Uzmanlar özel üniversiteleri değerlendirdi: Amaçları eğitim değil para kazanmak

Uzmanlar özel üniversiteleri değerlendirdi: Amaçları eğitim değil para kazanmak

Özellikle son on yılda oldukça artış gösteren özel üniversiteler, problemleri de beraberinde getiriyor. Özel üniversiteler için uzmanlar “Yalnızca kâr amacı güden kurumlar haline geldi” diyor

MERAL DANYILDIZ

Özel üniversitelerin son yıllarda sayısındaki artış dikkat çekici boyuta ulaştı. Bununla birlikte bazı üniversitelerde kontenjanların dolma oranı yüzde 40’lara düştü. Bu kadar çok üniversite açılması, üniversite mezunu işsizlerin ve eğitimde fırsat ‘şitsizliğinin önünü açtı. Toplamda 175 üniversiteden 71’ini oluşturan özel üniversitelerin birçoğu, akademik ve bilimsel çalışmalar konusunda da eksik. Öğretim üyeleri ise özgür olamamaktan şikâyetçi.

Konuyu BirGün’e değerlendiren Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıfat Okçabol, “Birkaç üniversite hariç neredeyse bütün vakıf üniversiteleri belli oranda merdiven altı. Hiçbir değerleri yok, tek değerleri para kazanmak” dedi.

Yalnızca özel üniversitelerin değil, devlet üniversitelerinin de merdiven altı olma yönünde ilerlediğini kaydeden Okçabol, şöyle konuştu: “Özel üniversitelerin çoğu akademik katkı için değil, zengine diploma vermekle meşgul. Genel öğrenci kitlesine baktığınızda, devlet üniversitesini kazanamayana vakıflar en önemli alanlarda diploma veriyor. İş, ticarete dönüştüğünde zaten akademik nitelik de kalmıyor. Artık birçok üniversitede amaç çocukların bilimsel gelişim göstermesi, iyi bir yurttaş olması değil.”

NİTELİKSİZ EĞİTİM SÖMÜRÜYOR

Özel üniversitelerin öğrencilerden gelen geliri çalışanlara yeterli miktarda aktarmadığını belirten Okçabol, sözlerini şöyle noktaladı: “Topladığı parayı çalışanlarına aktarmıyor. Hem niteliksiz eğitimle öğrenciyi sömürüyor hem de çalışanını sömürüyor. İşin özünde Türkiye Cumhuriyeti sosyal hukuk devletiyse vakıf üniversitelerinin olmaması gerekiyor.”

***

YOZLAŞMA HER YERDE

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere ise, en temel problemlerden bir tanesinin niteliksizlik olduğunu söyledi. Bu kurumları üniversite olarak adlandırmadıklarını ifade eden Yeşildere, şöyle konuştu: “Dünyada yer edinmiş, çok nitelikli olan birkaç vakıf üniversitesi elbette var, bunları kenarda tutmak gerek. Fakat birçoğu kâr amaçlı, tamamen müşteri ilişkisi içerisinde, oldukça düşük puanlarla öğrenci çekmekteler. Puan tutturamamış ve maddi durumu iyi öğrencilere hizmet eden bir kurum halinde. Bu yozlaşma üniversitenin yönetim kadrosundan tutun da akademik kadrosuna kadar kendisini göstermektedir.”

Türkiye’deki akademisyen ve öğrenci sayılarına da değinen Yeşildere, bir profesör başına ortalama 50-60 öğrencinin düştüğünü belirterek, “Nitelikli olması zaten bu yüzden beklenemez” dedi. Yeşildere, sözlerini “Akademik özgürlüğün olmadığı ve yönetim baskısının olduğu bir ortam. Öğretim üyesi düşündüğünü ifade edemiyor, özgürlük ortamı yok, işinden olabilir. Yozlaşma varsa karşı çıkamıyor, yönetim tarafından uyarılıyor. Öğrenci müşteri, öğretim üyesi de onun hizmetkârı olarak görülüyorsa bunlar üzerinde yaptırım uygulanması lazım” ifadeleriyle sonlandırdı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynak Birgün

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.