Ara ki bulasın: Made in Didim  Gırla gitsin: Made in China…

Ara ki bulasın: Made in Didim Gırla gitsin: Made in China…

Didim’e gelen yerli turistin en zorlandığı nokta kentlerine dönüşte sevdikleri için Didim’e has bir hediyelik götürmek. Ortalık Çin malı kaynarken Türk malı bulmakta zorlanıyorlar

** Didim’e gelen yerli turistin en zorlandığı nokta kentlerine dönüştüğünde sevdikleri için Didim’e has bir hediyelik götürmek. Sabit esnafta da, el sanatları çarşısında da, “el emeği” tezgâhlarında da Didim malı hak getire.

** İstanbul’da Kadıköy, Bakırköy; Ankara’da Çankaya, İzmir’de Konak, Kocaeli’de İzmit ve emsali yurdum ilçelerinden farkı olmayan tezgâhlarda daha da vahimi, “Made in Turkey” değil “Made in China” hâkimiyeti var

 

Haber Analiz/Yorum

Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.” Mustafa Kemal ATATÜRK

Kaybetmekten korkma. Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin.” Che Guevara.               

 

Ülkemizde üretimin ne kadar önemli olduğunu ilelebet tek Başkomutan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk yukarıdaki sözleriyle kısa, öz, gayet yalın ifade etmiş. Sözü üstüne söz olmaz.

“Che Guevara” ne alaka diyecek olursanız, çok alaka. “Vazgeçtiğinde yenilmek” üretim ve ona paralel ticaret için de geçerlidir. Ülkemiz, “Yiğit düştüğü yerden kalkar” misali önce zirveyi sonra dibi ardından yine zirveyi gören çok sayıda girişimci hikâyesine de tanıktır. Çünkü vazgeçmemişlerdir ki yenilsinler.

“İYİKİNE” İSLAM ÜLKESİYİZ!

Aynı zamanda bu detayda da önemli; dini İslam olan ülkemizde “muhafazakârlar” iktidara geldiğinde de üstelik daha da çeşitlenerek varlığını sürdüren, “Talih, şans oyunları…” diye tanımlanan kumarda malı çuvalla götürenlerin o paranın hiçbir hayrını görmeden ailesini, yuvasını dağıtarak nasıl dip yaptığını ve bir daha asla toparlayamadıklarına dair batık hikâyelerine de…

Hani bir de İslam ülkesi olmasaydık, “vah halimize” idi.

Gerek gıda gerekse ürün bazlı üretim üzerine ilçelerimizi merkeze alarak şöyle bir beyin jimnastiği yaptığımızda herhalde Damal Bebek üstüne çıkılmamıştır. 1996’da Japonya’da düzenlenen, “Yöresel Folklorik Bebekler” yarışmasında, el emeği kategorisinde dünya birinciliği unvanını edinmiştir…

http://www.ardahan.gov.tr/damal-bebegi

 

FABRİKAYI PARKA ÇEVİRDİK.

GIDA DAĞITTIK… ÖVÜNDÜK!

Örneğin İzmit’te; SEKA Kâğıt Fabrikası’nı kapatıp başta ülkemiz yerel basını olmak üzere bizi kağıtta ithalata mahkum ederken aynı yere “Park yaptık” diye övünen, “Bu sene daha çok sosyal yardım yaptık” diye övünen, üretimden her geçen gün daha da kopan yönetim anlayışının topluma yansıması, yerel ölçekli özgün üretimde de varlığını adeta dip yaparak gösterdi.

SEKA PARKI BİLE

DİYEMEDİK: SEKA PARK!

Ve daha da vahimi, dilde ülkelerin bağımsızlığı çok önemlidir. SEKA Fabrikası’nın kapatılmasıyla kâğıtta ellere muhtaç kalmamız yetmedi. Kurulan parka SEKA Parkı dahi demedik de, bir zamanlar “Küçük Amerika” olmayı hedefliyorduk ya.. SEKA Parkı değil SEKA Park diye ad koyduk. “Bir harf” deyip geçmemek lazım. O bir harf, o olması gereken yerde olmayan (ı) harfi emperyalizme biatla, kölelikle eş anlamlıdır.

