Gebze’de yeni bir sahne Yine Kartal desteğiyle

Gebze’de yeni bir sahne Yine Kartal desteğiyle

Tiyatrocu Kerem Murkurt’un Fikir Sanat’tan sonra kurduğu Ada Tiyatro’nun Osman Yılmaz'daki sahnesi Dünya Tiyatro Günü’nde açıldı, Gebze’de tiyatroya her zaman emeği olan Kartallı tiyatroculardan bu sefer Çamyurdu, Çoban ve Gül söyleşi için geldi

** Gebzeli tiyatrocu Kerem Murkurt’un Fikir Sanat’tan sonra kurduğu Ada Tiyatro’nun Osman Yılmaz Mahallesi’ndeki sahnesi Dünya Tiyatro Günü’nde açıldı

** Gebze’de tiyatronun gelişmesinde her zaman emeği olan Kartallı tiyatroculardan bu sefer Cenan Çamyurdu, Ali Çoban ve Hakan Hüseyin Gül söyleşi için geldi

 

ada-tiyatrosu-1.jpg

Gebze’de tiyatronun sevilmesi ve yayılmasında önemli katkıları olan Kerem Murkurt’un Fikir Sanat Tiyatrosu’nun ardından aynı alanda ikinci atılımı Ada Tiyatrosu oldu. Osman Yılmaz Mahallesi, Fevzi Çakmak Caddesi, No: 12/A adresindeki tiyatroya ait küçük sahnenin açılışı 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde çok keyifli bir tiyatro söyleşisi ile gerçekleşti.

PENBEGÜLLÜ DÖNEMİ BT

KURUCUSU GÜL YÖNETTİ

 

ada-tiyatrosu-5.jpg

İstanbul’un tiyatro ve sanatla özdeşleşen, bünyesinden yetişen sanatçılarıyla tiyatro alanında Gebze’ye de önemli katkılarda bulunan ilçesi Kartal’dan tiyatro sanatçısı ve dizi/sinema oyuncuları Cenan Çamyurdu ve Ali Çoban’ın katıldığı söyleşiyi merhum Penbegüllü dönemi Gebze Belediye Tiyatrosu (Pehlivan döneminde kapandı) kurucularından oyuncu, yazar, yönetmen Hakan Hüseyin Gül yönetti.

PANDEMİ KOŞULLARINDA

CANLI YAYINLI AÇILIŞ

 

ada-tiyatrosu-6.jpg

Pandemi koşullarında sınırlı sayıda davetliyle gerçekleşen söyleşi Ada Tiyatro’nun sosyal medya platformlarından canlı yayınlandı. Çamyurdu, Çoban ve Gül aynı zamanda Kartal Tiyatrolar Birliği’ni takiben sahasını genişleterek yoluna devam eden Tiyatrolar Birliği’nin temsilen mütevazı açılış ve akabindeki söyleşiye konuk oldu.

GÜL: KARTALLI OLMAK AYRICALIKTIR

 

ada-tiyatrosu-10.jpg

Söyleşiyi yöneten Hakan Hüseyin Gül, Kartal’ın sanatın her alanında yer alıp bu işi yapanlar için şanslı oldukları bir ilçe, bu anlamda Kartallı olmanın ayrıcalık olduğunu kaydetti. 2003’te Gebze Belediye Tiyatrosu’nu beraber kurdukları Tufan Akıncı’yı ‘Ustam’ diye yad eden Gül, “Tiyatroda usta niteliğini kaybettiğimiz için dünle bugünün arasındaki farkın ortası, bu anlamda oluşmaya başlıyor” dedi. Gül, “Dünden bugüne ne fark olduğu” sorusunu Cenan Çamyurdu’ya yöneltip mikrofonu devretti. Çamyurdu özetle şunları kaydetti:

DÜN TOPLUMSAL OLAYLAR ETKİLİYORDU

 

ada-tiyatrosu-9.jpg

“Dünün tiyatrosunda toplumsal olayların tiyatroya etkisi çok fazla. Örneğin Kartal Sanat İşliği Tiyatrosu bir duruşu ve derdi olan politik bir tiyatroydu. 1980-1990 arası dönemde; sağ sol dediğimiz, ilerici gerici diye tabir ettiğimiz bir sürü toplum üstü kavramların topluma entegre olmasıyla birlikte tiyatro ya da diğer sanat kollarını o zamanki politik düşünceler etkiliyordu.

