Düşeni durup kaldırdık Biz düşünce niye oynadık
Gebzespor – Altınova maçının ilk yarısında rakip düştü. Aynı Osmaniye maçında olduğu gibi üstelik gole giderken durduk. Altınova maçında biz düştük, onlar sürdürdü. Ali Şentürk köpürdü: Toptur, goldür, galibiyettir bahane. İsyanım adaletsizliğe
İç sahada oynadığımız Altınova Belediyespor maçında Ali Şentürk’ün penaltı golüyle 1-0 önde sürdürdüğümüz maçın 80’li dakikalarında futbolcumuz Emre Aktaş ile rakipten Yusuf Çiçek arasında, orta sahanın kenarında ikili mücadele yaşandı. Emre Aktaş topa hamle yaparken Yusuf Çiçek’in dirseği yüzüne doğru, istem dışı çarptı. Yusuf Çiçek’in topa hamlesi ve arkasından gelen Emre Aktaş’ı görmemesi, maçın hakemi Mustafa Gökhan Keskin’in faul çalmaması, ötesinde hayati bir risk görmediğinden ötürü oyunu durdurmaması da normal.
FAUL VE HAYATİ RİSK YOK AMA…
Ancak Emre Aktaş o pozisyonda acı içinde yerde kalırken rakipten İbrahim Demirer’in taç çizgisi yakınındaki topu dışarı atması beklenirken ceza sahamıza doğru göndermesi tribünde de, saha içinde de tepkiye neden oldu. Topu dışarı savuşturmamızın ardından oyun durdu ve Emre Aktaş’a müdahale geldi. O esnada da Ali Şentürk’ün topu oyunda tutan, üstelik sahada yüz maskesiyle oynayan İbrahim Demirer’e sözlü ama kart gerektirmeyecek seviyede tepkisine tanık olup fotoğrafladık. Şentürk’e –ikinci yarısını takip edebildiğimiz maçta- tepki gerekçesini ve Demirer’e ne söylediğini sorduk:
YARINLARDA TAKIM
ARKADAŞI OLABİLİRİZ
“İbrahim Demirer’i tanımam. 13 yılı geride bırakan futbol hayatımda Altınova Belediyespor dahil 14 kulüpte forma giydim. Gebzespor’da 8 yıl aradan sonra ikinci sezonum. Arada Gebzespor’a karşı da forma giydim. Yani demem o ki İbrahim Demirer ile düne kadar olabilirdi ama olmadı, yarınlarda olabilir. Aynı takımda, takım arkadaşı olabiliriz. Ötesinde hepimiz önce insanız. Akabinde bu meslekten ekmeğini yiyen futbolcularız. O maçta o ana kadar hiçbir şey olmamış olsa bile fair play dile adlandırılan adil oyun gereği topu taca atması gerekirdi. Kaldı ki ilk yarıda benzer bir pozisyonda topu istediler. “Alın kardeşim” diye verdik.
SİZ DÜŞÜNCE DURALIM
BİZ DÜŞÜNCE “VURALIM!”
Bunda o esnadaki skor yani 1-0 geride olmaları da etken veya gerekçe olamaz. Onlardan bir arkadaşımız yerde kaldığında top bizdeyken bıraktık. O esnada maç golsüz berabere seyrediyordu ve bizde de ister istemez, her ne kadar geride kalan (Kullar maçı öncesi) altı maçın dördünü kazanıp namağlup zirve ortağı olsak dahi, ilk yarıda gol kaydedememenin getirdiği malum kamuoyu baskısının getirisi bir stres var. Ama; ‘Siz düşünce duralım. Biz düşünce –topa- vuralım. Yok öyle bir futbol, yok öyle bir dünya. Oradaki tepkim ya da isyanım, oyunu sürdürerek sergiledikleri adaletsizliğe.
ADALAT SADECE MAHKEMELERDE DEĞİL
Futbol, spor ahlakını bir tarafa koydum. Kaldı ki kimsenin, hele ki tanımadığım bilmediğim birinin ahlakı üzerine değerlendirme şık olmaz. Kaldı ki belki doğal olarak stres altında yapmıştır ve aslında gerçek kişiliğini ifade etmiyordur o zamanlar. Ama ortada adaletsizlik vardır. Adalet sadece mahkemelerde adliyelerde olan bir şey değil. Toplumsal adaletten söz ediyorum, isyanım o adaletsizliğe oldu.”
**
HER OYUNCUDAN FUTBOLCU, HER FUTBOLCUDAN YILDIZ OLMAZ
Ahlak zaten temel ders
“Önce eğitiminiz” dediler
Futbola Mudanyaspor altyapısında başlayan Ali Şentürk’e, “Mudanyaspor’da futbol tekniği, taktiği dışında ne anlattılar?” sorumuzu şöyle anlattı: “Günümüzde hemen her futbol kulübünün altyapı okullarında veya birimlerinde yer alan futbol ahlakını tüm detaylarıyla birlikte anlattılar. Eğitimin, eğitim almamız gerektiğinin önemi üzerinde bilhassa durdular. Önceliğin kesinlikle eğitim olduğunu tembihlediler.