Bizde adettir. Tatile çıkan o tatil beldesinden sevdikleri için, o tatil yöresine has ama yerel, ama özgün bir objeyi hediye olarak götürmek ister. Bu sebepten ötürü Didim’de de çok sayıda ama çarşı, ama tezgâh dizileri, ama dükkana rastlamak mümkün. Ancak dilimize de hayli yerleşen İngilizce tabirle, “Made in Didim”i ara ki bulasın. “Made in China”, gırla gitsin…

TAŞIDIĞIMA DEĞMEZ Kİ…

Şahsımı merkeze aldığımda soru şu: “Gebze’ye dönüşte birkaç sevdiğime hediye alacaksam, tezgâhlarda ise gerek Gebze’de, gerekse Kocaeli ve coğrafi olarak değil ama ruhen bağlı olduğumuz İstanbul’un ilçelerinde de gördüklerimi alıp taşımaktansa, oralardan alırım. Navlun bedeli yok ama taşıdığına değmez ki.

 

urun-2.jpg

 

urun-3.jpg

 

TAPINAKTA GÖMÜT BULMUŞ GİBİ SEVİNDİK. MADE İN DİDİM, BURADA

 

Apollon’a gitmişken

uğramadan geçmeyin

Didim’e sadece gündüzleri denizi, plajı havuzu; geceleri restaurantı, barı, kafesi için gelmekle yetinmeyip, “Gezelim görelim” diyenlerin yüzde 100 olasılıklı uğrak yerlerinden biri Apolon Tapınakları olacaktır.

Otomobili olmayanların da kişi başı 7.5 TL bedel ödenen minibüsle gidiş dönüşü mümkün ancak hat numaraları ve güzergahlarına çok dikkat. Didim’in yerel eşrafı elbette hepi topu altı hattı hatim etmiştir. “Bulmacasever” yerli turist için çözüme ulaşmak eğlenceli olabilir, bardağa dolu yönden bakınca.

Altınkum’daki merkezden Apollan’a giderken 2 numaralı hattın, “direkt” olanına binin, “ring” olanına binmeyin. Minibüsün ön camlarında uyarı levhasına denk gelmedim. Hangisi direkt hangisi ring diye sormaktansa direk mevzuya girip, “Apollon’dan geçer mi” diye, üzerinde sadece “2” numara yazan minibüslere sorun. Diğerleri Apollan’dan kesin geçmiyor.

Dönüşte ise 2 numarayı beklemeyin veya isterseniz deneyin ama gelmez. 3 numarayı tercih edin. Hatta “Altınkum’dan geçer mi?” diye dahi sormayın, geçer. Kendinizi yabancı da hissetmemiş olursunuz bu şekilde.

Şayet çoluk çocuklu, beş kişilik bir aile iseniz, öğrenci indirimi okul tatilinde yok. Toplam minibüs bedeli 37.5 TL. “Öyle de battık böyle de” tipi yerli turist iseniz taksi, Altınkum merkezden 65 TL yazıyor. Bir de bulabilirseniz, binebilirsiniz.

Apollon tapınakları yanında Oniks taşına işçilik yapan, Didim’in teki olan bir zanaatkar var. Taş Didim’den çıkmıyor ama işçiliği Didim. Sultans Oniks Doğal Taş’a mutlaka uğrayın. Behlül Biçer ustayla da, çok uzatamasak da iki lafın belini kırdık. Detayı  yarın...

 

tas-ustasi.jpg

 

apollonu-gezenler.jpg

Köylüyle üretip ülkeye

döviz girdisi sağlıyor

 

 Yine aynı bölgede Didim’in en eski halıcısı var. Cuma günü, Cuma namazı vakti zamanı yolumuz düştü. Çok detaylı görüşmeye zaman, bir daha da fırsat olmadı. Mehmet Çallı’ya ait baba yadigarı bir işletme. İşyeri çalışanı Samet Taşkın’dan edindiğimiz bilgiye göre el boyası, kök boyası ile Didim’de köylü kadınların tezgâhlarda ürettiği ürünlerde Didim motifleri var. Fiyatlar çeşidine göre; 1000 liradan başlıyor 40 bin liraya kadar yükseliyor. Yabancı turistlerin de yoğun ilgi gösterdiği işletme, ülkemize kendi ölçeğinde önemli bir döviz girdisi sağlarken bunu bir de üretim üzerinden yerine getirmesi çok önemli.

 

hali-1.jpg

 

hali-2.jpg

 

hali-3.jpg

 

hali-4.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.