Daha düne kadar cemaate methiyeler dizenler şimdi FETÖ’ye küfrediyor.

Bir toplum ancak bu kadar omurgasız ve ilkesiz olur.

Biraz hafızalarımızı tazeleyelim; 2013 Gebze’de yapılan Türkçe olimpiyatlarına destek verenlerin listesi şehrin dört bir yanında bilbordlara asılmıştı.

19 Mayıs kutlamalarına çimler zarar görür diye Alaettin Kurt stadında izin vermeyenler Türkçe olimpiyatları için hiç tereddüt etmemişti.

Yine tekrar etmekte yarar var, o dönem siyasetten tutun, bürokrasiden basın dünyasına kadar cemaatin imamı olarak bilinen Bülent Hoca, Ersin Hoca isimli şahısların etrafında dört dönenler vardı.

Bugün o isimlerin pek çoğu saf değiştirmiş veya öyle bir izlenim veriyor.

Son yıllarda öyle bilgi kirliliği yaşanıyor ki, bilmeyenler sanır ki bu insanlar sütten çıkmış ak kaşık gibi kendilerini pazarlıyor.

İyi güzel de menfaatler bölüştürülürken herkesin keyfi yerindeydi.

Ne zaman kavga başladı, menfaat gurupları bir süre beklemeye başladı.

Bu beklenti kimin kavgadan galip çıkacağı beklentisine dönüştü.

Bu tür insanların doğruları yoktur, menfaatleri vardır.

Nasıl da yüzleri kızarmadan geçmişte biat ettikleri insanlara hakaret dolu sözler söylüyorlar.

1 Eylül Dünya Barış gününde en fazla barışa ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz.

Buna rağmen barışı yine konuşamadık.

Yasaklı 1 eylül günü geçirdik.

Adli yıl tartışmalı başladı.

Yargının vesayet altında olduğu düşüncesi yaygın.

Hukuk devletinden hızlı bir şekilde uzaklaşıyoruz.

Cemaat yargısından kurtulduk diye sevinirken bu kez vesayet tartışmaları başladı.

Gelişmiş uygar dünyada yargıçlar kimseyi alkışlamaz.

Hele de cübbellerini giyerek bunu yapmaları anlaşılır gibi değil.

Bütün bu tartışmalar yaşanırken

Kocaeli Üniversitesi’nde çok sayıda akademisyenin görevlerine son verildi.

Özellikle Kocaeli Üniversitesi’nde yaşanan kıyım kabul edilemez boyuttadır. Her biri ömürlerini işçi sınıfı ve emek mücadelesine adamış olan çok değerli hocalarımız Kocaeli’ndeki tasfiye listenin ağırlığını oluşturmaktadır.

Yine Gebze’li bir başka akademisyen Candan Badem Tunceli Üniversitesi’ndeki görevine son verildi.

Bu tehlikeli gidiş nereye varacağı belli değil.

Düşüncesini açıklayan akademisyenlerin görevlerine son verilmesi kabul edilemez bir durumdur.