Değerli yatırımlar, bedelsiz sunumlar

Değerli yatırımlar, bedelsiz sunumlar

 

 

Kentimiz, sermayeye yatırım için bedelsiz sunumlar açısından bir cennettir adeta. 50 yıla yakın süredir hep böyle gerçekleşmiştir o büyük ölçekli yatırımlar.

Sermaye, en iyi altyapı olanakları bulunan bölgelere mümkünse bedelsiz, olmazsa düşük bedelle tahsis edilen ya da satın alınan arazilere yatırım yapmayı ilke olarak benimsemiştir. Çünkü, kazanmaya araziden ve yatırımın başlangıcından itibaren programlanmıştır.

Kocaeli ve özellikle de Gebze, yatırım yapmak isteyen herkese kapılar sonuna kadar açılmıştır.

Bu yatırımlar yapılırken rüşvet dönmüştür, bir dizi bürokrat zengin olmuştur. Ama, karşılığında da yatırımcılar çok büyük rantlar elde etmiştir.

Bunun sonucunda, günümüze kadar onlarca, yüzlerce ve binlerle ifade edilen küçük, orta ve büyük ölçekli yatırımlar yapılmıştır.

Peki;

İşsizlik sorunu çözülebilmiş midir ? HAYIR…

Halkın reel alım gücü yükselmiş midir ? HAYIR…

Sosyal sorunların üstesinden gelinmiş midir ? HAYIR…

Böylesi önemsenen merkez olmasına rağmen bölge insanı açısından yaşam standartı yükseltilebilmiş midir ? HAYIR…

Altın tepside sunulan yatırımlar, sanayicilere öncelik tanımıştır 1960’lı yılların başı itibarıyla. Milyonlarca dolarlık yatırımlar bölgeye gelmiş, irili ufaklı 1000’e yakın sanayi tesisi kurulmuş, ama hepsi o kadar. Çünkü, halkın giderek yoksullaştığı gizlenememektedir.

Yatırım imkanını bedelsiz yakalayanlar, artı değeri ve yarattığı katma değerin vergisini de bu kentin dışına, başka yerlere kaçırmıştır.

Peki ne katmışlardır bu kente ?

Özetle söylemek gerekirse;

‘’Hava kirliliği, deniz kirliliği, çevre kirliliği, plansız kentleşme ve eşitsiz gelişim…….’’ Daha ne olsun ki ?

Bu katkılar dolayısıyla yaşamlarını yitiren insanlar oldu. Yani, olanakları sonuna kadar kullanıp insan yaşamına kastedebilen yatırım sahibi sermayedarlar tanıdı bu kentin emekçi halkı.

Şimdi, yatırımların, sömürü çarkının çapı iyice büyümüştür.

Kentin hemen her yanı günümüz rant odaklı ekonomisinin merkezleri haline gelen, tüketim ekonomisini körükleyen AVM’ler artık altın tepsinin görünen yüzü olmuştur.

Kaç tane AVM olduğunu hiç saymadım,

Bu AVM’ler için ne kadarı teşvikli toplam yatırım miktarını hesaplayamadım,

Adlarını yazınca belki siz de benim gibi üç aşağı beş yukarı yatırım miktarlarını tahmin edebileceksiniz.

Şimdi bakalım o AVM’lere, neler varmış ?

ArastaPark, CarrefourSA, Dolphin, Gebze Center, İzmit Outlet Center, İzmitPark, Koçtaş, NCity, Özdilek, Real ve Symbol.

Bunlar, büyük ölçekliler, kaldı ki onlarca orta ve küçük ölçekli yatırımcı tarafından inşa edilen de var. Tamamı, sermayeye altın tepside sunulan yatırımlardır.

AVM’ler, bilindiği üzere tüketim ekonomisini körükler, kredilendirilmiş yaşamı özendirir, gelir düzeyine bakmaksızın herkesi kredi kartı mahkumuna dönüştürür. Kısacası, söz konusu yatırımlar, bütünüyle halkın sömürülmesini bir kat daha artırır.

Bu durum, ‘’yaşam standardı yükseltiliyor’’ ya da ‘’Kaliteli yaşam hakkına herkes ulaşıyor’’ türü aldatmaca sloganlarla benimsetilmeye çalışılır. Böylece, sermayenin aşırı kar hırsıyla bezenmiş sömürü çarkı dönmeye, emekçi ve yoksul halk da kaybetmeye devam eder.

Bunları, kenti yöneten sözde halkın temsilcisi yerel yöneticiler ve merkezi idare adına görev yapan üst düzey bürokratlar yapar. Aynı yönetici ve bürokratlar, altına imza attıkları yatırımlarla sermayenin önünü açar, halkın daha fazla lüks tüketime özendirilip yoksullaştırılmasında birinci derecede rol oynar.

Yani, anlayacağınız, sanayinin kalbi olan bu kentte, yoksullaşma oranı her geçen gün daha fazla artıyor,

AKP, yoksullaştırdıklarını biat ederek yaşamlarına ipotek koyma cesaretini fütursuzca kullanıyorsa,

Bu durumun mimarı, kentin geçmiş 50 yılında rol model olan yerel yöneticiler ve merkezi idare temsilcileridir. Tabi, bir de bu değişimi ‘’gelişme’’ olarak adlandırıp alkışlayan sözde meslek odaları ve sivil toplum örgütleridir.

Anlayacağınız, ucundan köşesinden herkesin biraz suçu var bu yoksullaşmada. AKP’nin sıkıştırmalarında, yeni yaşam tarzı dayatmalarının altında, herkesin bir parça da olsa katkısı mevcuttur.

Yeniden yaşanabilir bir kent,

Yeniden emeğin hakkını alma mücadelesini yükselttiği,

Hak edilmiş bir emek başkenti olmak için,

Altın tepside sunulan yatırımlar aracılığıyla halkın kanının daha fazla emilmesine seyirci kalmamak gerekiyor.

 

Emilen kanların sahipleri, bedelsiz yatırımlarla büyüyüp canavarlaşan sermayeden hesap sorabilmeli. Emekçi kanı, iyice semiren o sermayeyi artık zehirlemeli.

Bu yazı toplam 103 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi