Yumrukaya olmadı Yenikent’e kuracak

Yumrukaya olmadı Yenikent’e kuracak

Hayırsever iş adamı Muzaffer Altıntaş, Sultan Orhan Camii’nin restoresi, bir ortaokul, bir ana okulunun eğitime kazandırılmasının ardından şimdi de en büyük ideallerinden biri olan çeşmeyi halka kazandırmak üzere.

Zamanında Yumrukaya Çeşmesi’ni dönemin Gebze Belediye Başkanı İbrahim Pehlivan’dan restore için isteyen ama alamayan Altıntaş, “Allah’tan bir çeşme yapmayı çok istedim. Yaptırabilirsem çok mutlu olacağım” dedi.
Gebze’nin Yenikent Mahallesi’nde şahsı adına okul, rahmetli eşi adına anaokulu yaptıran hayırsever iş adamı Muzaffer Altıntaş, hayır hasenata ara vermiyor. Sultan Orhan Camii’nin restoresinin ardından 2010-2011 eğitim öğretim yılında ilköğretim olarak açılan, halen Muzaffer Altıntaş İmam Hatip Ortaokulu olarak hizmet veren binayı eğitime kazandıran, o bina yetersiz kalınca ek binayı da üstlenen Muzaffer Altıntaş bununla da yetinmedi. Şayet TÜBİTAK tarafından tahlil onayı gelirse okulun önündeki yola bir de çeşme inşa edecek ve Gaziler Dağı’ndan gelen sudan vatandaşı sebeplendirecek. 
VALİ TOPACA’NIN İSTEĞİYLE OKUL YAPTI
Muzaffer Altıntaş’ın hayır hasenatta iki idealinden biri huzurevi, biri çeşme kazandırmakmış. Huzurevini, dönemin Valisi Ercan Topaca’nın telkinleri ile okula çevirmiş. Çeşme için ise ilk niyeti Yumrukaya olmuş. Dönemin Gebze Belediye Başkanı İbrahim Pehlivan’a bu niyetini aktartış ama, “Çeşmeyi belediye olarak biz yapacağız” yanıtı almış. Ama çok kızgın. Çeşmenin yerinin değiştiğini ve halka kaynak suyu değil şebeke suyu içirildiğini söylüyor. Önümüzdeki günlerde 80 yaşına basmaya hazırlanan Muzaffer Altıntaş, gazetemize konuştu.
HAYIR, ALNA YAZILIDIR 
“Hayır, Allah’ın kullarının alnına yazılı bir şeydir. Çok küçük yaştan beri, çok zengin ve paralı olup bu tür hayırlarda bulunmayı niyetlenirdim. Camilere bakıp, ‘Allah bana da para verir, böyle yer eder miyim?’ diye kafamda kurardım. Sultan Orhan Camii’nin restoresini Allah bana nasip etti. Dipten başa restore ettim. 500-600 kişinin namaz kıldığı bir yerdi, 1000 kişilik kapasiteye erişti. Etrafına ilaveleri, caminin orijinalliğini bozmadan yaptık. 365 gün boyunca, hiç başından ayrılmadım. Her tarafından yol geçiyordu. Devlet büyüklerine yaptığım müracaatlar sonrası onların yardımıyla yollar kaldırıldı. 
Camiinin, Osmanlı döneminden, vakıf bünyesinde 30 bin dekar yeri vardı. Kala kala bir tek 350 metrekarelik camii kaldı. Edindiğim bilgilere göre caminin yerlerini, tapuya geçirdiler. Nasıl geçirdiler, bilmem.
KAPIYI AÇTIRIP NAMAZ KILDIK 
Sultan Orhan Camii, 1999 depreminde ağır darbe yedi. Dönemin Gebze Müftüsü merhum Muhammed Gevher’in getirdiği müteahhit o zamanın parasıyla 1 milyar TL istedi. Anibal Otel’i açtığım süreçti. Camiinin halılarının bir kısmını da ben sağlamıştım. Hayli soğuk bir cuma günü caminin hocasına, ‘Camiyi açın. Millet Cuma namazını kılsın’ dedim. Hoca, ‘Ben açamam suç olur’ dedi. Dönemin kaymakamının desteğiyle kapıyı açtırıp namaz kıldık. 
BİR KAZMA DA BEN VURAYIM!
Bir süre sonra Bursa’daki Vakıflar Müdürlüğü’ne gidip camiyi restore ettirmek istediğimizi söyledim. Daha önceden de gelenler olduğunu, güvenip veremediklerini söylediler. Ben de kartımı bırakıp, beni incelemelerini istedim. Onlar da şartlarını sıraladı. Bir hafta kadar sonra aradılar, ‘Mimarını al da gel’ dediler. Projeyi verdiler. O dönem müteahhidin 1 milyar lira fiyat biçtiği işi 258 bin liraya hallettik. Hayırseverlerin büyük desteği oldu. Bileziğini, yüzüğünü verenler oldu. Birçok esnaf, malzeme tedarik etti para almadı. Yetmediği durumlarda ben bütçemden harcadım. ‘Bir kazmada ben vurayım’ deyip cami inşaatında çalışanlar oldu. Caminin restoresi için ben 90 bin liraya yakın harcamışımdır. Diğer miktar halktan destekle geldi.
KUR’AN KURSU HAZIRLIĞI
Bir de yine camiye ait olan ancak başkasının yer aldığı bir alan vardı. 92 metrekarelik tarihi evin de olduğu bu yeri de edinmek üzereyiz. Projesi çizildi. Altı Kur’an kursu, üst katı sohbet yeri ve misafirhane olacak.”
ALLAH ÇEŞME YAPTIRMAYI NASİP EDECEK
Muzaffer Altıntaş İmam Hatip Ortaokulu’nun ek binası içinde kolları sıvayan, 1-1.5 milyon TL’ye mal olacağını öngördüğü ek binanın yeni döneme yetişmesi için çaba sarf edildiğini kaydeden Altıntaş, kazı çalışması esnasında rastlanılan ve Gaziler Dağı’ndan gelen suyu da değerlendirme amacında: “Birkaç gün sonra 80 yaşıma gireceğim. Allah’tan bir çeşme yapmayı çok istedim. Yaptırabilirsem çok mutlu olacağım. Hayrı çok seviyorum. Elim yettiğince, kişilere de destek olmaya çalışıyorum. Gaziler’den gelen suyun TÜBİTAK’ta tahlili yapılıyor. Allah bana çeşme yaptırmayı da nasip edecek, eminim.”
BAŞARIMIN SIRRI…
Gerek ticarette gerekse hayır hasenatta peygamberimiz Hazreti Muhammed’in yaşam biçimini örnek olduğunu belirten Altıntaş şunları söyledi: “Kazancımın sırrı, ekonomi. Büyükler der ki, ‘Müsrif olma.’ Tabağa yiyeceğin kadar yemek koy. Bayat ekmeği de taze ekmekmiş gibi ye. Çoluk çocuğuma da aynı şekilde nasihatlerde bulundum. Ama yeni nesil çok ilginç, israfçı. Bir bina yaptım. 192 metrekarelik dairelere alıcı buldum. 85 metrekarelik daireyi alan olmadı, ben oturuyorum. Memleketten İstanbul’a çırak olarak geldim. Ortaköy, Şişli, Sakarya Karasu derken Gebze’ye geldim ve yerleştim. Hesabımı hep bildim. Tüm insanlara beni örnek olarak gösterebilirsiniz. Mütevazi yaşarım. Lüksü, israfı hiç sevmem. Ticaretteki başarımın sırrı budur.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.