Olağanüstü Hal altında kanun hükmünde kararnamelerle yozlaştırılmış bir ortamda referanduma gidiliyor.

Hergün çok sayıda insan işten atılıyor aralarında gazeteciler, yazarlar, milli iradeyi temsil eden seçilmiş politikacılar yüzlerce insan hapishanelerde...!

Pek çok insan hakkında henüz iddiname bile hazırlanmış değil.

Sadece bu ortam bile yapılacak referandumun eşit ve adil koşullarda olmayacağının somut kanıtı ve belgesidir.

Düşünen ülkenin geleceği hakkında kafa yoran, güzel bir gelecek için projeler üreten insanlar beşer-onar işten atılıyor.

Binlerce öğretmen, aydın, sanatçı meslekten ihraç edildi ve ediliyor.

Suçları bildiğiniz gibi yalnızca düşündüklerini toplumla paylaşmak.

En son 330 bilim insanı çalıştıkları üniversitelerden ilişikleri kesildi.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi sokaklarda tartaklandılar, dövüldüler, cübbleri yerlerde paspas edildi.

Kültüre-sanata, eğitime verilen önem bu kadar.

Üniversitelerde neredeyse hoca kalmadı.

Bazı bölümler kapanmak üzere.

Bir nesil çok nitelikli öğretim üyelerinden yoksun bırakıldı.

İktidar 15 Temmuz Fötücü darbe kalkışmasını fırsata çevirmiş.

Nisan ayında yapılacak olan anayasa referandumu elindeki ohal ve KHK imkanlarını hoyratca kullanarak ülkeyi dikensiz gül bahçesine dönüştürme çabası içerisinde.

Muhalefet sesini çıkartamıyor.

Yüksek seçim kurulunun referandum öncesi televizyon ve radyolara yönelik eşitsiz propaganda yayınlarına yönelik cezalandırma olanakları elinden alındı.

Demokratik rejimlerin temel özelliği ise halkın kendisi için iyi-doğru ve güzel olanlara karar vermesi, sorunların çözülmesi, çözümlerinin kendisinin üretmesi iktidarın da bu çözümleri hayata geçirilmesi yönünde var olan engelleri ortadan kaldırmasıdır.