Atları koşturmasın martıları vurmasınlar

Atları koşturmasın martıları vurmasınlar

Evinde kedi besleyen, Cumaköy’deki aldığı binicilik eğitimi ile lisans edinen Cemre Kaya; atların koşturulmasına, eziyet gerekçesiyle karşı. Bir de özellikle sahil ilçelerinde havai fişek gösterilerine karşı: Her gösteri çok sayıda martıyı öldürüyor

 

 cemre-kaya-123.jpg

** Anaokulu, ilkokulu ve orta biri Darıca’da okuyup altıncı sınıfı Tuzla’da tamamlamak üzere olan 12 yaşındaki Cemre Kaya’nın hedefi bilgisayar mühendisliği ancak gerek eğitimini, gerekse lisans eğitimi sonrası yaşantısını yurt dışında sürdürmek istiyor

 

 

** Evinde kedi besleyen, Gebze Cumaköy’deki aldığı binicilik eğitimi ile lisans edinen Cemre Kaya; atların koşturulmasına, eziyet edildiği gerekçesiyle karşı. Bir de özellikle sahil ilçelerinde havai fişek gösterilerine karşı: Her gösteri çok sayıda martıyı öldürüyor

 

 Dünyayı güzellik kurtaracak bir insanı / Sevmekle başlayacak her şey Dostoyevski ile Sait Faik Abasıyanık’ın kimi eserlerinden derlenen, Zülfü Livaneli tarafından bestelenen anonim eser, günümüz insanlığının temel ihtiyaçlarından birini ifade ediyor..

Z KUŞAĞININ KÜÇÜK YAŞTAKİ TEMSİLCİSİ

 

at-sirtinda-1.png

Cemre Kaya; 1997 – 2012 arası doğan çocuklar veya nesil için tanımlanan bir Z kuşağı… 15 yıl süre konulan kuşağın, 12’nci yılına denk gelen doğumundan ötürü kuşağının, diğer kuşak mensuplarına kıyasla küçük yaştaki temsilcilerinden. Ama, “Büyümüşde küçülmüş” diye tabir edilenlerden..

Üniversite tahsilini ve lisans eğitimi sonrası yaşamını yurt dışında sürdürmek gibi bir hedef sahibi Cemre Kaya ile röportajımızda çeşitli konulara değindik. Ana başlığa hangisini çekelim diye tasarlarken hayvan sevgisi ve sevgi temalı olanını tercih ettik…

ALIŞKANLIK HALİNE GETİRDİ

Yaklaşık üç senedir binicilik yapan, atçılık üzerine, Gebze Cumaköy’deki tesislerden lisans edinen Cemre Kaya, “Ata binmeyi küçüklükten beri istiyordum. Bir gün okula gitmemiştim. Annemin de aklına geldi, ‘götüreyim’ dedi. Ben tek seferlik, ata bineyim geleyim diye gittim. Sonra annem biletler aldı. Her hafta gide gele alışkanlık haline getirdim” dedi.

FİLMDE ATA BİNEN KIZ

ÇOCUĞUNDAN ESİNLENDİ

At merakı ve sevgisinin küçük yaşlarda izlediği bir filmde, ata binen kız çocuğundan esinlendiğini kaydeden Cemre Kaya; o filmi de zaten atları sevdiği için izlemiş. Ferdi bir spor dalı olan binicilikte lisans edinmenin, otomobil ehliyeti edinmek gibi bir şey olduğunu kaydeden Kaya, yarışmalara hiç katılmamış. Edindiği lisans, kendisine o hakkı tanısa dahi katılmaya da hiç niyeti yok:

BAHİS OLMASAYDI DA SEVMEZDİM

 

sahil.jpg

“At yarışlarını ve bahisleri sevmiyorum. Atı koşturup yarıştırıyorlar, televizyonda da çıkıyor öyle. Sevmiyorum. Gerek atın yarıştırılması gerekse bahis hali, ikisi de hoşuma gitmiyor. Bahis olmasaydı da hoşuma gitmezdi at yarışları. İnsanların zevki için, yazık oluyor, çok yoruyorlar.

