İhracat, üretim ve istihdama  katkımızla anılmak isteriz

İhracat, üretim ve istihdama katkımızla anılmak isteriz

Onat Alüminyum Profil Genel Müdürü Doktor Tanju Çeliker, Gebze kamuoyunda ücretsiz izinlerle değil ihracat, üretim ve istihdama katkıyla anılmak istediklerini söyledi.

Pandemi sürecinde ücretsiz izine çıkartılan işçilerin bir kısmı tarafından çeşitli eleştirilere maruz kalan Onat Alüminyum firması ilk yanıt hakkında sürece dair bilgilendirmede bulunmuştu. İlgili açıklamada özetle konunun fabrikadaki sendikal örgütlenmeyle ilgili olmadığı belirtilmişti. Firmanın genel müdürü Doktor Tanju Çeliker ise, “Gerek Gebze gerek ülkemizde ihracat, üretim ve istihdama katkımızla anılmak isteriz” dedi. Çeliker şunları kaydetti:

 

ARTI DEĞERLERİMİZLE ANILMAK İSTERİZ

Ağırlıklı otomotiv sektörüne yönelik üretimi ve üretimin büyük kısmını dünyanın çeşitli ülkelerine ihraç eden bir firmayız. Gerek üretimde bulunduğumuz Gebze ilçemiz ve Kocaeli ilimizde, gerekse ülkemizde her zaman üretimimizle, istihdama sağladığımız katkıyla, ihracattan edindirdiğimiz döviz girdisiyle, özetle tüm artı değerlerimizle ve ülkemize kazandırdıklarımızla anılmak isteriz.”

ÜRETİMDE 28’NCİ YIL

Onat Alüminyum Sanayi ve Ticaret A.Ş, 1993 yılında bir aile şirketi olarak, sektörün önde gelen isimlerinden Muharrem Çeliker’in oğulları Hasan Ayhan ve Hüseyin Orhan Çeliker kardeşler tarafından alüminyum profil üretilmesi amacıyla kuruldu. İki kardeşin Almanya’da doktora çalışmasını yürüten ağabeyleri Doktor Tanju Çeliker, 1997 yılında yurda dönmesiyle günümüzdeki üç ortaklı yapısına dönüştü. Firmada genel müdürlük görevini üstlenen Doktor Tanju Çeliker, 2017 yılında Kanal a’da, A Plus Ekonomi programına konuk oldu. Çeliker programda firmaya ve çalışma prensiplerine dair özetle şunları söyledi:

İLK 10’DAKİ ÜÇ FİRMANIN

ÜRÜN TEDARİKÇİSİYİZ

“Aylık 300 ton (2017 verileri) üretim kapasitesine sahibiz. Otomotiv sektörüne yönelik olarak, otomobil sürücü konforunu sağlayan ekipmanların alüminyum parçalarını üretiyoruz. Sektöründe dünyanın ilk 10’unda bulunan firmaların üçünün tedarikçisiyiz. Taleplerinin belki yüzde 10’unu karşılıyoruz. Yani büyümeye son derece elverişli bir üretimde bulunuyoruz. Ürettiklerimizin tamamına yakınını ihraç ediyoruz. Bir kısmını direk bir kısmını dolaylı ihracat ediyoruz.

ARGE TEŞVİĞİYLE ÜÇ YERLİ PROJE

Otomotivin yanı sıra havacılık ve savunma sanayine yönelik üretimlerimiz de var. Türkiye’de uçak koltuğu tedarikçilerinden biriyiz. Devletin ARGE teşviklerinden faydalanıyoruz. TÜBİTAK ve TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) destekli üç yerli proje tamamladık. Bu projelerde yer almak bizim bu alanda gelişmemizi de sağladı.

KAZANCIN BEDELİNİ

İKİ YERDE ÖDÜYORUZ

Çevre duyarlılığı ve işçi güvenliği firma olarak önemsediğimiz iki konu. İki nedeni var. Bir tanesi, işverinin vicdanı. Vicdan çok önemli. Sanayi faaliyeti olsun, ticaret faaliyeti olsun, bir kazanç beklentisiyle yapıyoruz. Allah’a şükür, kazanıyoruz. Ama bu kazancın bedelinin sadece iki yerde ödüyoruz. Biri, çalışanımızın emeğini piyasanın öngördüğü koşullarda, çizilen kurallar çerçevesinde ücret olarak karşılıyoruz. Peki, yeterli mi: Hayır.

YARI OTURUR YARI AYAKTA SİSTEM

O çalışanımızın işini yaparken ki can güvenliğinin sağlanması, ötesinde işini ergonomik bir şekilde yapıyor olması, düzgün bir çalışma ortamında emisyonlarının kendi sağlığını bozmayacağı şartlarda gerçekleşmesi önemli. Örneğin bugün Avrupalı ayakta çalışmanın süresini bile kısıtlamış durumda. Yarı oturur yarı ayakta sistemler üzerine çalışıyor. Bel fıtığı arızalarını nasıl ortadan kaldıracağını hesaplıyor. Bunlar çok önemli konular.

GERÇEK BEDELİ ÖDEYEBİLMEK İÇİN

Yani kuralların çizdiği konular ötesine taşması da gerekir ki bir işveren, çalışanının emeğinden kazandığının aslında gerçek bedelini ödemeye bir adım daha yaklaşsın. Dolayısıyla ben bu mantıkla yaklaşıyorum.