BUGÜN ÜST DÜŞÜNCENİN

SORUNLARINI TAŞIYORUZ

Tiyatronun gerçek amacı toplumu dönüştürmek ya da toplumun var olan sorunlarını da sahneye taşıyıp götürebilmek ancak zamanla bunun yerine artık üst düşüncenin sorunlarını tiyatromuza taşımaya başladık.

Dün; kemikleşmiş, sert bir tiyatro akımı vardı. Yeri geldiğinde nobran, yeri geldiğinde daha halkçıydı ama ekoller o kadar hızlı gelişmiyordu. 1990’dan sonra ekoller biraz tartışılmaya başlandı.

SANAT, OYUNCULUĞUN

GERİSİNE ATILDI

Günümüzdeki tiyatroda da dijitalin, televizyonların ortaya çıkması ile olay başka bir mecraya taşındı. Oyunculuk daha üst bölgeye taşındı. Sanatın kavramı daha gerilere atıldı. Niçin yapılması gerekiyor, nasıl üretilecek, bunun sonucunun ne olacağını biz 2000’lere geldiğimizde yeni yeni anlamaya başladık.

80-90 arası, Kartal Lisesi yıllarında biz oyunculuğu, sanatı, dekoru, kostümü, rejiyi, tiyatronun nasıl olması gerektiği ve buna nasıl katkılar yapabileceğimizi daha çok tartışırdık.

Günümüzde ise artık oyunculuk lüksün ötesinde, ‘Nasıl daha fazla para kazanırım’ın derdine düştü. ‘İyi oyuncu’ diye tabir ettiğimiz, kaşesi yüksek oyuncu. Buna karşın alternatif seçenekler hala devam ediyor.”

Gül’ün, ‘Bugünün tiyatrosunda oyuncunun, hangi dizilerde oynadığı ile ilişkilendirildiği’ tespiti üzerine, ‘Bu da büyük bir handikap yaratıyor” diyen Çamyurdu şöyle devam etti:

DT, ŞT DEĞİLSEN

TİYATRO DEĞİLSİN!

“Burası (Ada Sahne) çok küçük bir yer. Bu küçüklüğe karşın bu ruh var ve tiyatroda asıl olması gereken şey unutuldu. Tiyatro merkezileşmeye başladı. Devlet ya da şehir tiyatrosu değilsen, tiyatro değilsin. Öbürü; zaten kendi koşullarıyla, kendi ekonomik değerleriyle beslediğimiz tiyatro artık bize zor gelmeye başladı.

BİLİMLE BESLEYİP PAYLAŞMALI

Bu sefer Don Kişotlar ortaya çıkmaya başladı. Don Kişotlar böyle küçük yerlerde de olsa içimizde olacak, yerelleşmeyi sağlayacak, tiyatro her yere gidecek, çünkü tiyatro insanı insana insanca anlatan bir şeyse ve bunu geliştirirse, bir eğlence aracıdır ama bunu da bilgiyle, bilimle besleyip paylaşıyorsak o zaman biz işte geçmişteki paylaşımı sağlayabiliriz.

YOKLUK DÖNEMİNİ

DAHA ÇOK ARIYORUM

Çıkarsal olmayan, herhangi bir maddi gözetim sağlamayan, birbirleriyle olan ilişkide tiyatro kuran değil de tiyatronun toplumu dönüştürebilme, toplumun önüne geçebilme ya da var olan ya da var olmayacak bir fikri rahatlıkla konuşulacak bir mecra haline getirmek önemli. Bu sahnede hiç aklımıza gelmeyen fikri de konuşabilmeli, tartışabilmeliyiz. Bunu da estetik değerlerle ortaya koyduğumuzda o zaman burada bir sanatsal duruş sergileniyor. Günün koşulunda doğru gider mi, gitmez mi bilmem ama ben geçmiş dönem yokluk ve yoksulluk dönemi tiyatrosunu daha çok arıyorum.”