SIKIŞTIRIYOR VE KIRBAÇLIYORLAR

Annesi Ayşe Kaya anlatıyor: At yarışlarında atı sıkıştırıyor veya kırbaçlıyorlar. Cemre’nin hiç hoşuna gitmiyor. Cemre atı hızlı koşturmuyor. Hocası havaya kırbaç sallayınca koşmaya başlıyor. Bir keresinde hocası öyle yapınca at hocaya gıcık kapıp ani fren yaptı. Cemre’yi kafasının üzerinden yere attı.

KENDİ HALİNDE KOŞTURULMALI

Cemre Kaya devam ediyor: O kazada bir şey olmadı bana. Hoca da gerçek at hocası değil, oranın sahibiydiFiller kaçmasın diye ayaklarına bir şey bağlıyorlar. O da çektiği zaman, canını acıtan bir şey. Filler öyle alışıyor ve çıkarttıkları zaman dahi kaçmayı denemiyorlar. Bahis olmamalı. Atlar koşturulmalı ama eziyet yapmadan, kendi halinde koşturulmalı.”

HER GECE MUTLAKA, ATIYORLAR!

Kendisini hümanist ve hayvansever olarak tanımlayan Cemre Kaya, Sakarya’nın Hendek İlçesi’nde havai fişek patlayınca, annesinin “oh çektiğini” söylerken hak verdiğini de ifade ediyor:  “Arabayla giderken karşımıza martılar çıkıyor, uçamıyorlar. Hep karşılaşıyoruz. Bizim burada her gece mutlaka havai fişek atıyorlar.”

Annesi Ayşe Kaya ekliyor: “Her gece, her havai fişek gösterisinde martılar ölüyor. Bize denk geldi. Devlet kurumundan, veteriner çağırdık. Gelemedi. Veteriner hekime götürdük, sonuç alamadık. Bir mantının kanadı kırıldıysa, o artık iyileştirilemez. Havai fişek gösterileri, özellikle sahil ilçelerinde yasaklanmalı.”

 

nio.jpg

 

 

NİO ÇOK İŞTAHLI: Evinde Nio adlı kedisini özenle besleyen Cemre Kaya sorumuz üzerine, “Cinsinden ötürü değil, çok yedirdik ondan şişman” dedi. Gebze Cumaköy’de at biniciliği üzerine eğitim alan, sertifika edinen Kaya, at yarışlarına kayıtsız şartsız karşı. Z kuşağı Cemre; havai fişek gösterilerinin ise özellikle sahil kesimlerinde martılar için büyük risk taşıdığına dikkat çekti.

**

 

Güncel hedefi: Bilgisayar mühendisliği

Her çocuk gibi hangi mesleği seçeceğine dair değişkenlikler gösteren Cemre Kaya’nın ilk gözde mesleği, çocuk doktorluğu olmuş: “Diyordum ki, çocuklara hiç ilaç yazmayacağım.”

İkinci ve henüz güncelliğini koruyan hedefi ise bilgisayar mühendisliği: -Sorular üzerine- “Halen aynı meslekte kararlıyım. Robotları seviyorum ve bilgisayar programında bir şeyler yapmayı seviyorum. Program yazmak istiyorum. Okulumuzda kodlama var ama şimdi, online derslerde yok. Evde, bir tane set aldık. Bilgisayarıma bağlayıp çalışmalar yapabiliyorum. Tahta gibi bir şey var. Üzerinde elektronik şeyler var. Bilgisayarımdan kodluyorum. Işık yanıyor veya ses çıkıyor.”

İNGİLİZCE’DEN ALMANCA’YA

ÇEVİRİ: EVET YAPABİLİRİM

İngilizce ve Almanca öğreniyor: -Sorular üzerine-  Derecesini bilemem. İngilizler ile sohbet edemem ama, biliyorum. Kendimi anlatabilirim. İngilizce’den Almanca’ya çeviri, evet yapabilirim. Bazen İngilizce hocasının sorularına Almanca cevap verdiğim oluyor. Ama sınavlarda karıştırmıyorum.”

