Talebimiz net: İnsanca yaşamak istiyoruz

Talebimiz net: İnsanca yaşamak istiyoruz

ÇYDD Gebze Şubesi, 8 Mart’ta kadına şiddet ve kadın cinayetlerine dikkat çekti. Stajyer Avukat Kübra Yıldırım, “Kadınlar olarak talebimiz net: İnsanca sevilmek, insanca yaşamak ve insanca ölmek istiyoruz” dedi

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği – ÇYDD Gebze Şubesi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadına şiddeti ve kadın cinayetlerini hukukçu üyeleri ile birlikte konu edindi. 15 Temmuz Milli İrade Kent Meydanı’ndaki basın açıklamasına ÇYDD Gebze Şube Başkanı Nurcan Çınar, şube yönetici ve üyeleri ile birlikte Avukat Zeynep Çiğdem Canbaz, Avukat Şeyda Mutlu ve Stajyer Avukat Kübra Yıldırım katıldı. Gün nedeniyle kadınlara çanta, erkeklere ajanda hediye edildi. Basın açıklaması Stajyer Avukat Kübra Yıldırım tarafından okundu. Yıldırım şunları kaydetti:

ÇOK ÜZÜCÜ DURUM

“8 Mart, günümüzde kutlamadan ziyade eğitimden istihdama kadınlar için bir hak arayışına dönmüş durumdadır. 8 Mart denilince akıllara emekçi kadınların gelmesi gerekirken kadına karşı şiddetin ve kadın cinayetlerinin geldiğini ve bu durumun "çok üzücü" olduğunu belirtmek isterim.

GEÇ KALINDI

Kadınlara yönelik şiddet, dünyanın pek çok yerinde en sık rastlanan ve halen çözüm bekleyen insan hakları ihlallerindendir. Kadına yönelik şiddet; kadının elinden yaşama hakkının, onurunun, güvenliğinin, özgürlüğünün ve bedensel bütünlüğünün, sırf kadın olduğu için alınması durumudur. Kadınlar; fiziksel şiddet, cinsel şiddet, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet ve sözlü şiddet olmak üzere farklı türlerde şiddete maruz kalmaktadırlar. Kadınların en sık karşı karşıya kaldıkları şiddet çeşidi ise aile içi şiddettir. Buna karşılık şiddetin bu çeşidi, gerek devletin gerekse toplumun konuya kabullenici yaklaşımı, gerek özel alan - kamusal alan ayrımının sonuçlarından biri olarak özel alana müdahale edilemeyeceği düşüncesi neticesinde, çok yakın bir döneme kadar tamamen görünmez bir şiddet biçimi olarak kalmış; bu sebeple de genel anlamda kadına yönelik şiddetle birlikte, aile içi şiddetin önüne geçilmesinde oldukça geç kalınmıştır.

ATAERKİL VE ZORBA ZİHNİYET

Kadına yönelik şiddet, erkeğin kadın üzerinde hakimiyet kurmasına yol açan cinsiyet politikaları ve erkeğin üstünlüğü düşüncesi üzerine kurulu cinsiyet ayrımcılığı ile yakından ilişkilidir. Cinayetin, şiddetin, istismarın nedeni ve bahanesi olamaz. Ancak erkeklerin kendilerince şiddet uygulama bahaneleri ise çoğunlukla kadını kontrol etmek, cezalandırmak, korkutmak, kadına karşı güç gösterisinde bulunmak ve baskı kurmak olmaktadır. Genellikle de boşanma ya da ayrılık kararının hemen ardından, boşanma sürecinde ya da boşandıktan sonra gerçekleşen bir dizi ısrarlı takibin sonucu kadınlar erkek şiddetine maruz kalmaktadırlar. Açıkça “ya benimsin ya kara toprağın” cümlesini kuran sığ, ataerkil ve zorba zihniyet bu ülkeyi ölü kadınlar coğrafyasına çevirmektedir.. Oysa kadının yaşam hakkının olmadığı yerde hiçbir hakkından söz edemeyiz.

