CHP Grubu’ndan çöp tesisine şerh!
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Aralık ayı meclis toplantısında gündemin 45’inci maddesi, Kandıra’da kurulması planlanan atık depolama tesisi tartışmaların odağı oldu. CHP Grubu maddeye muhalefet şerhi koyarken, CHP’li meclis üyesi Ozan Yılmaz mecliste yaptığı kapsamlı konuşmayla risklere dikkat çekti.
Yılmaz konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Kocaeli’de bir atık depolama tesisine ihtiyaç olmadığı yönünde bir iddiam yok. Ne yazık ki ülkemiz artık üretimden çok tüketime doğru yöneldi. Ve bu durum atıkların bertaraf edilmesini zorunlu kılıyor. Fakat bu tesisin varlığından çok daha önemli olan bir konu var; nereye yapılacağı. Çünkü yanlış bir yer seçimi yalnızca bugünün sorunu olmayacak, gelecek yıllar için de telafisi imkansız olan sonuçlar doğuracaktır. Tesisin kurulmak istendiği bölge yapısı itibariyle karstik kireç taşları üzerinde bulunuyor. Bu basit bir coğrafya detayı değil. Doğrudan bir uyarı aslında. Bu toprak yüksek oranda geçirgendir demek. Ne yeryüzü ne de yeraltı suyunu durdurmaz demek.
ÇALIŞTAY RAPORU: “SIZINTI KAÇINILMAZDIR”
Gelelim işin teknik boyutuna. 8 Şubat 2025 tarihli bir çalıştay raporu hazırlandı. Orman masasının görüşlerinin yer aldığı 7’nci sayfada yağmur suyunun ve atık içinden süzülen sızıntı suyunun yüzeysel akışa geçebileceği açık bir şekilde ifade ediliyor. Aynı raporun 11’inci sayfasında çok daha ciddi bir uyarı var. Ne kadar güvenli bir tesis kurulursa kurulsun başta olağanüstü yağışlar olmak üzere fırtınalar, atmosferik olaylar karşısında bu tesisin yapı bütünlüğü bozulursa sızıntının yeraltına karışması kaçınılmazdır tespiti var. Bakın bu ifade risk vardır demiyor, kaçınılmazdır diyor. Bu sızıntının nereye gideceğini hepimiz biliyoruz. Sarısu havzasına gidecek, yeraltı su kaynaklarına gidecek, tarım alanlarına ve en sonunda da insanların yaşam alanlarına gidecek.
TARIM VE HAYVANCILIK İÇİN AĞIR TEHDİT
Aynı çalıştay raporunun bu kez tarım ve hayvancılık masasının görüşlerinin yer aldığı 8’inci sayfasında çok net bir tespit yapılmış. Her ne kadar 2. Derece depolama tesisi olsa da buraya gelmesi muhtemel ağır metallerin önce toprağa, daha sonra da su kaynaklarına karışarak ekolojik dengeye zarar vereceği muhakkaktır diyor. Bu alanda oluşan çevresel faktörler, zehirli gazlar, atık sular tarım alanlarını ve alandaki bitkilerin yetişmesini doğrudan etkileyecektir diyor. Üstelik bu proje sahası içerisinde mera alanları da mevcut. Dolayısıyla yalnızca tarımsal üretim değil hayvancılığı da tehdit eden bir durum söz konusu.
“BİR HALK SAĞLIĞI MESELESİ”
Organik atıkların depolanması ve bunların bertaraf süreçleri metan gazı üretir. Bu bilimsel olarak tartışmaya kapalı. Karadeniz üzerinden Kandıra’ya gelen sert rüzgarlarla birlikte bu metan gazları geniş bir alana yayılacak; hem insan sağlığını hem iklimimizi hem de bölgenin hava kalitesini olumsuz etkileyecektir. Bu, yalnızca çevresel bir mesele değil bir halk sağlığı meselesidir. Bunları bir kenara bırakalım oranın bölgesel trafik yükünü de arttıracağı aşikar. Bu ölçekte büyüklükte bir tesisin yoğun taşıma trafiğine maruz kalacağı aşikar. Kamyon trafiği ile bölgesel yaşam konforunun da aynı ölçüde zarar göreceği aşikar.
“ANAYASA, PARİS İKLİM ANTLAŞMASI, ÇEVRE KANUNU… HEPSİ BİZİ SORUMLULUĞA ÇAĞIRIYOR”
Anayasamızın çevrenin korunması başlıklı 56’ncı maddesine göre çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek hem devlete hem de vatandaşlara görev olarak yüklenilmiştir. Tarafı olduğumuz uluslararası antlaşmalardan Paris İklim Antlaşmasının 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre ormanlar da dahil olmak üzere tüm sera gazı ve yutak alanlarının korunması ve güçlendirilmesi esastır. 2872 sayılı çevre kanunumuzun 1 ve 3’üncü maddesine göre başta idare olmak üzere herkesin çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi konusunda yükümlülüğü vardır. Biz bugün bu yükümlülüğün tam ortasında bulunuyoruz.
“RİSK UNSURLARININ TAMAMINI BARINDIRIYOR”
Normlar hiyerarşisinde sona doğru gelirken ilgili yönetmelikten bahsetmesem olmaz. Atıkların depolanması dair bir yönetmelik var. Yer seçimi başlıklı 15’inci maddeye göre bu tesisin yer seçimi yapılırken orman, ağaçlandırma ve koruma altına alınmış alanlara uzaklığın, su kaynaklarına, havzalara, bölgenin yeraltı su seviyesine, su akış yönlerinin durumuna, toprağın jeolojik yapısına, hakim olan rüzgarın yönüne ve yağış durumunun dikkate alınması şarttır diyor. Kandıra Kocakaymaz Pirceler ve Akçakese mahalleleri arasında kalan bu proje konumu bu maddede tek tek sıralanan risk unsurlarının neredeyse tamamını barındırıyor.
“KANDIRA’NIN GELECEĞİNE İLİŞKİN BİR KARAR”
Basında da yer aldığı üzere birkaç gün önce ilgili vatandaşlarımız, derneklerimiz, STK’larımız birleşerek bu olumlu ÇED raporunun iptali için yürütme durdurma talepli dava açtılar. Bu kadar hayati bir konuda en azından yürütme durdurma talebinin sonucu beklenmeden adım atmak geri dönüşü olmayan bir hataya sebep olacaktır. Bu salonda bulunan ve oy hakkının kullanacak olan tüm meclis üyelerine sesleniyorum: birazdan kullanacağımız oy yalnızca Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Aralık ayı meclis gündeminin 45. Maddesine ilişkin olmayacak. Bu oy, Kandıra’nın, bölgedeki tarımın, çocuklarımızın içeceği suyun, soluduğumuz havanın geleceğine ilişkin bir karar olacak. Şu anda bu salonda arka sıralarda çıkacak kararı endişe ile bekleyen Kandıra halkı bulunuyor. Onların geleceği buradan çıkacak kararın sonucuna bağlı. Tüm meclis üyelerinden bu sorumlulukla oy kullanmasını rica ediyorum.
Kaynak:Cengiz Akgün
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.