Halil Yeni

Halil Yeni

Sokağın Sesine Kulak Verin

Sokağın Sesine Kulak Verin

 

 

Yolun ortasında, kaldırmaya mecali olmayan yorgun başıyla gördüm onu. Ben aşağıya gidiyordum, o yukarıya. Selam ettim. Nasılsın dedim. Hiçbir sakınca görmeden direk başladı anlatmaya.

 

Öyle anlatıyordu, konuşmaya öyle muhtaç bir haldeydi ki, uykusuz gözlerinde efkâr soluyordu gökyüzüne… O konuştukça ben dinliyor, yüzüne ve üzerine bakıyordum. Sakalları büyümüştü. Tişörtü eskimiş ve kirlenmişti birazda. Kalın, bıkmış sesiyle ‘’Çocuklarım’’ dedi, ‘’hasta’’.

 

İlk ‘’Oğlumun kalça kemiğinde sorun var. Büyüyemiyor. Doktor, hastane falan kar etmiyor’’ dedi. Sonra ikinci çocuğunun doğduğunu, onda da aynı problemin olduğunu bildirdi. Ve devam etti derin bir iç çekip anlatmaya. ‘’Derken eşim ikinci doğum sonrası kötüleşti, ameliye olması gerekti. Kaldım bir başıma’’

 

İki sakat çocuk, bir hasta eş ve eğik burnu kalbur sırtıyla bir baba. Ben eve gidiyordum o kredi borcunu yatırmaya. ‘’Çok borç var’’ dedi. ‘’Sattım elde avuçta ne varsa. Bir taksiye biniyorsun şuradan şuraya 12 lira para. Arabam yok ki. Ah bir olsa...  Devlet hastanesine götürsen doktor umursamıyor, özel 250 liradan aşağı bakmıyor, çok para. Benim maaş 1300 kadar, yetmiyor 3 hastaya bakmaya.’’

 

O konuştukça başım eğiliyor, elimi atacak yer arıyordum. Ne diyeceğimi dahi bilmeden sadece yüzüne bakıyor, ağzından çıkanları duydukça yüzümü ekşitiyor başka bir şey yapamıyordum.

 

‘’Kör olası sistem’’ demek, ‘’yıkılsın bu düzen’’ demek, ‘’sağlık satılmaz abi haktır’’ demek istedim. Yutkundum ağrımı... Hayalini kurduğum gelecek güzel günleri bekle diyemedim. Yaşadığı gerçeklik karşısında bekle nasıl derdim? Bende İnsan sağlığının parayla satıldığı bu kahpe devrin altında ezilip, söylemekten vazgeçtim.

 

 

 

Daha 28 yaşında, bir eş ve iki çocuk acısı yaşayan bir baba, ben kahrolup eriyordum, o elini uzatıp güle güle diyordu bana. ‘’Senin için yapabileceğim bir şey var mı’’ dedim. Dedim ama, yani, öyle... Teşekkür etti. ‘’Bende Allah yardımcın olsun’’ dedim ardından. Sonra düşündüm. Neden dedim bunu. Allah’a havale edince kurtulacak mıydım vicdanımdan? Yada onu kurtaracak mıydım Allaha havale edip acılarından? Dil alışkanlığı mıydı yoksa benim yaptığım? bilmiyordum. O başı önde gidiyor ben yüzüm yerde yürüyordum…

Bu yazı toplam 992 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Yeni Arşivi