CHP çok sesli bir siyasi partidir.

Her seçim sonrası yaşanan başarısızlıktan ötürü derhal olağanüstü kurultay sözleri yükselir.

Genel Başkan “uygun” görürse kurultaya gidilir.

Bu durum siyasetin hangi mecrada olduğunun göstergesidir.

Eylül aynın ilk haftasında yapılacak olan olağanüstü genel kurulda çok fazla bir değişiklik beklentisi yok.

Bu hamleyi yapanlar son anda yeni bir girişim ile bir başka sürpriz aday çıkartabilir.

Kocaeli’den kurultaya katılacak olan delegelerin büyük çoğunluğu Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında yer aldığı şimdiden belli.

Bu yüzden sonuç değişmesi mümkün değil.

Perşembe günü Dr. Mehmet Hilal Kaplan ile bir süre sohbet ettik.

Kemal beyin şuanda rakibi gözükmüyor.

Muharrem İnce’ye gelince, adaylık için yapmış olduğu zamanlama erken.

Bu yüzden sonuca gitmesi mümkün gözükmüyor.

Gelelim Deniz Baykal faktörüne.

Siyaset meslek değildir.

Başarısız olan köşesine çekilmeli gençlerin önü açılmalı.

Baykal’ın halen daha genel başkanlık için kulis yapması yanlış.

CHP yönetimleri kendi seçmenini bu şekilde yoruyor.

Muharrem İnce iyi bir hatip henüz liderlik koltuğuna hazır değil.

Önümüzdeki 2015 seçim sonrasına kendisini hazırlamalıydı.

CHP’de en büyük eksiklik MYK ve parti meclisine performansı yüksek isimlerin girememesidir.

Siyaset takım işi, ekip işidir.

5-6 Eylül’de yapılacak kongrede CHP’de genel başkanlık sorunu yaşanmayacak.

Esas sorun parti içi demokrasi, üyeliklerin gözden geçirilmesi, parti meclisinde başarısız olanların yerine daha etkin isimlerin yer alması sağlanmalı.

Bilim Kurulu yenilenmeli.

Genel Başkanın danışman kadrosu sil baştan düzenlenmeli.

Kurultay delegeleri daha etkin olacak şekilde eğitilmeli.

Siyaset okulları yaygınlaşmalı.

Tek başına başarısızlığı genel başkana yıkma alışkanlığından vazgeçilmeli.

Her seçim sonrası bu tür tartışmalar yapılıyor.

Ancak tek başına genel başkanı suçlama yerine her partili bu başarısızlıkta benim payım nedir diye kendini sorgulamalı.

Aksi halde yapılan tartışmalar havanda su dövmekten öteye gitmez.