OHAL Komisyonu’nun kararları yok hükmünde sayılmalıdır

OHAL Komisyonu’nun kararları yok hükmünde sayılmalıdır

Eğitim-Sen Gebze Şubesi, AİHM tespitlerine göre KHK gerekçeli kamudan işten atmaları şaibeye bulaşan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun görev süresinin uzatılmamasını, kararlarının yok hükmünde sayılmasını istedi

Eğitim-Sen Gebze Şubesi, AİHM tespitlerine göre KHK gerekçeli kamudan işten atmaları şaibeye bulaşan  OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun görev süresinin uzatılmamasını, kararlarının yok hükmünde sayılmasını istedi:

“Hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı, etkin olmayan, denetlenemeyen, kendisini anayasa ve yasalar üstü gören, hükümetin noteri gibi çalışan ve idari bir mekanizma olan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun görev süresi kesinlikle uzatılmamalı, aksine lağvedilerek aldığı ret kararları yok hükmünde sayılmalıdır.

Haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmelidir. 

Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. 

Hukuksuz ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğimizi bu vesile ile bir kez daha hatırlatıyoruz.”

HER GÜN YENİ BİR HUKUKSUZLUK

Açıklamada ayrıca şu görüşlere yer verildi: “Her yeni güne yeni bir hukuksuzlukla, yeni bir keyfilik ve yeni bir sınır tanımazlıkla uyanıyoruz. İçeride anayasasızlaşma süreci artık kanunların da keyfe göre uygulandığı ya da uygulanmadığı bir hal alırken “bu kararlar bizi bağlamaz” denilerek altına imza atılan uluslararası sözleşmeler ve mahkeme kararlarının da yok hükmünde sayıldığı, ülkemize özgü faşizm denilebilecek tek adam rejimi artık ülkeyi yönetememektedir. Yönetememe krizi derinleştikçe ise rejim saldırılarını artırmaktadır.

FİİLEN DEVAM EDİYOR

AKP+MHP iktidarı OHAL sürecini kendi iktidarı, siyasal hedef ve amaçları ile rant için fırsata çevirirken 19 Temmuz 2018 tarihi itibariyle kalkmış olsa da fiilen devam eden OHAL uygulamalarını adım adım yasal duruma kavuşturma adımlarını hayata geçirmeye devam etmektedir.

KEYFİ İHRAÇLARI SÜRDÜREN DÜZENLEME

OHAL’in devamını sağlayan düzenlemelerden biri 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26’ncı maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 35’inci maddedir. Düzenleme ile keyfi ihraçların devamı sağlanmış, uygulama sürekli hale getirilmiştir. 

 SAVUNMA HAKKI DA İHLAL EDİLDİ

Bilindiği üzere; ‘kişiye özgü çıkarılan’ KHK’ler eliyle Resmi Gazete’de isimlerinin yayınlanmasıyla on binlerce kamu emekçisi ihraç edilmiştir. Kamu emekçilerinin hukuka uygun olarak kazanılmış sosyal ve ekonomik hakları, masumiyet karinesi, lekelenmeme hakkı, savunma hakkı da ihlal edilerek idari tasarrufla hukuka aykırı olarak ellerinden alınmıştır.

TEK ADAM REJİMİNDE ÇALIŞMA

HAKKI DA GASP EDİLDİ

Tek Adam Rejiminde örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğü, seyahat hakkı, toplu eylem, gösteri ve toplantı hakkı gibi temel hak ve özgürlüklerin yanı sıra en temel vatandaşlık hakkı olan çalışma hakkı da gasp edilmiştir. Öte yandan eğitim görme hakları, bankaların hesap dahi açtırmak istememesi, çalışma ruhsatlarının ve diplomalarının kısıtlanması, sigorta şirketlerinin ihraç edilenlere ödeme yapmaması gibi baskılarla medeni kanundaki temel hakları gasp edilmiştir. Yüzbinlerce kişi fiilen vatandaşlıktan çıkarılmış, sosyal ölüme terk edilmek istenmiştir. 

O günden bugüne “ağaç kökü yesinler”den, “kuru ekmek yiyiyorlarsa aç değildirler”e gelinmiş, ülkenin en az yarısını vatandaş görmeme zihniyetinde bir değişim yaşanmamıştır.

 4 YIL GEÇTİ. 16 BİN

DOSYA HALA BEKLİYOR

23 Ocak 2017 günü 685 sayılı OHAL KHK’si ile iki yıllık süre içinde kamudan ihraç edilmiş yüz binlerce kamu emekçisinin ihraç başvurularını değerlendirmek ve karar altına almakla görevlendirilmiş olmasına rağmen aradan neredeyse 4 yıl geçmiş, Komisyon hala 16 bin 050 dosyayı karara bağlamamıştır. Karara bağladığı dosyaların yüzde 88,5’ini ise reddetmiştir.

