ÖNCE KADIN

Görünüşte bir kadın erkeği veya kadını doğurur. Ama sadece görünenden mi ibarettir. Kadının doğurduğu, erkek kadın fark etmez, insanla mı sınırlıdır?

Bir kadın yani anne çocuğunun karnını doyurmaya gösterdiği özeni bir çocuğun kalbini doyurmaya veya beynini doldurmaya göstermez ise ortaya şiddet eğilimli boş bireyler çıkar.

Aslına bakılırsa bir kadın sadece kadını veya erkeği doğurmaz, bir toplumu doğurur aynı zamanda.

Ülke gündeminden düşmek bilmeyen bir gündem konusu, kadına şiddet…

Toplumda kadına yönelik şiddeti engellemenin yolu gene kadından geçiyor aslında. Kadın akıllı, ahlaklı, adaletli olmak zorunda ki toplumda akıllı, ahlaklı, adaletli bir şekilde oluşsun.

Peygamber efendimiz (S.A.V,) veda hutbesinde, “Kadınlarınıza sahip çıkınız” der çünkü kadınını kaybeden bir toplum her şeyini kaybeder.

Kadın akıllı olursa hiçbir erkeğin esaretinde tutamazsınız, hiçbir şekilde kandıramazsınız. Yanlış bir şeye veya yere yönlendiremezsiniz.

Dolayısı ile kadını korumak önce kadını donatmaktan geçer.

Kadın önce kendine saygı duymak zorunda yeryüzünde. Allah'ın yarattığı üstün bir varlığız insanlık olarak. Bu üstünlüğe sahip çıkmaktan geçer Yaradan’a saygının ilk göstergesi.

Yaradılışımızın gayelerini unutmadan hareket etmemiz gerekiyor.

Erkeği yücelterek kadını yerin dibine sokan zihniyet şimdi de kadını yücelterek erkeği yerin dibine sokmakta maalesef.

Bu duruma alet olmak istememekte en büyük haktır ve bu duruma hiçbir kuvvet engel olmamalıdır.

Son zamanlarda kadın erkek eşitliği dile getirilerek kadını kullanmaya yönelik eğilimlere tanık oluyoruz. Bir kadın olarak bu duruma tahammül edemiyorum. Kadınlar zeki varlıklardır ve bu zekilik avantajdır. Bu avantajımızı kullanarak dengeli bir toplum için çalışmalara şimdi başlamalıyız ki gelecekte dengeli bir toplum elde edelim.

Ayrıca, kadın neden kendi doğurduğu erkeklerden korunmak zorunda kalıyor. Bu durum mantığa sığmıyor. Demek ki insanı yetiştiren bu durumun zeminini hazırlıyor.