 

istikamet.jpg

 

 

 

 YURT DIŞINDA DAHA ÇOK GELİŞİR VE KAZANIRIM: Cemre Kaya da ülke genelinde çok sayıda gencin kaygısını yaşıyor ve yurt dışında eğitim almayı, ama daha vahimi, temelli kalmayı da düşünüyor: “Yurt dışını düşünüyorum çünkü Türkiye’de pek olanaklar yok. Mesela üniversite eğitimi esnasında ve sonrasında iş bulma açısından çok imkân yok. Yabancı ülkeler daha iyi. Bilgisayar mühendisliğini bitirince, iş sahalarımı çok incelemedim ama büyük ihtimalle öğretmen de olabiliyorum. Yurt dışında daha çok para kazanabilir ve daha çok gelişebilirim. Bir de Türkiye’ye alıştım artık. Başka ülkeler de görmek istiyorum. Temelli gitmeyi de düşünüyorum.”

**

 

Yine kamu okuluna döneceğim

 

12 yaşındaki Cemre Kaya, anaokulunu Darıca’da ismini unuttuğu bir anaokulunda tamamladı. Bayramoğlu Mahallesi’ndeki Yunus Emre İlkokulu mezunu. Ortaokula yine Darıca’da Piri Reis Mahallesi’ndeki Şehit Hasan Kaya İmam Hatip Ortaokulu’nda başladı, beşi bitirdi. Ailesi Tuzla’ya taşınınca altıncı sınıfı bu dönem, Tuzla’da özel bir okulda tamamlamak üzere.

 

ÖZELDE HOCALAR BİZİMLE DAHA İLGİLİ

Ailesinin Darıca’da oturduğu yıllarda hep kamu okullarında eğitim alan, Tuzla’ya taşınınca özelde devam eden Cemre Kaya, önümüzdeki dönem yine kamu okulunda devam edecek. “Neden?” diye soru ve sorular sorduk. Şu yanıtları aldık: “Özel okulda notlarımı düşünmem gerekmiyor. Hocalar zaten basıyor puanı ama burada da mutlu oluyorum. Hocalar çok kızmıyor. Bir şeyi anlamayınca tekrar anlatıyorlar. Çünkü, sınıfın çoğu anlamamış oluyor zaten. Burada hocalar bizimle daha ilgili.

GERÇEK NOTUNU LGS’DE GÖRÜYOR

Notları yüksek tutuyorlar ama; ben zaten soruları genelde doğru yapmış oluyorum. Kendimi kontrol da ediyorum. Bir iki yanlışım çıkıyor, farkında oluyorum. Hoca bir iki yanlışa rağmen yine 100 veriyor ama ben aslında 90 veya civarı aldığımın farkında oluyorum.  Aslında, genel anlamda doğru bir şey değil ama herkes sonuçta, LGS’ye girince gerçek notunu görüyor. 60-70 alacaklara da hoca 75-80 falan veriyor. Gene notunu yükseltiyor ama 100 verip, fazla da abartmıyor.”

 

tembel.jpg

 

AÇIK ARA BİRİNCİYİM. NİYE ÇALIŞAYIM!  “Bu sene özel okulu bırakıyorum. Burada, dediğim gibi notları yükseltiyorlar ve pek de başarılı çocuk yok. Ben de kimseyi geçmeye çalışmadığım için de kendimi geliştiremiyorum burada. Rekabet edecek kimse yok. Devlet okulunda öğrencilerin sınavları geçmesi için çalışması gerek. Okulumda şu an açık ara birinciyim. Keyif vermiyor. O yüzden diyorum ki, neden çalışayım.”