AYNI KLASİK KALIPLAR

Türkiye’de kadın cinayetleri özelinde sebepler incelendiğinde; daha çok ekonomik, boşanma isteği ve reddi, ilişki reddi gibi haller görünüyor. Genele baktığımızda kadın cinayetlerinin sebepleri araştırma sonuçlarına göre, aile içi tartışma, kıskançlık, namus, töre, işsizlik, psikolojik rahatsızlıklar, boşanma ya da boşanma talebi olduğu görülüyor. Cinayet motiflerine baktığımızda hep aynı klasik kalıplarla karşılaşıyoruz. Aslında bu tamamen ataerkil düzenin bir kalıbı. Yani kadın cinayetleri ataerkil düzenin sonucundan etkileniyor.

Ataerkil, toplumsal değerler sisteminde kadının iffeti, erkeğin namus ve şerefi sayılmaktadır. Kadın cinselliğine aşırı derecede değer atfedilmekte; kadın bedeninin, aile birliğinin, namusun temsilcisi ve koruyucusu olarak erkekler görülmektedir.

EN ÇOK CİNAYET 2019’DA İŞLENDİ

Erkek şiddetine maruz kalıp yaşamını yitiren kadınların sayısına gelecek olursak; Anıt Sayaç verilerinin de açıkça gösterdiği gibi 2019 yılı kadın cinayetlerinin en çok işlendiği yıllardan biri olmuştur. 2019 yılında 422 kadın, 2020 yılında 413 kadın, 2021 yılında 417 kadın 2022 yılının ilk 2 ayında ise 72 kadın erkek cinayetine kurban gitmiştir. Bu sayılar bilinen kadın cinayetleri olup bir de faili meçhul  ya da tespit edilemeyen kadın cinayetleri de var.

TÜRKİYE 133. SIRADA

Dünya Ekonomik Forumu, her yıl yayınladığı 2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi'ni açıkladı.  En güncel 2021 raporunda kadın ve erkek nüfusu arasındaki cinsiyet eşitsizliğini mercek altına alan endekste, 156 ülke arasında yapılan bu sıralamada, Türkiye’nin 133. Sırada konumlandığı görülüyor. Zira kadınlar pek çok ülkede haklarına kavuşamazken, onlara yönelik şiddet hız kesmeden devam etmektedir. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'nın 2021 dönemini kapsayan izleme raporuna göre 1072 kadın başvuruda bulunmuştur.

BİR GECE ANSIZIN GEÇİLDİK

Kadına yönelik şiddetin önlenmesine gelecek olursak; Avrupa Konseyi, 11 Mayıs 2011 tarihinde uluslararası hukukta kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddete ilişkin yaptırım gücüne sahip ilk düzenleme olan Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Sözleşme’yi İstanbul’da imzaya açmıştır. İstanbul Sözleşmesi’nin en temel amacı, kadını her türlü şiddetten korumak, kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek kovuşturmak ve ortadan kaldırmaktır. Bu sözleşmeyi ilk imzalayan devlet olarak 20 Mart 2021 tarihinde ansızın bir gece bu sözleşmeden çıkmış bulunduk. İstanbul sözleşmesi ulusal anlamda bizi koruyan bir sözleşme idi. Bu sözleşme sadece evlilik içerisindeki kadını korumaya yönelik olmayıp tüm kadınları korumaya yönelik bir sözleşmedir.

KADIN TOPLUMUN İÇİNDEYSE…

 Kadına karşı şiddetin bitmesi gerekir çünkü kadın; toplumu oluşturan en önemli halkadır. Kadının katılmadığı, kadının yok sayıldığı bir topluluğu medeniyet ölçüleri çerçevesinde değerlendirmek mümkün değildir. Kadın toplumun içindeyse o toplum medenidir. Kadın toplumun içindeyse o toplum ileridir. Kadın toplumun içindeyse o toplum üretkendir. Ve bunu çok iyi biliyoruz ki kadının olmadığı bir dünya yaşanılabilir bir yer değildir.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün anlamı ve önemi; kadının emeğini görünür kılmaktır, kadınların hayatta maruz kaldığı zorbalıklara, haksızlıklara, ayrımcılıklara dikkat çekmektir. Kadınlar olarak talebimiz net: İnsanca sevilmek, insanca yaşamak ve insanca ölmek istiyoruz. Öldürülmek istemiyoruz. Kadınların öldürülmediği, şiddete, tecavüze, baskıya maruz kalmadığı bir dünya dileğiyle.”

 

cydd-1-005.jpg

 

cydd-2-003.jpg

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.