İstanbul Taksim Tünel Meydanı’nda 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Birleşik Haziran Hareketi’nce (HAZİRAN) düzenlenen insan zinciri ve basın açıklaması eylemine polis saldırısı, başlıktaki ifadeyi aklıma getirdi.

Öyle ya, ortada adı konmamış bir savaş varken,

Bu savaşa karşı çıkmak insanlık göreviyken,

Savaş karşıtlığını bastırmaya çalışan AKP halen iktidardayken,

Her ikisi de, zaman geçmeden durdurulmalıdır…

AKP, kolluk kuvvetleri marifetiyle savaş karşıtı gösterilere neden saldırıyor dersiniz ?

Saldırıyor;

Çünkü, onlar “Saray’ı yıkalım, savaşı durduralım” sloganıyla yol almaya çalışıyor.

Saldırıyor;

Çünkü, onlar bölgedeki çatışma ortamını hatırlatıp, “Yaşanan acıların sorumlusu AKP iktidarı ve Kaçak Saray’daki saltanatını kaybetmek istemeyen Tayyip Erdoğan’dır. Onların her ne pahasına olursa olsun iktidarı bırakmama inatları yüzünden ülkemiz felakete sürüklenmektedir. İktidara çöreklenen AKP’yi devirelim. Kaçak Saray’ı saltanat heveslilerinin başına yıkalım’’ diyor.

Saldırıyor;

Çünkü, onlar ‘’Akan kardeş kanını durduralım” diyor.

Bu arada, hukuk zemininde barışçıl demokratik hak olarak görülen basın açıklamaları sırasında atılan ‘’Hırsız katil Erdoğan’’ sloganı da AKP ve kolluk kuvvetlerini azdırıyor. Bu sloganın suç teşkil etmediği, bunun için yasal kovuşturmaya gerek olmadığı yönünde çok sayıda savcılık ve mahkeme kararı var.

Bu yasal gerekçeye dayanılarak atılan bu sloganı sindiremeyen AKP ve onun kolluk kuvvetleri, adeta azgın boğaya dönüyor.

HAZİRAN, ‘’AKP’yi ve savaşı durduralım’’ başlığı altında ülkenin bir çok yerinde sokağa çıkan binlerce insanla tepkiyi örgütlüyor, işte bu da AKP’yi rahatsız ediyor.

Bir yandan HAZİRAN, diğer yandan BARIŞ BLOKU, savaş politikalarıyla ayakta kalmaya çalışıp seçimi erteletme seçeneğini ülke gündemine sokmanın yolunu arayan AKP’nin uykusunu kaçırıyor.

İşte, bu yüzden HAZİRAN’ın eylemlerine slogan gerekçe gösterilerek resmi kolluk güçleri eliyle saldırılıyor.

İşte, bu yüzden BARIŞ BLOKU eylemleri polis destekli sivil faşist provokatörlerce arbedeye dönüştürülmeye çalışılıyor.

Bu taktiklerin hepsi, Türkiyeli emekçilerin, devrimcilerin bilmediği bir şey değil. Bu oyun, mutlaka boşa çıkartılacaktır.

Eğer, ülkenin, her şeye rağmen savaşa sürüklenmesini durduramazsak, bunu başaramazsak, 50 yıllık geleceğimiz karanlığa ipotek ediliyor demektir.

AKP ve savaşın durdurulması için ne gerekiyorsa yapılmalı. Meclis’te savaş politikalarına karşı durup ‘’tezkereye hayır’’ diyen HDP’li vekiller, sokakta bu karşı duruşu örgütlemek için elinden geleni yapan HAZİRAN ve BARIŞ BLOKU için süreç iyice keskinleşti. Saflar netleşiyor, bu yüzden de değişken politikaları iyi okumak, çabuk olmak, kitlelere benimsetilmekte zorlanılmayacak tavırlar geliştirmek, sokakları savaş çığırtkanlarına bırakmamak gerek.

Haydi, hep birlikte savaş politikalarının mimarı AKP’yi ve yaşanacak olası bir kirli savaşı durdurmak için adım atalım.

Yarın, çok geç olmadan…