 

 

**

AGATHA CHRİSTİE VE SHERLOCK HOLMES’U TÜM ÇOCUKLARA ÖNERDİ

 

Kitabı, ‘İçimdeki Müzik’ ile sevdim

 

kitap-007.jpg

 

Cemre Kaya’nın kitapla arası ilk başlarda hiç iyi değilmiş. Ama bir kitap, her şeyi değiştirmiş: “Ben çocuklara kitap okumalarını tavsiye ederim. Çünkü eskiden sevmiyordum, yırtıp atasım geliyordu. Genelde öğretmenlerimin önerdiklerini veya annemin aldığı klasikleri okuyor, klasik kitapları da sevmiyordum o zaman. Çünkü çocuklar için uyarlandığı için özünden de çıkıyor, başka bir şey oluyordu.  Önce, ‘İçimdeki Müzik’ (Sharon M.Draper) diye bir kitabı, beşinci sınıfta okudum. Beşinci sınıfta okudum, çok sevdim. Aynı yazarın, “Karışık” diye bir kitabını aldım. O da çok güzeldi. Ama İçimdeki Müzik daha güzeldi…

Kitap okumaya başladıktan sonra derslerde anlama kabiliyetim arttığını kaydeden Cemre Kaya şöyle devam etti: “Hem okudukça, hız da artıyor. Kitabı hızla okuyup anlamaya başladıkça, sınavda soruları da aynı hızla anlayıp yanıtlamış oluyorum.

Mesela Türkçe hocası bir soru veriyor. Çözümü bitince, diğerine geçiyor. Hoca soruyu okurken, ‘Ben yaptım’ diyorum. Benden sonra bir arkadaşım daha, o da çok kitap okuyor, yaptığını söylüyor. Bir dakika sonra diğerleri de bitirmiş başlıyor.

Sherlock Holmes ve Agatha Christie kitaplarını tüm çocuklara öneririm. Bir de Hırsızlar Kralı (Comelia Funke) diye bir kitap var, o da çok güzel.

Yeni yazarları çok tutmadım. Aziz Nesin’i çok seviyorum, annem almıştı okudum.

Hababam Sınıfı, eskisini izledim. Birer defa izledim. Bir de Rıfat Ilgaz’ın kitabını okudum beğendim ama Rıfat Ilgaz olduğunu bilmiyordum. Hababam Sınıfı’nda beden eğitimi öğretmenini, (Şener Şen) çok beğendim.”

 

 

 

 

 

Darıca Piri Reis’te büyürken

Adeta Türkiye’de büyüdüm

 

 

** 2009 yılında dünyaya gelen Cemre Kaya’nın 2020’ye kadar olan yaşamı Darıca, Piri Reis’te geçti. Ailesi, Darıca’da iken sosyal yaşam için geldiği Tuzla’ya pandemi öncesi taşındı. Henüz sokakta arkadaş edinmeyen Cemre Kaya annesine katılıyor: “Piri Reis’te büyürken adeta Türkiye’de büyüdüm.”

 

İstanbul’un en doğudaki ilçesi Tuzla; İstanbul’un Kartal, Pendik, Kadıköy ilçeleri gibi Gebzeliler’in sosyal yaşam için yoğunlukla tercihi olan ilçesi. Kendisine has mistik yapısıyla Tuzla çarşısı, balık restoranları, meşhur köftecisi, dolgu ile de olsa sahili, geçtiğimiz yıllarda “çok lazımmış” gibi konuşlanan sıra dışı mimarili AVM’si ile Gebze’ye yakın mesafede önemli bir cazibe merkezi.

AŞİNA İDİLER. TAŞINDILAR

Cemre Kaya’nın ailesi de 2020 yılının ilk aylarında Darıca’daki evlerinden Tuzla’nın Cami Mahallesi’ndeki yeni evlerine taşındı. Aile, Darıca’da oturdukları yıllarda da sosyal yaşam için Tuzla’yı tercih ediyordu. Cemre Kaya’nın da bugüne kadarki 12 yıllık ömrünün 10 yılından fazlası Darıca’da, Piri Reis Mahallesi’nde geçti.