ÇEVREYİ ETKİLEMEMEK DE BOYNUMUZUN BORCUDUR

Aynı mantıkla çevre. Eğer bir üretim faaliyeti sonucunda kazanç elde ediyorsanız onun maliyeti sizin sadece hammaddeniz, işçilik gideriniz değil. Aynı zamanda bu üretim faaliyetinde çevreyi negatif etkilememek gerekir. Bu da sizin boynunuzun borcu. Niye siz para kazanacaksınız diye yaydığınız gazlar çevredeki insanlara zarar versin veya niye siz bu üretimi yaparken oluşturduğunuz gürültü komşunuzu ya da yakınınızda oturanları rahatsız etsin.

ÇEVRECİ TEKNOLOJİDEN İMTİNA ETMİYORUZ

 

Niye üretimden oluşan atıklar sokağa kontrolsüz bir şekilde salınsın. Ya da niye sizin atık sularınız çevrenizdeki kaynak sularına karışsın. Hayır. Bunlar sizin boynunuzun borcu. Bu konuda da aynı şekilde ciddi bir anlayışla yaklaşıyor, elimizden geleni yapıyoruz. Bize getirilen her türlü teknolojiyi kullanmaktan imtina etmiyoruz.

EMİSYON YOKKEN

VARMIŞ GİBİ DAVRANMAMALI

Tek istediğim, Türkiye Avrupa mevzuatına uyum için bire bir kanun yaptı. Her zaman olduğu gibi geçiş sürecinde önemli bir sıkıntı şu: Bunların içeriği tam anlaşılmadan, teknik altyapısız bunları talep etmek. Bir yerde emisyon sorunu yoksa o emisyon sorunu varmış gibi davranmak. Bir uzman gelip “Buraya davlunbaz konacak” derken diğeri “yok ya ne gerek var” diyorsa sıkıntı, bu iş bence bilenler tarafından yürütülmeli. Aslında bu iş bile sorumlu bir işverenin anlayışına bağlı bir olay.

Aklı başında vicdan sahibi bir yatırımcı, bir girişimci, bir sanayici ne çalışanını ne çevresini bilinçli bir şekilde zarar altına sokar. Eğer bunu yapıyorsan zaten kendi bindiğin dalı kesiyorsun demektir.”

EĞİTİM VERME KABİLİYETİNE SAHİBİZ

Çeliker, sektörlerindeki istihdam konusuna dair ise şunları kaydetmişti: “Sanayinin en büyük sorunu istihdam. 200 çalışanından 30-40’ı beyaz, kalanı mavi yakalıdır. Onat Profil kendi iç eğitimini verme yeteneği de olan bir firma.  Sahiplerinin hepsi yüksek okul mezunu, akademisyen, eğitime önem veren ama birlikte çalıştığı beyaz yakalılar da eğitim verme yeteneği, kabiliyeti olan insanlar.

“İŞSİZLİK VAR” DENİYOR AMA…

Kendi bünyemizde vasıfsız eleman alıp vasıflıya dönüştürebilecek konumdayız ama şunu söyleyelim: Vasıflı vasıfsız eleman bulmakta büyük sıkıntı çekiyoruz. Türkiye’de işsizlikten söz edilirken firmaların çalıştıracak eleman bulamamaktan yakınması çok şaşırtıcı gelebilir.

BÜYÜMEDE EN BÜYÜK ENGEL

Muhtemelen Türkiye’de şöyle bir durum var: Bir yerde birileri işe ihtiyaç duyuyor, bir yerde birileri çalışana ihtiyaç duyuyor ama bu ikisinin arasındaki birleşme bir türlü sağlanamıyor. Biz büyümenin önündeki en büyük engeli, istihdam eksikliğinde görüyoruz. Diğer teknolojik sorunları çözüyoruz. Ne yapılacağını biliyoruz.

ZAMANINDA SEVKIYAT

YAPMAZSANIZ İŞİNİZ BİTER

Şu anda biz ihracatta müşteriden ceza yememek için her hafta uçakla mal göndermek zorunda kalıyoruz. Çünkü mal zamanında yetişmiyor. Müşteri bu konuda sürekli şikâyetçi.  Otomotivin affetmediği tek şey var. Zamanında  sevkiyat yapamazsanız işiniz bitiyor.”

BİZİM GÜMRÜKLER BİZİM

NAKLİYECİYE ÇALIŞMIYOR

Yine 2017 yılındaki ihracatta en önemli gider kalemlerinden olan navlunda (sevkiyat gideri) hiç ummadık problemler yaşandığını belirten Çeliker şöyle devam etti: “Gümrükler bizim nakliyecilerin lehine çalışmıyor. Kendi gümrüklerimizde çok bekliyorlar. Almanya’ya bir haftada gitmesi gereken ürün iki haftada gidiyorsa, sıkıntı var. Nakliyecilerle konuşuyoruz, bizim sınırları geçince onlardan kaynaklı olmayan sorunlar yaşanıyor. Otomotivde Avrupa’ya Çin’den de ihracat yapılabilir. Gemiyle minimum 45 günde geliyor. Çin’den gelene laf etmeyen, Türkiye geciktirince sorun ediyor.” (Haber Merkezi)

 

Röportaj linki:

https://www.youtube.com/watch?v=aK8NDNMj5qU

logooo.png

uretim-001.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.