörlerde işveren ücretsiz izin uygulasa bile devletin çalışanın yaşamsal mağduriyetine sigorta olması beklenir. Bu gibi olağanüstü koşulları fırsat bilerek işçi çıkarmaya çalışan sektörler, karşısında devletin yasal mekanizma ve denetimini bulmalı.

 

  • TÜBİTAK MAM’ın ülkemiz için önemi, Gebze için değeri nedir?

 

  • Bilimsel araştırma merkezi olarak ülkemizin sahip olduğu tek kurum. 1968’deki kuruluş amacı  ülkemizin bilimsel çalışmalarda dünya standardında yerini almasıydı. Feza Gürsey, Cahit Arf, Erdal İnönü ve onlar gibi vatansever, Atatürkçü bilim adamlarımızın emeği büyük. Böyle bir kurum Gebze’nin hayatına hem ekonomik hem kültürel çok katkı sunmaktadır.

 

ÖNCELİĞİMİZ ANLAŞMA

AMA SON ADIM HUKUK

 

  • İşyeri temsilciliği de yaptınız. TÜBİTAK MAM Başkanı dahil olmak üzere yerleşke içindeki idare ile sendikanın ilişkisi hangi zemindedir?

 

  • Önemsediğim gibi sınırlı ama saygılı tavır ve iletişim içinde olduk hep. Genellikle karşılıklı fikir ve görüş sunma zemini hazırlamaya çalıştık. Bazen bu yaklaşımımızın çözüm olmadığı durumlar oldu, üst yönetimin iletişimden kaçtığı durumlar yani. Örneğin görüşmemiz gerekirken bu fırsatı vermedikleri durumlarda hukuken ne yapılması gerekiyorsa yapılıyor. Mümkün oldukça işvereni bilgilendirerek, anlaşma ve işbirliği tercih ediliyor ama son adım hukuk tabii ki.

 

  • İlave olarak ne söylemek istersiniz?

 

  • Mevcut durumu çok güzel ifade eden Arş.Gör.Dr. Betül Urhan’ın yazdığı bir makaleden alıntı yapayım.

“….Türkiye’de sendikaların, örgütlenmede başarı kazanma olasılığının düşük ve zor olduğu, örneğin, özel sektörde yer alan küçük işletmelerde çalışan veya güvencesi olmayan işçileri örgütleme riskini artık almaları gerekmektedir. Çünkü bu riski almasalar ve sadece mevcudu korumaya yönelseler bile hem üyeleri hem de hedefledikleri taban giderek ellerinden kaymaktadır. Dolaysıyla risk almamak, en azından risk almak kadar sendikaların aleyhine olacaktır. Sendikalar bu riski alamıyorsa işçinin tek başına böyle bir riski alması beklenemez. Kaldı ki örgütsüz işçilerin bu riski göğüsleyebilecek bir deneyim, bilgi ve güce sahip olmadıkları da görülmektedir. İşçiler bugün sendikaların başarısızlığını, işveren baskısından çok sendikacıların yetersizliğine, yasaların anti demokratik olmasına ve işçilerin ilgisizliğine bağlamaktadırlar. Bu sonuç, işçiler arasında, sendika-işçi ilişkisindeki sorunların aşılması durumunda, işveren baskısının üstesinden gelinerek başarılı olunabileceğine yönelik bir kanının olduğunu düşündürtmektedir….”

Sonuç olarak geleceği kazanmak adına; sendikalar arası dayanışma ve işbirliği çok önemli.

 

Kimdir…

27 yıldır Cahit Arf Kütüphanesi’nde

 

filiz-konur-1-001.jpg

1964 yılında Bilecik’te dünyaya geldi. İlk ve orta öğretim yıllarını Balıkesir, Ankara Polatlı ve Bursa’da geçirdi. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü (bugünkü adıyla Bilgi–Belge Yönetimi) mezunu. Gebze’ye evlilik sonrası yerleşti.

Dilovası Nasaş Alüminyum Sanayii A.Ş’de eğitim ve kütüphane biriminde 3 yıl çalıştı. Merhum eşinin işi nedeniyle bir yıl Avusturya’da yaşadı. Yurda yine dönüş sonrası 1994’te TÜBİTAK MAM’da Cahit Arf Kütüphanesi’nde işe girdi, 27 yıldır aynı görevde.

Şube yönetiminde, bir dönem aradan sonra ikinci dönemi. İşyeri baştemsilcisi olarak da görev üstlendi.

 

TÜBİTAK UEKAE’de (Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü) uzun yıllar çalışan Elektronik Yüksek Mühendisi  merhum Engin Konur’un eşi. Bilgisayar mühendisi Okan Konur ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1’nci sınıf öğrencisi İdil Konur’un annesi.

 

Not

Röportaj pandemi koşullarında yazılı soru cevap yöntemiyle gerçekleşmiş, çeşitli arşivlerden derleme fotoğraflar kullanılmıştır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.