KOÜ’lü akademisyen projesini tamamladı

Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nihat Hakan Akyol tarafından yürütülen, Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nadim K. Copty’nin de araştırmacı olarak yer aldığı, 117Y140 No’lu “Akifer Sistemlerinde Depolanan DNAPL Karışımlarının Deneysel ve Modelleme Çalışmaları ile Islahının İncelenmesi: Yerinde Kimyasal Yıkama ve Oksidasyon Teknolojilerinin Performansı” başlıklı TUBİTAK 1001 Projesi geçtiğimiz aylarda tamamlandı. Proje kapsamında yapılan çalışmalar ve elde edilen bulgular hakkında bilgi veren Doç. Dr. Akyol, “Kuru temizleme, uçak sanayii ve benzeri birçok alanda kullanılan trikloroetilen (TCE), tetrakloroetilen (PCE) ve dikloroetilen (DCE) gibi klorlu solventler bilinçsiz kullanıldıklarında geniş ölçekte yer altı su kirliliğine neden olmakta.

2 ULUSLARARASI BİLDİRİ SUNULDU

Proje kapsamında, farklı jeolojik ortamlarda depolanmış likit fazdaki klorlu solvent (TCE, PCE, DCE) karışımlarının SDS (Sodyum dodesil sülfat), Tween 80, Kompleks şeker (MCD) ve potasyum permanganat (KMnO4) gibi farklı yıkama çözeltileri ile ıslah performansları değerlendirildi. Jeoloji Mühendisliği Bölümü ile Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nün ortaklaşa yürüttüğü proje süresince, ABD’deki Alabama Üniversitesi Jeoloji Bölümü ve Chicago Argonne Ulusal Laboratuvarı ile ikili iş birlik çalışmaları yürütülmüştür. Proje kapsamında 1 Doktora öğrencisi tez çalışmalarını büyük oranda tamamladı. Şu ana kadar, 2 SCI-Index makale yayınlanmış ve 3 SCI-Index makale değerlendirme aşamasında olup, 2 Uluslararası bildiri sunuldu.

YENİ PROJELERİN YÜRÜTÜLMESİNE OLANAK SAĞLAYACAK

DNAPL fazdaki PCE ve TCE, PCE ve DCE karışımları farklı jeolojik sistemlerde SDS, Tween 80 ve MCD çözeltileri ile DNAPL PCE kütleleri potasyum permanganatlı ve Tween 80 içeren potasyum permanganatlı oksidasyon teknolojileri ile başarılı bir şekilde ıslah edildi. Elde edilen sonuçlar ile benzer kirlenmiş kaynak zonların arazi ölçeğinde ıslahı için etkili bir yöntemin önerilmesi mümkün olacak. Bu durumun ıslah ihtiyacı açısından taşıdığı avantajlar sebebiyle uygulamaya dönük olarak yerel yönetimlerin ilgisini çekecek nitelikte olacağı düşünülmekte. Projeden elde edilen olumlu sonuçlar, gerek laboratuvar ölçekli gerekse ülkemizdeki potansiyel kirlenmiş sahaların ıslahına yönelik ulusal ve uluslararası ikili yeni projelerin yürütülmesine olanak sağlayacaktır” dedi.

Haber: Abbas ÇAKAR