YEŞİL ŞERİTLİ BETON YIĞINLARI

Ailenin Darıca’da ikamet ettiği site sahile yaya 5-10 dakika mesafede, “bahçe” denemeyecek şekilde daracık bir yeşil şeride sahip, sokaktaki diğer binaların çoğunda olduğu gibi bildiğiniz beton yığını. Cemre Kaya tam pandemi sürecinde Tuzla’ya taşındıkları için, sokak kısıtlamalarının da etkisiyle henüz aynı binada veya sokakta arkadaş edinmemiş. Okuldaki arkadaşlarından bir grup oluşturmuş.

İLKOKUL YILLARIM ÇOK GÜZELDİ

Şimdilerde Darıca’nın Piri Reis Mahallesi, adeta gözünde tütüyor: “Mutlu bir çocukluk dönemi geçiriyorum. Özellikle ilkokul yıllarımda çok güzel bir yere denk geldim.  Darıca’nın Piri Reis Mahallesi idi. Genelde gecekonduların olduğu bir yerdi. Herkes çok iyiydi.”

KÖY HAVASINI DA YAŞADIK

Cemre Kaya’nın bıraktığı yerden, annesi Ayşe Kaya ilaveten devam etti: “Piri Reis’te herkes, gecekondudan geçerken korkardı. Ama benim kızım o mahallede, tüm Türkiye’nin tüm çocukları ile okumuş, büyümüş gibi oldu. Bu çok önemli bir şey. Yeri geldi. Köy havasını da yaşadık. İnsanların tavukları var. Çukur kazmışlar, ekmek yapıyorlar.

DÖRDE GELDİĞİNDE

KIZIMDAN KORKUYORLARDI

Kavga da yaşadı kızım Piri Reis’te. İlkokul birde iken, ‘Anne bana bebek diyorlar’ diye gelirdi eve. ‘Şurama vurdular, burama böyle yaptılar. Şuyumu aldılar.’ Hiçbirine karışmadım. Dördüncü sınıfa geldiğinde, oğlan çocukları kızımdan korkuyordu.

HANGİ ÇOCUK DAHA MUTLU?

Ama burada, sahil kesimindeki arkadaşları, çizimi bile telefonda yapıyorlar. Ders telefon, görüşme telefonda. Hep ekranda. Ama oradakiler, şimdi arayıp Mustafa ile görüşeceğimi söylesem, hep sokakta. Ne pandemi dinliyorlar, ne başka bir şey. Hangi çocuk daha mutlu sizce?”

TÜM GÖRÜŞMELER ONLİNE

Tuzla ile Darıca kıyaslamasında Darıca Piri Reis’in, sokakların çok daha iyi olduğunu belirten Cemre Kaya, “Burada bisikletle geziyor, bazen yürüyorum. Okulda arkadaş grubum var ama burada pek yok. Bina içinde de tek çocuk benim. Karnemi ve hediyemi de online aldım. Arkadaşlar ile de online görüşüyorum” dedi.

 

cemre-kaya-112.jpg

 

 Cemre Kaya’nın ve ailesinin Tuzla’da ikamet ettikleri binanın “bahçe” denilen kısmı, fotoğraftaki kadar.

cemre-kaya-113.jpg

Sokağın büyük kısmı, beton yığını.

 

1111111-003.jpg

Cemre Kaya, annesi Ayşe Kaya ve kedileri Nio ile.

 

**

 

Yine kamu okuluna döneceğim

 

12 yaşındaki Cemre Kaya, anaokulunu Darıca’da ismini unuttuğu bir anaokulunda tamamladı. Bayramoğlu Mahallesi’ndeki Yunus Emre İlkokulu mezunu. Ortaokula yine Darıca’da Piri Reis Mahallesi’ndeki Şehit Hasan Kaya İmam Hatip Ortaokulu’nda başladı, beşi bitirdi. Ailesi Tuzla’ya taşınınca altıncı sınıfı bu dönem, Tuzla’da özel bir okulda tamamlamak üzere.

