Atatürk devrimleriyle özgürlük  kazanan kadın devrimi: Cumhuriyet

Atatürk devrimleriyle özgürlük kazanan kadın devrimi: Cumhuriyet

Eğitim-İş Sendikası Kocaeli 2 No'lu Şube Sekreteri Meral Akkaya, gazetemizin 8 Mart ilavesi için kaleme aldığı yorumunda, "Biz inanıyoruz ki gerçek bir demokrasi, kadın erkek eşitliği sağlanmadan gerçekleşemez" dedi

egitim-is-gorsel-takviye-ornegi.jpg

 

Kadınların hayatın her alanında ve erkeklerle eşit haklara sahip olduğu, her türlü şiddetin ortadan kalktığı, kadın cinayetlerinin son bulduğu, çocuk yaşta evliliklerin ve çocuk istismarının olmadığı bir dünya için mücadeleyi sürdüreceğiz!

**

8 Mart 1857’de New York’ta tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadın düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için greve gitti. Greve müdahale edilmesi sonucu 129 kadın işçi yanarak öldü. 1910 yılında 2. Enternasyonal Kadın Konferansı’nda, 17 Mart 1970 yılında ise Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak ilan edildi.

 

Ancak aradan geçen bunca yıla rağmen ülkemizde, kadına yönelik şiddet, kadın emeği sömürüsü, kadın bedeni sömürüsü, kadın yoksulluğu, kadın işsizliği, çocuk gelinler ve okula gönderilmeyen kız çocukları, tacizciyi, tecavüzcüyü, saldırganı koruyup kollayan hukuk sistemi, siyasi iktidarların kadını yok sayan gerici politikaları, kadının özgürleşmesi önünde en büyük engeller olarak durmaktadır. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri her geçen gün artarak yükselmektedir.

Bugün kız çocukları 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte örgün eğitim dışına itilmiş ve çocuk gelin, çocuk işçi sayısında artış yaşanmıştır.

TÜİK verilerine göre bile, Türkiye’de 16-17 yaş gurubunda olan kız çocuklarının resmi evlenmelerinin toplam resmi evlenmeler içindeki oranı yüzde 5’lere yakındır. Ancak bu rakamlar buz dağının görünen kısmıdır.

Erkek egemen toplumun kadınlara yönelik fiziki ve psikolojik şiddeti; işyerlerinde, evlerde, sokaklarda, yaşamın her alanında, artarak devam etmektedir.

Kadın cinayetleri katliam boyutuna ulaşmışken, yapılan yasal düzenlemeler kadınların can güvenliğini sağlamada yetersiz kalmaktadır. Her yıl yüzlerce kadın öldürülmekte, yaralanmakta ve tecavüze uğramaktadır.

Tablo bu kadar ağırken erkek katiller ve tecavüzcülerin kravat taktıkları için “iyi hal indirimleri” aldıklarına, “tahrik indirimi”nden yararlanarak cezasız kaldıklarına, tecavüz davalarında ise kadınların “rıza”larının arandığına tanık olmaktayız.

Erkek şiddetinin giderek artmasında, cinsiyetçi söylemlerle kadının değersizleştirilmesi, namus ve ahlak anlayışını salt kadına indirgenmesi önemli etken olmuştur.

Anayasa’nın 10. maddesi “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” demektedir. Siyasi iktidarın görevi şiddet dilini ve öç almayı yaygınlaştırmak değil, toplumdaki bireylerin eşit ve özgür olarak hayatlarını korumaktır.

2020 yılı Dünya Ekonomik Forumu’nun (DEF) Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda, Dünya ülkelerinin cinsiyet eşitliğine göre sıralandığı listenin ilk sıralarında İzlanda, Norveç, Finlandiya ve İsveç bulunurken Türkiye listenin sonlarında yer aldı.153 ülkenin bulunduğu sıralamada Türkiye ne yazık ki 130. sırada bulunuyor.

Aslında bir kadın devrimi diyebileceğimiz Cumhuriyet, Atatürk Devrimleriyle Anadolu kadınına özgür bir kimlik kazandı. Binlerce yıl boyunca Anadolu topraklarında kadın; bilgeliğin, üretkenliğin, çalışkanlığın, bereketin, sevginin ve barışın simgesi olarak anılmıştır. Bu anlayış günümüze dek yaşatılmışsa da zamanla bazı bağnaz kesimlerin kadını yalnızca çocuk doğurup ailesine hizmet etmekle yükümlü bir varlık olarak nitelemesiyle büyük bir kadın nüfusu eve hapsolmuş, erkeklerin izin verdiği ölçüde yaşamın içinde yer alabilmiştir.

Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu kadını, mayasında var olan cesaretini, yurdunu koruma inancını ve gücünü büyük bir kahramanlıkla ortaya koymuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında Mustafa Kemal’in önderliğinde gerçekleşen tüm devrimlerin ve çalışmaların içinde onurla yer almıştır.

Atatürk,1934 yılında, Fransa ve İsviçre gibi ülkelerden önce, kadınlarımızı seçme ve seçilme hakkına kavuşturmuş, 1935’te meclisteki kadın temsil oranı bakımından Finlandiya’dan sonra dünyada 2.sırada yer almamızı sağlamıştır. Bugün ise kadınların, yönetim kademelerinde olduğu gibi siyasetteki yeri de ne yazık ki istenilen düzeyde değildir.

Üyelerinin yüzde 60’a yakınını kadınların oluşturduğu EĞİTİM-İŞ Sendikası olarak, yeryüzüne barışı, çağdaşlığı, inceliği ve sayısız güzelliği kadınların getireceğine inanarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.

 

meral-akkaya--bayrak-ile-kadini-aliyoruz.jpg

Meral AKKAYA

Eğitim-İş Sendikası

Kocaeli 2 no'lu Şube Sekreteri

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.