TEKNOLOJİYİ YANSITAMAYINCA

SİNEMAYA YENİK DÜŞTÜK

Gelişen teknolojinin tiyatroya yansıtılamaması halinde tiyatronun sinemaya yenik düştüğünü kaydeden Çamyurdu, “Sinema o büyük kalabalığın içinde tamamen estetize ederek sadece dar bir alanı çok genişmiş gibi gösterebiliyor. Ama tiyatroda bire bir çıplak halde birbirimizle olduğumuz için o enerjiyi nasıl geçireceğiz. O birlikteliği, komünü nasıl sağlayacağız. Bunlar, soru işaretleri.

80’LER DAHA ZORDU

Buna rağmen tiyatronun gelişimi açısından 80’ler daha zordu. Düzen, sistem dediğimiz mekanizmada yönetenlerin hepsi kendi düdüğünü öttürdüğü için, sistemi herkes kendisine göre tanımladığı için tiyatroculara, kendi fikrini veya başka bir fikri söylemek isteyenlere de zorluklar çıkmaya başladı. Oyunlar, kişiler yasaklanıyordu.

“STAR”LAR TİYATRO KURDU

ALT SINIF SANATTAN UZAKLAŞTI

Böylelikle biz üretim aşamasında bir birliktelik sağlayamıyorduk. Kopuk kopuk olmaya başladık. Sonra yavaş yavaş ödenekli tiyatroların çoğalmaya başlaması ve star dediğimiz insanların kendi tiyatrolarıyla birlikte sanat yapması tiyatroyu bizden biraz uzaklaştırdı. En alt kadroda, en alt sınıf olarak tabir edilen insanların sanata yaklaşmasını uzaklaştırdı. O birlikteliği de yok etti. Kişisel kavgaları saymıyorum artık.”

BELEDİYE ETKİNLİKLERİNDE

ELEŞTİREL SEYİRCİYİ KAYBETTİK

Söyleşiyi yöneten Hakan Hüseyin Gül’ün, “Günümüz tiyatrosunda bilete para veren seyirci kalmadı. İlk başta bizim gibi tiyatrolara çok tatlı gelen belediye etkinlikleri, belediyenin bize sunduğu imkânlarla yaptığımız tiyatro sonrasında eleştirel seyirciyi kaybettik. En az 15 yıldır, eleştiren seyirciyi bulamıyoruz. ‘Orada bir emek var’ diyor. Olur mu? Seyirci olarak zamanını veriyor, eleştirmiyorsun. Bu bizim için iletişim açısından da kötü olmaya başladı” dedi.

TİYATROLAR KENDİ İÇİNDE DE KOPMAYA BAŞLIYOR

27 Mart Dünya Tiyatro Günü’ne dair, “27 Mart bayramımız. 15-20 yıl önce çok iyi giyim kuşamla tiyatroya gelir, açıklamalarımızı yapar bildiriyi okurduk. O gitti. Telefonlarımız hiç susmazdı, susmaya başladı. Tamamen böyle bir kopukluğun içerisindeyiz. Tiyatrolar kendi içinde de kopmaya başlıyor” deyip sözü kopukluğun gerekçelerini anlatması için sözü Ali Çoban’a devretti. Çoban özetle şunları söyledi:

DERT EDİNMEYİNCE KOPUKLUK BAŞLADI

 

ada-tiyatrosu-2.jpg

“Dert edinmediğimiz için kopukluk başladı. Eğer sanat sepet işiyle uğraşıyorsak bir derdimiz olmalı ki laf edebilelim. Buradaysanız bir şey öğrenmek, bir şey yapmak gibi bir derdiniz vardır. Zannediyorum işin o tarafı bitti.