Şöyle ki; sadece dün değil bugün ve yarınlarda da, ben dahil her altyapı oyuncusunun tamamının futbolcu; futbolcu olsa da yıldız futbolcu olmayacağı zaten ortada. Okula her gelenin amacı da ileride futbol oynamak değil. Aileleri öyle uygun görmüş veya çocuk öyle talepte bulunmuş. Çocukluk yıllarını bir gereklilik olarak kültür sanatla, sporla ama illakin bir şeylerle dolu geçirmesi gerek. Sporu, sporda da futbolu tercih etmiş.
FUTBOLU BIRAKIP OKUSAYDIM
MESLEK YÜKSEK OKULU OKURDUM
Özetle; bir geçim kaynağı olarak futbol riskli. İllakin aynı zamanda okumak, bir meslek edinmek gerekli. Ben de tercihimi endüstri meslek lisesi, elektrik elektronik bölümünden yana kullandım. Bir taraftan da futbolu sürdürdüm. Sürdüremeseydim iki senelik bir meslek yüksek okulu düşüncem vardı çünkü günümüzde sanayinin temel ihtiyacı ara eleman. Günümüzde de bir tarafta üniversiteli işsizler, öte yandan ara eleman bulamayan sanayi gerçeği var.
EĞİTİMİN YAŞI YOK:
SADECE ARA VERDİM
Futbolda yıldız olamadım ancak her ne kadar statüsü ile çok tartışılan BAL’da, şahsımın ve ailemin geçimini sağlayacak kazancı edindiğimden liseden sonra tahsilimi sonlandırdım demiyorum, ara verdim. Öncelikle, eğitim yaşı yok. Kimler kaç yaşında ne üniversiteler bitiriyor. Futbolu bıraktıktan sonra eğitimimi sürdürebilirim.”


SAKAT DİZİYLE İKİ MAÇTA 3 PUAN TOPLADI: Ali Şentürk, Nişantaşı maçı sonrası dizine bir darbe aldı. Teknik heyetin, “Önce sağlığın” demesine karşın maçı sürdürdü. 1 – 0 yenik götürdüğümüz maçta beraberliği kaydetti. Altınova Belediyespor maçında ise kazandığımız penaltıyı gole çevirdi, golsüz süren maçı o golle 1-0 öne geçip tamamladık. Tecrübeli futbolcu bir puanda kalma ihtimalimiz bulunan iki maçtan dört puan edinmemize fedakarca katkıda bulundu.
**
FUTBOLU BIRAKTIKTAN SONRA TEKNİK DİREKTÖRLÜĞE YÖNELECEK
Rol modelim Guardiola
Teoride ve pratikte çok iyi
En az 7-8 sene daha futbolu sürdürmek istediğini ancak futboldan kopmak istemediğini kaydeden Ali Şentürk; hakemlik, spor yazarlığı, teknik direktörlük seçenekleri arasından üçüncüsü, teknik direktörlüğü düşündüğünü söyledi. Şimdiden teknik direktörlüğe dair kitaplar okumaya başladığını kaydeden Şentürk, “Sınavlara girmek için henüz erken ama başlamak lazım” diye konuştu. Şentürk sorumuz üzerine teknik direktörlükteki rol modelinin İspanyol / Katalan futbol insanı Pep Guardiola olduğunu söyledi, “Neden Guardiola?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Geçtiğimiz aylarda İspanya’da bir yayın kuruluşuna demeç veren Real Madrid’in Alman orta saha oyuncusu Toni Kroos, kendi oyun tarzı için mükemmel teknik direktörün Pen Guardiola olduğunu belirtti. Ben de yıldız futbolcu olsaydım ve hangi teknik adamın takımında futbol oynamak istediğim sorulsaydı aynı yanıtı verirdim.
ANLATMASI VE UYGULATMASI ÇOK İYİ
Genelde televizyonda canlı maç izlemek, tribün kültüründen geldiğim ve bildiğim için pek keyif vermez, Guardiola’nın takımlarının maçları hariç. Gerek savunma gerek hücumdaki hamleleri, ötesinde bunu takımında futbolcusuna önce anlatımı sonra sahada uygulatması çok iyi. Bir teknik adam için bunlar çok değerli.
MESELE TAKIM OLMAKTA
Yoksa; grubumuzda da örnekleri var isim vermem doğru olmaz. Yüksek meblağlı bedeller ödeyerek iyi bir kadro kurarsınız ama iyi bir takım olamadıktan sonra hiçbir anlamı kalmaz. Bir de mesele sadece yıldız futbolcu veya takımı oynatmakta değil yeni yetenekleri de oynatıp önünü açmakta. Guardiola onu da çok iyi başarıyor. Ondan sebep, benim teknik direktörlükteki rol modelim Guardiola.”

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.