 

ÖZELDE HOCALAR BİZİMLE DAHA İLGİLİ

Ailesinin Darıca’da oturduğu yıllarda hep kamu okullarında eğitim alan, Tuzla’ya taşınınca özelde devam eden Cemre Kaya, önümüzdeki dönem yine kamu okulunda devam edecek. “Neden?” diye soru ve sorular sorduk. Şu yanıtları aldık: “Özel okulda notlarımı düşünmem gerekmiyor. Hocalar zaten basıyor puanı ama burada da mutlu oluyorum. Hocalar çok kızmıyor. Bir şeyi anlamayınca tekrar anlatıyorlar. Çünkü, sınıfın çoğu anlamamış oluyor zaten. Burada hocalar bizimle daha ilgili.

GERÇEK NOTUNU LGS’DE GÖRÜYOR

Notları yüksek tutuyorlar ama; ben zaten soruları genelde doğru yapmış oluyorum. Kendimi kontrol da ediyorum. Bir iki yanlışım çıkıyor, farkında oluyorum. Hoca bir iki yanlışa rağmen yine 100 veriyor ama ben aslında 90 veya civarı aldığımın farkında oluyorum.  Aslında, genel anlamda doğru bir şey değil ama herkes sonuçta, LGS’ye girince gerçek notunu görüyor. 60-70 alacaklara da hoca 75-80 falan veriyor. Gene notunu yükseltiyor ama 100 verip, fazla da abartmıyor.”

 

tembel.jpg

 

 

AÇIK ARA BİRİNCİYİM. NİYE ÇALIŞAYIM!  “Bu sene özel okulu bırakıyorum. Burada, dediğim gibi notları yükseltiyorlar ve pek de başarılı çocuk yok. Ben de kimseyi geçmeye çalışmadığım için de kendimi geliştiremiyorum burada. Rekabet edecek kimse yok. Devlet okulunda öğrencilerin sınavları geçmesi için çalışması gerek. Okulumda şu an açık ara birinciyim. Keyif vermiyor. O yüzden diyorum ki, neden çalışayım.”

 

 

**

AGATHA CHRİSTİE VE SHERLOCK HOLMES’U TÜM ÇOCUKLARA ÖNERDİ

 

Kitabı, ‘İçimdeki Müzik’ ile sevdim

 

kitap-007.jpg

 

Cemre Kaya’nın kitapla arası ilk başlarda hiç iyi değilmiş. Ama bir kitap, her şeyi değiştirmiş: “Ben çocuklara kitap okumalarını tavsiye ederim. Çünkü eskiden sevmiyordum, yırtıp atasım geliyordu. Genelde öğretmenlerimin önerdiklerini veya annemin aldığı klasikleri okuyor, klasik kitapları da sevmiyordum o zaman. Çünkü çocuklar için uyarlandığı için özünden de çıkıyor, başka bir şey oluyordu.  Önce, ‘İçimdeki Müzik’ (Sharon M.Draper) diye bir kitabı, beşinci sınıfta okudum. Beşinci sınıfta okudum, çok sevdim. Aynı yazarın, “Karışık” diye bir kitabını aldım. O da çok güzeldi. Ama İçimdeki Müzik daha güzeldi…

Kitap okumaya başladıktan sonra derslerde anlama kabiliyetim arttığını kaydeden Cemre Kaya şöyle devam etti: “Hem okudukça, hız da artıyor. Kitabı hızla okuyup anlamaya başladıkça, sınavda soruları da aynı hızla anlayıp yanıtlamış oluyorum.

Mesela Türkçe hocası bir soru veriyor. Çözümü bitince, diğerine geçiyor. Hoca soruyu okurken, ‘Ben yaptım’ diyorum. Benden sonra bir arkadaşım daha, o da çok kitap okuyor, yaptığını söylüyor. Bir dakika sonra diğerleri de bitirmiş başlıyor.

Sherlock Holmes ve Agatha Christie kitaplarını tüm çocuklara öneririm. Bir de Hırsızlar Kralı (Comelia Funke) diye bir kitap var, o da çok güzel.

Yeni yazarları çok tutmadım. Aziz Nesin’i çok seviyorum, annem almıştı okudum.