ÇÜNKÜ HAYATA DAİR DERDİNİZ VARDI

Kartal Sanat İşliği’ne sahne yaptırdığımızda Kartal çevresinde 15 tiyatro topluluğu, 100’lerce müzisyen, iki inanılmaz halk dansları topluluğu vardı. Kartal Lisesi’nin almadığı ödül kalmadı. Çünkü öğretmenlerin ve yaşayanların hayata dair bir derdi vardı. Ama öncesi sonrasıyla karanlık bir dönem yaşıyorduk. Hiçbir şeyimiz yoktu. Bir şey olmaya ya da yapmaya çalışıyorduk.

BİR ŞEYE YARAMANIN EN GÜZEL YOLU

Mutsuz bir çocuktum. Değiştirmenin sanattan, tiyatrodan geçtiğini görmeye başladım. Sanat, tiyatro, bir şeye yaramanın en güzel yollarından biridir. Kartal’dan sadece kendi alanında değil birçok alanda söz söyleyecek donanıma sahip sanatçılar yetişti. Çünkü bir dertleri vardı ve bir sebepten dolayı bir aradaydık.

GÜNÜMÜZÜN EN BÜYÜK

KAYBI VİCDAN VE AKIL

Süreç ilerledikçe bazı değerler kaybolmaya başlıyor. Yerine yeni değerler yetişemiyorsa bir kayıp söz konusu olmaya başladı. Bazı normlarda olabilmek insanın omurgası olabilmeli. Günümüzde en büyük kayıp bence vicdan, akıl. Bunları yitirmeye başlayınca sanat zaten ötelenmeye başlıyor.

ÇIRAK YETİŞTİRENE USTA DERLER

Biz afiş basarız. Su tesisatı, makyaj, dekor yaparız. O zamanlarda değerler dertler silsilesi, usta çırak ilişkisi vardı. Usta, çırak yetiştirendir. Yetiştirdiğin seni usta olarak gösterir. Tabi ne şekilde yetiştirdiğin de önemli. Üstüne bir tuğla koymuyorsak gerçekten hiçbir şey yapmıyoruz demektir.

SANAT BİR DAHA

DÜŞÜNMEYİ ÖNERİR

Dünya köy oldukça cahilleştik, köylüleştik. Ben tarafsızım demek, susmak büyük tehlike. Bir fikriniz olmalı. Fikirsizseniz her türlü garabeti kabul edersiniz.

Sanat soru sormayı önerdiği için sistemin sahipleri sanat sepet içinden çok hoşlanmaz.

Pandemide müzisyenlere 1000 lira verildi. İntihar eden, müzik enstrümanlarını satanlar oldu. 1000 lira reva görüldü. Bir aylık kira bile değil. Sanat şunu önerir: Bir daha düşün.”

 

ada-tiyatrosu-7.jpg

ADA SAHNE'YE DAİR

https://www.gebzehaber.net/ada-sahne-dunya-tiyatro-gununde-soylesiyle-aciliyor-71745h.htm

 

 

 

GEBZE’DEN TÜRKİYE’YE KIVILCIM YAKILDI:

Çevrimiçi destekle tiyatroyu yaşat

 

** 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde Gebze’den sekiz sivil toplum örgütü pandemide can çekişen tiyatro için Türkiye’ye çağrıda bulundu: Halk desteği olmadan yaşama şansı yok. Çevrimiçi oyunlara destekle tiyatroyu yaşat

https://www.gebzehaber.net/gebzeden-turkiyeye-kivilcim-yakildi-cevrimici-destekle-tiyatroyu-yasat-71790h.htm

**

 

Çayırovalı’ya niyet Başkan Çiftçi’ye kısmet

 

** Çayırova Belediye Tiyatrosu Gençlik Grubu, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü Çayırovalılar’a Filistin halkının İsrail’e direncini anlatan Kifah’ın dünyada ilk gösterimi ile karşılayacaktı. Pandemiye takıldı. Kostümlü prova, Başkan Çiftçi için sahneledi

 

https://www.gebzehaber.net/cayirovaliya-niyet-baskan-ciftciye-kismet-71792h.htm

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.