 

Komisyon, son resmi açıklamasını 2 Ekim 2020 tarihinde yapmıştır. Hala karara bağlanmayan 16 bin 050 başvurunun 2 bin 630’u KESK’lilere aittir.

 KOMİSYON İKTİDARDAN TALİMAT MI ALDI?

Komisyon 2 Ekim 2020 tarihli açıklamasında tüm başvuruların yüzde 87’sini karara bağladığını ifade etmektedir. Ancak KESK’lilerin dosyalarının (4 bin 267 ihraç dosyası)  sadece yüzde 38’i karara bağlanmış, yüzde 62’si ise 4 yıldır hala karara bağlanmayı beklemektedir! Komisyonun son aylarda çok bariz şekilde oldukça az sayıda dosyayı karara bağlaması ise manidardır ve iktidardan buna dair talimat aldığı şeklinde yorumlanmaktadır.

İDARE MAHKEMELERİ DE KOMİSYON “HIZ”INDA

Başvurusu ret edilenlerin itiraz ettiği idare mahkemeleri de komisyonun hızıyla hareket etmekte ve çok büyük oranda komisyonun ret kararlarını onaylayarak süreci yıllara yayma görevini devam ettirmektedirler. İhraçların ağırlıkta olduğu dört sendikamıza ait veriler idare mahkemelerinin yaklaşımını da gözler önüne sermektedir.

 İSTİNAFTA NE KADAR SÜRECEK

920 başvurudan şu ana kadar 62’si karara bağlanırken, 57’si başvurunun reddi şeklinde olmuştur. İdare mahkemelerinin ret kararları sendikalarımız tarafından İstinaf Mahkemelerine götürülürken oralardaki sürecin ne kadar süreceği ise bilinmemektedir.

 

Görüldüğü üzere OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu ve mahkemelerin oyalama ve idarenin kararlarını onama politikası işkenceye, cezalandırmaya dönüştürülmüştür.

 İŞE İADE KARARI ÖLDÜKTEN SONRA GELDİ

Dört bir yandan kuşatmaya dönüştürülen bu cezalandırma politikası nedeniyle insanlar yaşamlarını yitirmiş, ağır hastalıklara yakalanmış, tedavi olanağı dahi bulamamışlardır. Yurtdışında tedavi görenler pasaport yasağı nedeniyle gidememiş, hastalıkları ilerlemiş, yaşamlarının geriye kalan kısmını yatağa bağımlı halde geçirenler olmuştur. Bu arkadaşlarımız yaşamlarını yitirdikten sonra evlerine işe iade kararları gönderilmiştir!

YARGISIZ İNFAZIN BİR BAŞKA TÜRÜ

 

Onlarca ihraç kamu emekçisi yaşadıkları bu haksızlıklara dayanamayarak intihar etmiştir. Yaşananlar yargısız infazın başka bir türüdür ve buna yol açanların bir gün yargı önünde hesap vereceklerine inanıyoruz.

 OHAL POLİTİKALARIYLA

SÜRE UZATILACAKTIR

Komisyonun defalarca uzatılan görev süresi 23 Ocak 2021 tarihinde sonra erecektir. Ancak gerek komisyonun hala karara bağlamadığı dosyalar düşünüldüğünde ve gerekse de iktidarın OHAL’i kalıcı hale getiren politikalarda ısrar ettiği gözetildiğinde komisyonun görev süresini bir kez daha uzatacağı anlaşılmaktadır.

 TEMYİZ BAŞVURULARI

ESASLI İNCELENMİYOR

Oysa komisyonun kurulması için teşvik eden, bu noktada iktidarla işbirliğine giden AİHM’in tüm yetersizliğine, eksikliğine ve dengeci kararına rağmen, ihraçlara ilişkin kısa süre önce açıklanan ilk kararında önemli tespitler bulunmaktadır. Basına yansıdığı kadarıyla kararda; Türkiye’deki yerel mahkemelerin işten atılmaya itirazla ilgili temyiz başvurusunu esaslı bir şekilde incelemediği ve kanunda kendisine verilen yetkiyi yeterince kullanmadığı, işten atılmaya gerekçe gösterilen Kanun Hükmünde Kararname'de (KHK) herhangi bir usul güvencesi getirilmediği, bu nedenle, işverenin çalışanı, üstünkörü, kişiselleştirilmiş akıl yürütmeye bile gerek görmeden kararnamede tanımlanan yasa dışı yapılardan birine ait, bağlantılı veya bağlantılı olarak kabul etmesinin yeterli görüldüğü vurgulanmıştır.

 KOMİSYONUN GÖREVİNİ

SÜRDÜRMESİ SUÇTUR

 

Dolaysıyla hukuki niteliği bu kadar tartışmalı olan OHAL Komisyonu’nun, hala görevini sürdürüyor olması gerek anayasamız ve gerekse de uluslararası hukuk açısından suçtur, hukuk tanımamazlıkta ısrardır.” (Haber Merkezi)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.