Hababam Sınıfı, eskisini izledim. Birer defa izledim. Bir de Rıfat Ilgaz’ın kitabını okudum beğendim ama Rıfat Ilgaz olduğunu bilmiyordum. Hababam Sınıfı’nda beden eğitimi öğretmenini, (Şener Şen) çok beğendim.”

 

 

 

 

**

PİYANİST, YENİ NESİL RESSAM, TİYATROCU..

 

Bestem kötüydü bir

daha beste yapmadım

 

cemre-kaya-104.jpg

 

 Kahvaltı yaparken bazen haberleri izleyen ancak öylesine bakan Cemre Kaya’nın haberler ve siyaset ilgisini çekmiyor. Spor ve diğer programlar da ilgisini çekmiyor. Televizyonla fazla aram yok. Ama Neftlix, illaki var:  “Aksiyon, casusluk, dedektiflik tarzı filmleri seviyorum. Deniz kızları içerikli olanları çok seviyorum. Zaten Netflix’te çocuklar için olan programlar, diziler belli. Bana göre pek film olmuyor.”

BALOYA GİTMEDİM, OYUNA GİTTİM

 

cemre-kaya-109.jpg

Tiyatro ile de arası çok iyi. Gebze’de Cenk Gür’ün kurucusu olduğu Armada Tiyatro ekibinde: “Orada bize skeçler veriliyor. Hoca etkinlikler yaptırıyor. İsmini hatırlamadığım, çok sayıda oyunda sahneledim. Gebze’de Osman Hamdi Bey, Çayırova’da Necmettin Erbakan Kültür Merkezleri’nde sahne aldık. Bir de uzakta bir yerde oyun sahneledik. Bir de uzakta bir yerde oyun sahnelenecekti. Oyunculardan biri gelemedi. Mezuniyet balomun olduğu gündü. Baloya gitmedim, oyuna gittim. Orada konuşan biri değildim. Sadece öğrenci olarak oturuyordum. Dört öğrenciden biri bendim. Tiyatroyu, sürekli hale getireceğim.

OSMAN HAMDİ BEY’DE

NE VARSA İZLİYORDUK

Tiyatroya olan merakım annemin beni küçükken tiyatro oyunlarını izlemeye götürmesi ile başladı. Osman Hamdi Bey’e gidiyor, o gün ne varsa izliyorduk. Genelde beğeniyordum. Komedi türünü daha çok seviyorum. Martı adlı tek kişilik bir oyunu Armada’dakiler oynamıştı, izledim ve çok beğendim. İzlerken sıkılmadım. Ben çok sevmiştim.”

BESTEYİ BİR DAHA, DENEMEDİ

 

cemre-kaya-110.jpg

Piyano çalmayı Polat Karayel’den aldığı özel dersle öğrenen Cemre Kaya, röportajımız esnasında küçük bir dinletide de bulundu. Hareketli, yeni çıkan rep türü şarkıları sevdiğini kaydeden Cemre Kaya, çocukların hayrına düzenlenen bir konserde de sahne almış. Bir ara beste denemiş, “Kötü” imiş. Bir daha denemediğini kaydeden Cemre Kaya, olanı çalmayı daha çok seviyor.

15 SANİYELİK ÇİZGİ FİLM

2-3 SAATTE HAZIRLANIYOR

Resim çizmeyi ama yeni nesil çizimler yapmayı seven Cemre Kaya, cep telefonundan bir çalışmasını gösterip, “Bu anime. Bir yerden bakıp çizdim. Genelde kendi tasarladıklarım oluyor, genelde kadın çizmeyi seviyorum. Çizgi film tarzı çalışmalarım da oldu. Bilgisayardan bir uygulamayı kullanıyorum. Burada şu an 140 resim var. Bir ana karakteri var. 15 saniyelik bir çizgi film gösterisi, 140 resimden oluşuyor ve hazırlanması 2-3 saat sürüyor” dedi.

Cemre Kaya, bir ara jimnastiği de gitmiş ama kez bırakmış: “Hareketleri seviyordum ama bir süre sonra sıkıcı olmaya başladı.”

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.