Sekiz değil yitik’iz

Sekiz değil yitik’iz

Kenan Evren’in memleketi Alaşehir’de 25 Aralık 1968’de dünyaya gelen mizah yazarı İbrahim Ormancı yeteneğini adeta acılarına borçlu: “Biz ne ’68 ne de ’78 kuşağı olduk. Biz tarihin tozlu sayfalarında kaybolmuş bir yitik kuşak’tık.”

Kamu emeklisi, mizah yazarı İbrahim Ormancı, 1969'a sayılı günler kala, 25 Aralık 1968’de, 12 Eylül askeri darbesinin mimarı Kenan Evren’in memleketi Manisa’nın Alaşehir İlçesi’nde,  dünyaya geldi. “Yitik kuşak” diye tanımlanan kuşağın temsilcilerinden. Dizimize internet, sosyal medya üzerinden ulaşan Ormancı lise yıllarında okulda gördüğü şiddeti unutamıyor ve hala konuşma zorluğu çekiyor. Yaman hislerini yazılı olarak aktardı:

 

KÜRSÜLERİN ALTINDA SAKLANIRDIK

 

“Kahramanmaraş, Çorum gibi yerlerde katliam haberlerini gazetelerden okuyordum. 12 Eylül'e ortaokul birinci sınıftan ikinci sınıfa geçtiğimizde yakalanmıştım. Alaşehir Ortaokulu’nda okurken sık sık, okulumuz basılırdı. Çok karanlık sınıfların kürsülerinin altında saklanmışlığım vardır. Babam inşaat ustasıydı.

 

HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK 

 

Tarih,12 Eylül 1980.. Babam inşaatta çalışmaya giderken, polisler çevirmiş. Meğerse ihtilal olmuş. Artık Türkiye için hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. Tek kanallı televizyonda sürekli Milli Güvenlik Kurulu ( MGK ) bildirileri okunacaktı. Bu sırada, 12 Eylül Yönetimi. “Bir sağdan, bir soldan” olmak üzere kişileri asacaktı. Yüzbinlerce kişi işkenceden geçecek ve 12 Eylül Mahkemelerinde yargılanacaktı.

 

KALABA’DA LİSE YILLARI

 

1982'de yılında Ankara'da  Kalaba’da liseyi yatılı okumaya başladım. Okulumuzun adı Meteoroloji Teknik Lisesi İdi. 12 Eylül darbecileri, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’ne Cemil Özgül isimli emekli bir generali getirmişti. Ben kendimi bildim bileli, demokrat-devrimci çizgide bir insandım. Ancak Meteoroloji Teknik Lisesi sağcı ve dinciler arasında paylaşılmıştı.

 

UYUM SAĞLAYAMADIM

 

Okul Müdürü Sami Gönen din dersi öğretmeniydi. Okulda, müdürün organize ettiği; Islahatçı Demokrasi Partisi ( Milli Mücadeleciler), Ülkücüler ve Milli Selamet Partisi taraftarları ( Akıncılar ) egemendi. Benim taşradan gelmiş bir inşaat ustası babanın demokrat-devrimci oğlu olarak buna uyum sağlamam bir hayli güçtü.

 

SİYASİ YAPIMDAN ÖTÜRÜ

ÇOK ŞİDDET GÖRDÜM

 

Sami Gönen çok despot bir insandı. Öğrencileri acımadan döverdi. Kendisine bağlı öğrencilere her türlü ayrıcalığı tanırdı. Tahmin edersiniz ki, demokrat-devrimci bir öğrenci olarak çok şiddet gördüm. Haksız yere bir yıl sınıfta kaldım. 15-16 yaşında bir öğrenci olarak hak arama mücadelesine girdim.

 

SALT LİMON OKUYORUM DİYE…

 

Ankara İnkılap Sokak'ta Cumhuriyet Ankara Bürosunda Rahmetli Uğur Mumcu, Mustafa Ekmekçi, İzmir Caddesi’ndeki Milliyet Ankara Bürosunda Mümtaz Soysal gibi çok değerli kişilerle tanışıp derdimi anlattım. Salt mizah dergisi Limon'u okuduğum için Okul Müdürü Sami Gönen'den 18 yaşını doldurmuş bir öğrenci olarak acımasızca dayak yedim.

 

UNUTAMIYORUM Kİ

 

Okul bitince, çok büyük bir travma atlattım. Okul bittikten sonra bir takım konuşma bozuklukları yaşadım. 52 yaşına geldim. Hala zulmün yatılı okullarında yaşadığım, baskı ve dayakları unutamıyorum. Bu yüzden çevremden, “Hala niye aklına getiriyorsun bunları?” diye çok eleştiri alıyorum.

 

ILIMLI İSLAM POLİTİKASI

 

12 Eylül darbecileri, “Ilımlı İslam” politikasını başlatmışlardı. Ki meyvesini zamanla alınmaya başlamış ve süreç AKP iktidarını getirmişti. Düşünün ki, 12 Eylül'den sonra Ankara'da Meteoroloji Teknik Lisesi’nin müdürü bir din dersi öğretmeniydi. Hem de safını hiç saklamayan bir insandı. Sami Gönen daha sonra Islahatçı Demokrasi Partisi’nden milletvekili adayı oldu.

 

BABASI OĞLUNU İHBAR ETTİ

 

12 Eylül'de yaşadığım üzücü anılardan biri, insanların korkusundan kendi kitaplarını yakmasıydı. 12 Eylül'de genç çok büyüğüm ağabeyim ve ablam kitaplarını imha etmişti. Bu yıl içinde kanserden kaybettiğim Ramazan Şahan, Hasan Hüseyin Arıkan isimli bir arkadaşla birlikte kalıyordu. Hasan Hüseyin'in kendi babası ihbar ettiği için, bir koli içinde kitaplarını bana saklamam için emanet vermişlerdi.12 Eylül Anayasası Referandumu’na hayır dediği için Cumhuriyet Gazetesi günlerce kapatılmış ve yazarlar içeri alınmıştı. Ali Sirmen Cumhuriyet Gazetesi’nde takma isimle yazı yazıyordu.

 

Sonuçta, biz ne 68 kuşağıydık ne de 78 kuşağı. Biz tarihin tozlu sayfalarında kaybolmuş bir yitik kuşak’tık.. Ben kendi adıma o günleri unutmadım, unutamadım.”

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.