Saray ile halkın mücadelesi

Saray ile halkın mücadelesi

 

 

 

Türkiye Cumhuriyeti’nde sistemin değiştiğini deklere eden Cumhurbaşkanı, aslında uzun süredir devam eden AKP iktidarları döneminde başlatılan restleşmenin bir adım ötesini işaret etti.

O da, yeni modelde, gücün tek elde toplanıp, kararın tek merkezden alınacağıydı…

Bunu, toplumun tümünün kabul etmesini beklemek, elbette olanaksızdı, bu yüzden, sözü edilen yeni sistemin karşısında güç oluşturmaya çalışan sosyalistler, halkların kardeşliği temeline dayalı duruşlarını ‘’Saray yenilecek, halk kazanacak’’ başlığıyla kamuoyuna duyurdu.

‘’Sistem değişti’’ ve ‘’Saray yenilecek, halk kazanacak’’ deklerasyonları, iki net karşı duruşu ifade ediyor. Aynı zamanda, önümüzdeki süreçte mücadelenin daha da keskinleşeceğini gösteriyor.

Bu mücadelede, on yıllardır baskı, zulüm, asimilasyon ve cinayetlerle yok sayılmaya çalışılan Kürt halkının siyasi temsilcisi olup TBMM’de yer alan HDP’nin oyun dışı bırakılmasına yönelik senaryolar da uygulamaya koyulmuştu. Bu senaryolar boşa çıkartılmadıkça, ülkenin yolunun aydınlığa çıkması da pek olası değildi.

İşte, bunu gören ‘’Saray yenilecek, halk kazanacak’’ deklerasyoncuları, aydınların, bilim insanlarının, sanatçıların ve duyarlı insanların imzasına açtığı şu görüşlerini kamuoyu ile de paylaştı.

‘Saray yenilecek, halk kazanacak’ balıklı açıklamada şu ifadeler var…

‘’Sarayından kardeş kanı akıtmaya ferman çıkaran sultan özentisi de, iç savaş kışkırtıcılığı yapan dalkavukları da çok iyi bilsin ki; bu memleketin onurlu ve direngen insanları ve bu insanların trajediye dönüşmeye başlayan bu kanlı oyunu bozacak gücü var.

Çünkü bu ülke toprakları emperyalistlere ve faşistlere karşı direnen, Ortadoğu coğrafyasında laiklikte ısrar eden, Haziran ayını akıllara direniş diye kazıyan emekçi halkımızın güçlü mücadele geleneğini içinde barındırıyor.

Yaşamın, başlangıcından itibaren türlü seçimlerden ibaret olduğunu, içindeki yerimizi ve safımızı bu seçimlerin belirlediğini biliyoruz. Sandıktan ibaret olmayan bu “seçimlerde” tercihini sermaye karşısında emekten ve insandan yana yapanlar olarak; ekonomik, siyasal, kültürel talandan beslenen; adaletsizliği, hak-hukuk tanımazlığı, kadın düşmanlığını kural edinmiş; insanların gülümsemesine dahi tahammülü olmayan bu sultan özentisi karşısında direnmeyi seçiyoruz.

Savaşın tüm boyutlarıyla kışkırtıldığı, çocuk cesetlerinin buzdolaplarında saklanmak zorunda kalındığı günleri yaşıyoruz. Halklarımızın kardeşlik ve barış umudu tabutlar içinde parça parça toprağa gömülüyor. Sokağa çıkmayı yasaklayacak, fiili sıkıyönetim ilan edecek, HDP binalarını ve kitabevlerini yakacak, Alevileri tehdit edecek, halkı aç, susuz, ilaçsız bırakacak, Türk-Kürt gençlerini ölüme gönderecek kadar gözü dönmüş bir saldırganlık karşısında seçimimizi kardeşlikten yana yapıyoruz.

Seçimimizi; eşitlik mücadelesinde kadınlardan, HES direnişlerinde köylülerden, üniversite mücadelesinde öğrencilerden, sermayeye karşı emeğin mücadelesinde işçilerden yana yaptığımız gibi; Türk – Kürt savaşını kışkırtanlara karşı kardeşçe bir arada yaşayacağımız bir ülkeden yana yapıyoruz.

Yangın yerine dönmüş ülkemizde, seçimleri sultanlık sevdası için kullanmak isteyen, bu amaç uğruna ülkeyi iç savaşın eşiğine getirenlere; barajlar, baskılar ve tutuklamalarla Kürt siyasetini Meclis dışına itmeyi hedefleyenlere sesleniyoruz:

1 Kasım’da bir seçim yapmamız isteniyorsa buradan ilan ediyoruz, tercihimiz açıktır.

Seçimimiz Saray’ın yıkılması, kardeşliğin kazanmasıdır.

Çağrımız bu seçimi yapanların, en geniş halk kesimleri ile birlikte 1 Kasım sonrasına da taşan kararlı bir mücadeleyi ve dayanışmayı ülkenin dört bir yanına yaymasıdır.

Çağrımız, sokakta, işyerinde, okulda mücadeleyi yükseltme, sandıklarda oyları koruma çağrısıdır.

Çağrımız, Türk-Kürt kardeşliğini ve birliğini baltalayan, yoksul halk çocuklarının ölümüne neden olan savaşın son bulması, silahların susturulması çağrısıdır.

Çağrımız seçimimizi sandıkta HDP’den yana yapma; laikliğin son kırıntılarını, emeğimizi, kentlerimizi, doğamızı, kardeşliğimizi, özgürlüklerimizi yok etmeye çalışanlara karşı sokakta direnme çağrısıdır.’’

Açıklamaya tam destek, ekleyecek bir şeyim yok…

 

 

Bu yazı toplam 89 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi