Sen o adamın ekmek kapısını kapattın

12 Eylül askeri darbesinin ülkemiz sporuna ne tür etkileri olduğunu şöyle bir özetleyecek olursak..

Ya da özetlemeye gerek kalmadan yakın tarihimize gidelim.

Şu soruyu yöneltelim: “Dünyada ikinci bir örneği olmayan, Türk icadı olan ancak nedense hiçbir ülkenin ‘Aaaa ne iyi modelmiş’ deyip uygulamamasından sebep sadece Türkiye’de süren bir lig.

Bölgesel amatör lig, kısa adı BAL.. Ama sadece adı BAL, tadı zehir!

Öte yandan, profesyonel ligler için getirilen 30 yaş kısıtlaması. Kaç kişinin, kaç futbolcunun hayatını allak bullak etti.

Soru şu: Fatih Terim’i nasıl bilirsiniz..

Hani anket konusu olsa ve BAL başta olmak üzere amatör liglere itilen futbolculara sorulsa, “Yatacak yeri yok…” sonucu çıkacaktır.

“Adalet bunun neresinde”yi dört yıl önce Emre Morgil ile sorguladık. Söylemleri ve emsallerinin söylemleri ne yazık ki varlığını koruyor. Çünkü, yüreklerin kurakları sağır!

“Hava kurşun gibi ağır”da bugün Emre Morgil’i bu sayfada; aynı dönem Çerkezköy 1911’de top koşturan mecburiyetten amatör futbolcu Hakan Tice’yi 7’nci sayfada ağırladık.

NEDEN ADİL DEĞİL BU STATÜ?

 “Bu statünün adaletli bir statü olduğuna inanmıyorum. Hak edenin hakkını alamadığı, adil olmayan bir statü bence. Mevzu sadece bu değil tabi. Futbolculara uygulanan bu kontenjan statüsü, saçma saçma şeyler yani…”

Yukarıdaki ifade 2015 – 2016 sezonunda 1911 Çerkezköyspor’u çalıştıran, takımını SAL’dan BAL’a yükselten Emre Morgil şahsında bir deneyime, yılların tecrübesine ait. Morgil’e, “Neden adil değil bu statü?” diye sorduk. Şu yanıtı aldık:

İKİNCİ BİR ÜLKEDE VAR MI?

“Dünya üzerinde başka bir ülkede böyle bir statü var mıdır, bilmiyorum. Süper Amatör Lig’de il şampiyonu olup bir üst lige direk çıkarmayan, şampiyon takımın mükâfatını alamadığı bir lig ve statünün dünya üzerinde ikinci bir örneğine, en azından ben rastlamadım.”

TAKIM SAYISI ARTTIRILMALI

Çözümün kesinlikle BAL’da takım sayısının arttırılmasından geçtiğini kaydeden Morgil şöyle devam etti:  “Ben takımların sayısının arttırılmasından yanayım. Televizyonda bas bas bağırıyorlar. ‘Almanya’da bu kadar lisanslı futbolcu, bu kadar kulüp var’ diyorlar. Hâlbuki en güzel örneklerden biri biziz. (Yaş kotasından profesyonelliği sona eren kendisini, Hakan Tice’yi ve üç sene sonra aynı kotaya girecek İsmail İnan’ı örnek gösterek…)

YAŞ KOTASI AZMIŞ GİBİ…

Sen bizim imkânımızı bizim elimizden niye almaya çalışıyorsun ki. Elindeki lisanslı sporcunun spor yapmasını engelleyen saçma sapan bir kontenjan uygulaması getirildi. Yetmedi, takım sayısı düşürüldü. BAL’da 12-13 takım olmasa da 20 takım olsa federasyonun ne kaybı olur ki.”

BAL, 3’NCÜ LİGDEN FARKSIZ

Geçtiğimiz sezonlarda tartışılan ancak gündemden kalkan, BAL ile 3’ncü Lig arasında profesyonel 4’ncü Lig’i değerlendirmesini de istediğimiz Morgil soruya yanıtı şöyle getirdi: “Ben BAL’ın şu an 3’ncü Lig’den çok büyük bir farkı olduğuna inanmıyorum. Çok iyi takımlar var. İncelediğinde 10-15 bin kişiye oynayan takımlar var. Kalite her sene artıyor. Böyle bir kalite oluşmuşken daha da yukarı çekilmeli ama mevcut yaş statüsü ile mümkün değil.

ÖNEMLİ OLAN

PERFORMANSIDIR

Bir teknik direktör olarak ben bir adam iyi, kaliteli olduktan sonra 16 yaşında olsa da oynatırım. 40’ında da olsa oynatırım. Bir futbolcuyu tercih etme nedenim yaş değil performansı olmalı. Yaşı kaç olursa olsun, hak ediyorsa ben onu niye oynatmayayım. Böyle bir saçmalık olabilir mi?”

KALİTELİ OLSUN DA

YABANCI OLSUN

Türkiye’de çok tartışılan yabancı kontenjanına da karşı olduğunu belirten Morgil, “Kaliteli olduktan sonra yabancı da olsun, Türk de olsun fark etmez. Bence önemli olan, kalitedir. Gazetecilik mesleğinde, 50 yaşındaki adama, “Kalemini bırak” diyebilir misiniz ama bizim futbol sistemimiz bunu diyor işte. Ya da, ‘Sen iyisin ama yaşın genç, bekle. Yaşını tamamlayınca oynarsın’ deniyor. Her iki tutumu da yanlış buluyorum. Futbolculuk yaparken de, antrenörlük ile devam ederken de hep aynı şeyi düşündüm. Yeteneği olduktan sonra 15’inde de, 40’ında da futbolcu oynamalı” diye konuştu.

FATİH TERİM’DEN BUNU BEKLEMEZDİK!

35 Bin Liraya Pro Lisans mı Olur?

Futboldaki kariyer hedefinde yer alan teknik direktörlüğe 1911 Çerkezköyspor yönetiminden gelen ani bir teklifle öne alarak başlayan, takımın başında sezonun başından itibaren yer almasa dahi ilk sezonunda şampiyonluk sevinci ve onuru yaşamaya hazırlanan Emre Morgil daha ilerisine ise çok umutlu bakamıyor. Profesyonel liglerde teknik direktörlük için Fatih Terim dönemiyle gelen şartların çok ağır olduğuna dikkat çeken Morgil şunları söyledi:

“PARASI OLMAYAN YAPMASIN” DENİYOR

“Avrupa Birliği ülkelerinde prolisans 300 Euro, Türkiye’de 30 – 35 bin lira. Antrenör çalışacak ki bir yerden para kazanacak. Bir adam çalışmadan o tutarda parayı nasıl bulabilir. Açıkçası,‘Parası olan yapsın, olmayan yapmasın’ deniyor. Adam çok iyi teknik direktör ama parayı bulup lisansı alamıyor. Mesela seneye 3’ncü Lig’lerde prolisansı olmayan teknik direktör, 3’ncü Lig takımı çalıştıramayacak. Türkiye’ye bütün bunları getiren futbol direktörümüz Fatih Terim’dir ancak kendisinden futbolumuzun önünü açan uygulamalar beklerdik.

EKMEĞİMİZE ENGEL OLDULAR

Ben dahil birçok arkadaşım profesyonel liglerde 13-14 sene futbol oynadı. Bir günde alınan bir kararla çok sayıda insanın evine, ailesine götürdüğü ekmeğe engel oldular. Ben evli barklı bir adamım. Evlenmeye hazırlanan arkadaşlarım var. Adamın bir geliri var. Sen o adamın ekmek kapısını kapattın. Kaç aile öyle yok oldu. Bir tane arkadaşım ekonomik sorunlardan ötürü eşinden boşandı. Fatih Terim daha yapıcı kararlar almadığı veya elini Türk futbolundan çekmediği sürece ben düzeleceğine inanmıyorum.