Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIM - BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİNDEN

DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIM - BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİNDEN

İki gün önce bindiğim bir vapurda televizyonda Bülent Ersoy çok sevdiğim bir şarkıyı söylüyordu.

“Müzik türlerinin içinde en sevdiğim müzik türü türk sanat müziğidir, insanı dinlendirir” diyor.

Diğer müzik türlerinden farklı olarak ağır ağır arındıra arındıra Nirvana’ya çıkarır.

Zeki Müren, Bülent Ersoy, Müzeyyen Senar gibi ustalar olursa şarkıların ritmi, melodisi, sözlerinin manaları  yıllar önce yaşadığım belleği bozan hayat düzenimi yıkan günlere götürdü.

O anlardaki vapurlardaki o muhteşem ortamı anlatamam.

Ud’un, klavyenin, kemanın ve kanunun çıkardığı seslerin şarkılarıa kattıkları büyüleyici katkı dinlemeye duymaya değerdi.

Bülent Ersoy’un söylediği bu şarkının bir kaç tanesini bir süreliğine yattığım Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesine tedavi amaçlı dinletmiştiler bize.

Yapılan ara taksimler makamdan makama geçişler ve enstürmanların farklı farklı çıkardığı seslerin muhteşem uyumu insana yaşadığını hatırlatıyordu.

şarkıların içinde hem hüzün vardı, hem neşe türk sanat müziğine ilgim o hastane de başladı.

hergün belli bir saatte dinlettirilir.

Doktorum insan ruhunu nasıl dinlendirdiğini anlatırdı.

Dinlememi istediği şarkıların bir listesini çıkarıp vermişti taburcu olduğum gün.

İstenilen ölçülerde olmasa bile bana yetebilecek bir müzik bilgim var.

Herşeyden çok daha önemli çok iyi bir müzik kulağım var.

Doktorumun sağladığı yarar kadar, sağlığımın düzelmesinde müziğinde büyük faydası oldu.

Resmen terapi olurum dinlerken; ağlarım, hüzünlenirim...

Müzik ruhun gıdasıdır diye boşuna dememişler, sıkıcı, yorucu, mutsuzlaştırıcı mevzulardan uzaklaşmak için arasıra vapur yolculuğu yaparım.

O gün boğazın kıpırtılı sularında uzun uzun dolaştık.

İstanbul’u denizden seyrettim.

Gerçekten muhteşem bir şehir insanın içi açılıyor biliyor musunuz!

İstanbul’u kıskanırım ben, vapurda üç-dört kişiyle sohbet ettim.

Hayat hikayelerini dinledim.

O gün gün boyu yağmur yağdı.

Yağmuru, martıları, martılara yem atan çocukları izledim.

Özellikle çocukların çıkarttığı hilesiz sesler, yüzlerindeki doğal güzellikler yaralı gönlüme merhem oldu.

Bir kaç saatliğine beni bunaltan şeyleri unuttum.

Konudan konuya atlıyorum.

Vapurda dinlediğim şarkıların bir kaçı ünlü besteker Münir Nurettin Selçuk’un eserleriydi.

Büyük usta Bülent Ersoy’un sesinde hayat buldular gerçekten ağlamıştım, beni çok etkilemişti.

Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç....

Bu muhteşem manalı sözler bütün dünyanın varlığına değer kimi etkilemez ki, en zalim kalpleri bile dize getirir.

Öyle içten duygu yüklü yaşamı bir kaç sözle anlatan, insanı derinden etkileyen, yaşam enerjisi veren şarkılar vardır ki, bir adım atsanız içine düşecek gibi olursunuz.

Bu şarkılardan birinin insanı yürekten etkileyen sözleri

“Eller kader kıymet bilmiyor anne”

Yaşadığımız son 10-15 yılı öyle bir güzel anlatıyor ki.

Kadrin, kıymetin, insanlığın, doğruluğun bilinmediği, bu kıymetleri yaşayanların gerici dinazor sayıldığı bir dönemden geçiyoruz.

Gerçekten bu ülkede çok kahredici şeyler yaşanıyor sevginin doığruluğun yerini çıkarcılık iki yüzlülük almış.

Para en önemli toplumsal değerlerin yerine konulmuş.

Bu yazı toplam 1323 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi